|
ABD’den Yunanistan için kötü, Türkiye için güzel haber

Yunanistan medyası kötü haberi, huzursuzluk kokan başlıklarla duyurdu.

O haber şuydu:

ABD, Yunanistan’ın büyük umutlar bağladığı Doğu Akdeniz Boru Hattı (East-Med) projesinden desteğini geri çekti.

Yunan Kathimerini gazetesi, Washington’un bu projeyle ilgili olumsuz görüşünü Kıbrıs Rum Kesimi ve İsrail’e de bildirdiğini duyurdu.

Henüz resmen teyit edilmiş olmasa da, Yunan medyasında 4,5 gündür çalkantı halinde dolaşan bu haberlerin doğruluğu konusunda kimsenin bir kuşkusu kalmamış görünüyor.

Yine Yunanistan medyasında çıkan haberlere göre ABD;

- Bölgede gerilime yol açması,

- Ekonomik ve ticari canlılık olmaması,

- Yüksek maliyet üretmesi,

- Çevre koruma, yenilenebilir kaynaklara dönüş perspektifine uygun olmaması gibi gerekçelerle bu projeye karşı çıktığını bildirmiş.

Uzun yıllardır enerji gündeminin önemli bir başlığı olan, Türkiye’nin başından beri karşı olduğu Doğu Akdeniz Boru Hattı (East-Med) projesiyle ilgili bazı bilgiler verelim.

2020 yılının ilk günlerinde, yani tam da iki yıl önce bu vakitler, Atina’da Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi ve İsrailli liderlerin katılımıyla bir sözleşme imzalandı.

İsrail gazını Türkiye’yi bypass ederek Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistan üzerinden İtalya’ya boru hatlarıyla taşıma projesi içindi bu imzalar.

Akdeniz’in üç bin metre altından geçmesi ve 2025 yılında tamamlanması planlanan East-Med boru hattının ilk etapta yılda 10 milyar metreküplük gazı Avrupa’ya ulaştırması hedefleniyordu.

Boru hattı projesinin maliyeti ise, 6 milyar euronun üzerindeydi.

ANKARA: SUYUN AKIŞINI YUKARI DOĞRU VEREMEZSİNİZ

2020 başında Atina’da objektiflere verilen neşeli görüntüler eşliğinde atılan o imzalar, imzacı ülkeler açısından bu işin artık geri dönülemez bir noktaya vardığının sinyali olarak yorumlanmıştı.

Oysa, ABD’nin bu yeni tutumu, (Trump döneminde Beyaz Saray yönetimi projeye açık destek vermişti) projenin ‘geri dönülemez’ bir noktada olmadığının işaretini vermiş oldu.

Hiç kuşkusuz bu, Türkiye için lehte ve olumlu bir haber.

Ankara, bu projenin tartışma gündemine girmesinden bu yana, East-Med seçeneği yerine, Türkiye üzerinden bu gaz akışının sağlanması halinde hem pazar ülkeler olarak Avrupa’nın, hem de üretici ülke olarak İsrail’in çok daha kazançlı çıkacağı önermesinde bulunuyor.

Yaz aylarında bu konuları konuşurken East-Med projesinin ‘imkânsızlığı’ konusunda kendinden emin bir görüntü veren üst düzey bir Türk yetkili, “Derenin akışını yukarı doğru veremezsiniz” demişti.

Böyle projelerde her daim birinci belirleyici faktör ekonomidir.

Bir Avrupa ülkesi, örneğin Almanya, hazır kurulu doğalgaz boru hattı olan bir ülkeden (Türkiye’den) geçerek gelecek olan gaz için daha az para ödemek varken, sıfırdan inşa edilecek 1900 kilometre uzunluğundaki boru hattından gelecek gaza daha fazla para ödemeyi niçin tercih etsin?

3 lira ödemek varken, neden 5 lira ödensin.

Hele hele tüketiciler açısından doğalgaz maliyetlerinin bu kadar arttığı bir dünyada.

“Derenin akışını yukarı doğru veremezsiniz” derken kastedilen bu.

LİBYA İLE YAPILAN ANLAŞMA VE KARADENİZ’DEKİ KEŞİFLERLE TÜRKİYE’NİN ENERJİDEKİ KOZLARI DAHA DA GÜÇLENDİ

Hatırlanacak olursa, bundan bir buçuk yıl önce, 2020’nin yaz aylarında Türkiye’nin tam göbeğinde yer aldığı ciddi bir Doğu Akdeniz gerilimi yaşanmıştı.

Kasım 2019’da Libya ile yapılan Deniz Sınırlarını Yetkilendirme Anlaşması’nın devamında Oruç Reis sismik araştırma gemisinin Akdeniz’in açıklarına gönderilmesi Türkiye ile Yunanistan’ı sıcak bir çatışmanın eşiğine getirmiş, Avrupa Birliği’nin birlik içi dayanışma kuralı gereği Yunanistan’ın yanında yer almasıyla o gerilim bir Türkiye-AB krizine dönüşmüştü.

Türkiye’ye dönük yaptırım tehditlerinin havada uçuştuğu o dönemin devamında, diplomasi devreye girdi, Oruç Reis gemisi Antalya limanına döndü, Fransa’nın kışkırtıcı tutumuna karşılık, Almanya’nın yapıcı rolünün katkısıyla yaptırım tehditleri gündemden düştü, Türkiye-AB ilişkileri özelinde o hava yumuşadı.

ABD’nin bu yeni kararını, diplomasiye verilen şansın somut bir sonucu olarak görmek mümkün olabilir mi?

Evet, olabilir.

Üstelik Akdeniz’deki enerji kavgasının dışında Türkiye, Karadeniz’deki keşifleriyle küresel enerji oyununda yeni kozlar elde etmiş oldu.

Bunun üstüne East-Med projesi de iptal olursa Yunanistan, atasözündeki tam karşılığıyla “Suya götürülüp susuz getirilme” durumunu yaşayabilir.

#ABD
#Yunanistan
#Libya
#Ankara
2 yıl önce
ABD’den Yunanistan için kötü, Türkiye için güzel haber
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti