|
Xinjian değil Doğu Türkistan

4. Doğu Türkistanlılar Kardeşlik Buluşması dün başladı. Bu önemli faaliyetin mihmandarlığı İstanbul merkezli Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Cemiyeti yapıyor. Cemiyet ayrıca 9-14 Temmuz tarihleri arasında bir de kamp düzenliyor. Faaliyetlere 17 ülkeden Uygur diasporasına mensup akademisyen, düşünür, kanaat önderleri ve sivil toplum temsilcileri katılıyorlar.

Bu münasebetle, Çin''in kültürel hegemonyasının bir uzantısı olarak Xinjian ya da okunduğu şekliyle "Şincan" olarak dünyaya sunulmaya çalışılan Doğu Türkistan üzerinde durmakta yarar var.

Tüm toprakları göz önüne alındığında Türkiye''nin iki katı yüz ölçüme sahip Doğu Türkistan tabii kaynaklarla da dopdolu.

2 Temmuz 1996 tarihli Dow Jones verilerine göre Çin petrol rezervlerinin üçte birini bünyesinde barındırıyor. Enerji için yurtdışında kendini parçalayan Çin için bu rezervler bulunmaz bir nimet. Çin''in çoğu uranyum, kömür ve diğer birçok tabi kaynağının merkezini oluşturuyor Doğu Türkistan toprakları.

Ayrıca ve bölge halkı açısından çok daha endişe vereni Doğu Türkistan''ın orta bölgelerinin füze ve nükleer silah deneme üssü haline getirilmiş olmasıdır.

2010 yılı itibariyle 22 milyona yakın nüfusa sahip Doğu Türkistan''da demografik istilanın da etkisiyle Çinli nüfus neredeyse Müslüman nüfusu yakalamak üzere. Çin gibi dünyanın en büyük nüfusuna sahip bir ülkeye Doğu Türkistan büyük bir demografik uzantı imkânı sunuyor. Dur denilemezse, ileriki yıllarda Uygurlar ve diğer Müslümanların kendi topraklarında azınlık durumuna düşmelerini görmek sürpriz olmaz.

Tabii ki Çin''in yaptığı sadece demografik dayatma değil. Kendi toplumunda uyguladığı "Kültür Devrimini" bu topraklarda da başarmak için yoğun çaba sarf ediyorlar. Uygurları dil ve kültür bağlamında asimile etmek istiyorlar.

Kültür asimilasyonunu açmak gerekirse, bunu din ve dini yaşam ve gelenek / görenek olarak görmek gerekiyor. Doğu Türkistanlı insan hakları gruplarına göre, din üzerinde baskılar artıyor: Müslümanların dini hayatına müdahale edildiği gibi kılık kıyafet de bu baskılardan nasibini alıyor.

Müslümanlığın kutsal kitabı Kur''an''ı öğretmek faaliyeti gösteren Kur''an Kurslarına müsamaha gösterilmiyor, baskınlar düzenleniyor.

Çin''in bu yöndeki son dönem politikalarının sertleştiğini, dil ve kültüre yönelik sınırlama getirdiğinin altını çizmek gerekiyor. Yine de bunun bir faydası olmuş: Bir zamanlar Çin''in siyasi sınırlamalarını bölgesel ekonomik gelişmenin bir mükâfatı olarak isteksizce de olsa kabul eden ılımlı Doğu Türkistanlıları bu sert politika yaralamış.

Çin''in on yıllardır süren baskıları zaman zaman sosyal patlamaları da beraberinde getirmiyor değil. Etnik bazlı gibi gözükse de hükümet karşıtı 2009 Urumçi hadiseleri bunun canlı bir örneğini oluşturuyor.

Geldiği nokta ve Çin''in gitgide daha belirgin bir büyük güç haline gelmesinin oluşturduğu negatif atmosferde gitgide yalnızlaşan ve soyutlanan Doğu Türkistan davasına daha fazla sahip çıkma zamanıdır.

Bu konuda birbirine geçmiş halde üç halka üzerinden faaliyet gösterilmelidir. Türk Dünyası, İslam Dünyası ve uluslararası kurum ve platformlar üzerinden Doğu Türkistan meselesi gündemden düşürülmemelidir.

Bu konuda Uygur diasporası ile Doğu Türkistan davasına sahip çıkan çevrelerin koordineli olarak oldukça sıkı çalışması gerekiyor.

Dolayısıyla, Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Cemiyeti''nin yaptığı türden etkinlikleri nicelik ve nitelik olarak artırmak ve yaymak gerekiyor.

il y a 12 ans
Xinjian değil Doğu Türkistan
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi