Yunanistan ziyaretine eşlik ettiğimiz Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Pazartesi sabahı Atina’da kahvaltı yaptık.
Yunanistan’da olmamıza rağmen, sadece bu gezi ile sınırlı kalmadan, Türkiye’nin dış politika alanına giren pek çok konuda sorular yönelttik kendisine.
Ayrıca, Dışişleri Bakanı’nın hemen yanında, son dönemde Türkiye adına çok kritik konularda müzakereler yürüten Bakan Yardımcısı Sedat Önal oturuyordu ve kendisini dinleme imkânı da bulduk.
Haliyle bu konuda, Washington’da Türkiye’ye dönük yeni bir eğilim mi ortaya çıktı biçiminde sorular akıllara geldi.
Bu meselenin yani S-400 krizinin güncel boyutuyla ilgili Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun dediklerine gelince.
Bir süre önce ABD’li mevkidaşı Blinken’le Brüksel’de yaptıkları görüşmeye atfen.
Malum, Türkiye bu konuda ABD tarafının S-400 sistemi F-35 uçaklarının sırlarını elde ediyor türü itirazlarına karşılık olarak, madem böyle endişeler var o halde teknik bir komisyon oluşturalım bu komisyon bu endişeleri görüşsün sonra da gerekeni yapmaya biz hazırız cümlesiyle açıklanabilecek bir teklifle hareket etti.
Ancak Amerikan tarafı biraz da dillendirdikleri bu tezin çürüklüğü nedeniyle Ankara’nın bu teklifine hiçbir zaman olumlu cevap vermedi.
Bu açmaz Ankara tarafından da fark edilmiş olmalı ki, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ABD’li muhataplarına ilettikleri yeni bir öneriden söz etti.
Peki, nedir bu öneri?
Bakan beyin kendi ağzından aktaralım:
Bütün bu aktardıklarımızdan ne anlamalıyız?
Kişisel yorumum şu:
ABD tarafının Kongre’den çıkan yaptırım kararlarını yeni bir gerekçe ortaya çıkmadığı sürece ağırlaştırma ihtimali zayıf görünüyor.
Buna dair işaretler daha önce gelmişti.
Son ziyarette de, ABD tarafının öteden beri bilinen görüşlerle geldiği anlaşılıyor.
Ankara ise, S-400 bataryalarının satın alınmış kısmıyla ilgili geri adım atmaya yanaşmamakla birlikte, Washington yönetiminden gelebilecek yeni teklifleri (Patriot alımı anlamında) canlı tutma eğiliminde.
Bu durumda, yeni sürprizler karşımıza çıkmazsa, S-400 meselesinin öngörülebilir bir zeminde kalacağı düşünülebilir.
- Atina’da yaptığımız kahvaltıda, Bakan Çavuşoğlu’na İsrail’deki Netanyahu hükümetinin sonunun geldiği yönündeki haberleri hatırlatıp,“Öyle bir durumda İsrail’le ilişkilerde normalleşmenin önü açılır mı”şeklinde bir soru yönelttim.
- Çavuşoğlu, İsrail’le asıl sorunun Kudüs’ün statüsü, Filistinlilere dönük saldırılar ve illegal yerleşimlerle ilgili olduğunu dile getirdikten sonra, şöyle dedi:
- “Eskiden olduğu gibi barış için oturur konuşuruz ama sonra İsrail saldırırsa süreç yine biter. Sağlıklı bir normalleşme olması için İsrail’in bunlardan vazgeçmesi gerekir. Netanyahu ya da yönetimde kimin olduğu önemli değil.”
- Bu bahiste soru cevap şeklinde ilerlerken Bakan Yardımcısı Sedat Önal araya girdi ve Türkiye’nin Filistin meselesinde sergilediği tutumun işe yaramadığı yönündeki eleştirilere cevap teşkil edebilecek önemli sözler sarf etti.
- Aktaralım:
- “Uluslararası toplumun hareke geçirilmesinde kamuoylarının baskısı siyaseti etkiliyor. Bu baskı ile ülkeler kendi pozisyonunu gözden geçirmek zorunda kaldı. (İsrail’in saldırıları ile ilgili M.A) New York Times gazetesi Gazze’de ölen çocukların fotoğraflarını yayınladı. Bütün bunların olmasında bizim inisiyatifimizin çok ciddi katkısı oldu.”






