|
Başbakan’ın ince dokunuşları

Diyarbakır'ı santim santim bilen Mehdi Eker'i arayıp Paris'teki Eyfel Kulesi ile Diyarbakır'daki Dört Ayaklı Minare arasında bir karşılaştırma yapmasını istedim.



“Fransızlar örtmeyi iyi bilir”

dedi.


“Yemekleri sosla, insan kokusunu parfümle, metal yığını olan Eyfel'in biçimsizliğini de ışıklandırarak örttüler

” diye devam etti.



Başbakan Ahmet Davutoğlu, Cuma günü Diyarbakır Ulu Cami önünde toplanan kalabalığa hitap ederken,

“Bir Dört Ayaklı Minare'yi düşünün, bir de Eyfel Kulesi'ni. Biri ne kadar zarif ise, diğeri o kadar hantal ve kaba. İnsanlar görmeye gider saygı duyarım ama Eyfel Kulesi'nde ne bulurlar merak ederim”

demişti ya.



Ona binaen aramızda bu bahis geçti.



Yine Mehdi Bey'den öğrendik ki, Başbakan'ın Cuma namazı çıkışı orada toplananlara spontane bir şekilde konuşma yaptığı yer, önceleri gerçekten miting meydanı imiş.



“Ekim 1969'da çocukken oraya Demirel'i dinlemeye gittiğimi hatırlıyorum”

dedi Mehdi Bey. Erbakan Hoca da seçim mitinglerini aynı yerde yaparmış.



DAVUTOĞLU'NUN ESASLI HAMLELERİ


Başbakan Davutoğlu, terörle mücadelede kararlı tutum devam ederken, Güneydoğu halkını kazanma, kazanılan birikimleri koruma anlamında esaslı işler yapıyor.



PKK'nın bölge halkına karşı kullandığı propagandayı kırmak için, bu propagandanın üstüne üstüne gidiyor Başbakan.



Geçen Eylül'de sık sık terör saldırılarına maruz kalan Dağlıca'daki askeri karakola yaptığı bayram ziyareti, Mart ayı başında İran'a giderken uçağının yönünü değiştirip Silopi'de Cuma namazı kılması ve en son 63 şehit verilen

.



Başbakan bu arada

'bir hafta batı, bir hafta doğu'

politikasına uygun düşecek şekilde başka illere de gitti.



Bu geziler ne mi sağlıyor?



Çok şey sağlıyor.



Birincisi; PKK'nın

“buralar bizim, gelemezsiniz”

kışkırtmasını kırıyor, Selahattin Demirtaş'ın

“sıkıysa gelin”

tehditlerini çürümeye terk ediyor bu ziyaretler.



Davutoğlu, Diyarbakır'da dediği gibi,

“biz buradaydık, buradayız ve burada olacağız”

derken, cümle aleme

“bu halkı size yedirmeyiz”

mesajını da vermiş oluyor.



Hem lisan-ı hal, hem lisan-ı kal ile,

“Siz, başbakan gelmesin diye bombalar patlatsanız bile biz Diyarbakır'a yine gideriz”

diyor.



Gidiyor ve

“Sur'u kamulaştırarak müteahhitlere peşkeş çekecekler, hepiniz evinizden, dükkanınızdan olacaksınız”

diyen kaba propagandayı

.



Böylece HDP'nin Kürtler'e eski devleti hatırlatmaya çalıştığı her girişim, esaslı bir cevapla karşılıksız kalıyor.



Başbakan bu ince dokunuşlarıyla, Gandi'nin mezarından çıkıp gelse hayranlıkla izleyeceği bu direnişe, Kürtlerin PKK'ya karşı verdiği sessiz ama efsanevi direnişine

“evet bu tutumunuzu görüyoruz, anlıyoruz ve çok kıymetli buluyoruz

” diye mukabelede bulunmuş oluyor.



Bu geziler, PKK'nın ne yapmak istediği, ne yapmak isteyip de yapamadığı, insanlardan ne yapmalarını istediği halde yaptıramadığı şeylerin yapılabilme şansının azalmasına katkı sağlıyor,

çıplak gerçeği d

aha bir kristalize hale getiriyor.


Çıplak gerçek ne ki?



Şu:


Bu kadar zor şartlara rağmen, daha fazla şehit verme pahasına, hukuk sınırlarından sapmayan, sapan olursa buna da hukuk sınırları içinde mukabele edeceğini gösteren devlet/hükümet tutumunu, Kürtler'i bir laboratuvar faresi gibi denek olarak kullanmaya çalışan PKK'ya karşı üstünlük sağlar hale getiriyor.


93 yıllık Cumhuriyet tarihinde ilk defa karşı karşı olduğumuz için kimilerinin hala adını koymakta zorlandığı ama Kürt mahallesinde derinden derine kök salmaya başlayan yeni durum ve yeni gerçeklik bu.


#​Başbakan Ahmet Davutoğlu
#Diyarbakır
#Sur
#HDP
#PKK
8 years ago
Başbakan’ın ince dokunuşları
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak
Târihin doğru yerinde durmak