|
Yeni yasama döneminde yargı reformu adına neler yapılacak?

Dün, ekim ayının girmesiyle birlikte TBMM’nin yeni yasama yılı açılmış oldu.

Meclis’in yeni döneminde yargı reformuna dokunan alanlarda önemli adımların gündeme gelmesi bekleniyor.

Adalet Bakanlığı kaynaklarına göre, yargı reformu başlığının altına giren konularda atılması düşünülen adımlardan bazıları şöyle:

-Yargı sistemine hâkim ve savcı yardımcılığı müessesesinin kazandırılması.
-Belirli bir mesleki kıdeme sahip hâkim ve savcılar için coğrafi teminatın getirilmesi.
-Devlet kurumlarının devletle, vatandaşın devletle olan uyuşmazlıklarını hızlı bir şekilde sonuçlandırmak için idari sulh müessesesinin getirilmesi.(Halkın devletten alacakları, işçi ya da işverenin devletten tazminat talepleri gibi alanlardaki uyuşmazlıklar, mahkemesiz çözülebilecek.)
-Hâkimlerin meslek hayatları boyunca ceza ve hukuk hâkimi olarak ayrışmaları ve bu yönde ihtisaslaşmaları sağlanacak.

Önemli bulduklarımdan bazılarını seçip aldığım listedeki başlıklar uzayıp gidiyor.

Bu başlıkları, yargı ile ilgili göz önünde yürüyen tartışmaların ötesinde, yapısal sorunlara dokunan, işlemekte olan yargı mekanizmasını güçlendirme niyeti taşıyan, halkın adliye saraylarındaki işlerine/meselelerine/davalarına ciddiyetle eğilen adımlar olarak okumak mümkün.

Şunu unutmamak lazım:

Yargı kararlarıyla ilgili halkın gözü önünde yapılan tartışmalar, yargının, hâkim-savcıların her gün meşgul oldukları binlerce dosya arasında yüzde 1, bilemediniz yüzde 2’sine ancak tekabül ediyor.

Arka planda, televizyon haberlerine/tartışma programlarına, gazete haberlerine hiç yansımayan dava dosyaları, yargı faaliyetleri var.

Yargı reformu adıyla yürütülen bu çalışmaların büyük kısmı, işte o ‘
görünmeyen
’ alana dokunan esaslı işlerden oluşuyor.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, geride bıraktığımız eylül ayı içerisinde hukuk/yargı/adalet alanına giren iki ayrı konuşması oldu.

Erdoğan, içinde adalet kavramıyla ilgili güçlü vurguların yer aldığı bu konuşmalardan birinde, Kanuni Sultan Süleyman’ın sözünden hareketle şunları söyledi:

“Adalet aynı zamanda toplumun huzur ve barışının, refahının teminatıdır. Adalet, devletin varlığının sebebidir. Kanuni Sultan Süleyman ‘kılıcın yapamadığını adalet yapar’ diyor. Gelecek nesillere bırakacağımız en büyük miras da işte bu anlayış olacaktır.”

4 yılı aşkın bir süredir Adalet Bakanlığı görevini yürüten Abdulhamit Gül, yargı reformuyla ilgili süreci kararlı bir şekilde yönetiyor.

Şimdiye kadar geniş kesimlerin görüşleri alınarak hazırlanan 4 ayrı yargı paketi kanunlaştı.

Adalet Bakanlığı kaynaklarına göre, Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde yer alan 256 faaliyetin 133’ü hayata geçirilmiş durumda.

Yani yüzde 50’den fazlası.

Toplumun geniş kesimlerinde memnuniyetle karşılanan İnsan Hakları Eylem Planıyla ilgili uygulamalar da, belirlenen hedef takvim doğrultusunda ilerliyor.

Adalet Bakanı Gül’ün hak/hukuk/adalet alanlarında durduğu yeri, sergilediği tutumu, ortaya koyduğu ilkesel çerçeveyi, gösterdiği titizliği de çok değerli bulduğumu vurgulamak isterim.

Kendisiyle geçen sene yaptığımız bir sohbette söylediklerinden küçük bir alıntı yapayım:

“Demokraside süper güç yoktur. Süper savcı, süper hakim, süper mahkeme diye bir şey olmaz. Demokraside tek süper güç hukuktur. En üstün güç hukuktur. Benim hukukun üstünde şöyle bir yetkim var böyle bir yetkim var, kusura bakma demokraside sadece millet yetki verir, millete dayanan bir yetki vardır, onun ötesinde süper görevi yoktur. Dolayısıyla milletin adliyenin kapısından burada adalete ulaşacağım duygusuyla girmesi ve çıkması çok önemli.”

Yukarıda yargı/hukuk/adalet kavramlarıyla ilgili tartışmaların toplam faaliyetlerin yüzde 1, olmadı yüzde 2’sine tekabül ettiğinden söz ettim.

Yargı/siyaset ilişkileri, tarafsız/bağımsız yargı vs. alanlarına giren tartışmaların açık bir ortamda yapılmasından kimse rahatsız olmamalı.

Yargıya güven anlamında da önemli sorunlar var, olmaya devam ediyor.

Bununla birlikte, bu tartışmaları yapılırken hakşinas olma adına iki hususu da ben takdirlerinize sunmuş olayım:

1-Yargının günümüzdeki sorunları, darbe dönemlerindeki, vesayet dönemlerindeki zorbalıklar ve yargının belli kliklerce ele geçirildiği dönemlere ait keyfilikler ve travmalarla karşılaştırılabilecek kadar ağır değildir.
2-Yargının sorunları ve adalet duygusunu zedeleyen ‘çıktıların’ büyük bölümünün, demokrasiye ve seçilmiş iktidara karşı kurulmuş tuzakları boşa çıkarmak için verilen mücadele sırasında ortaya çıkan ‘sapmalardan’ oluştuğu gözden ırak tutulmamalı.

(Bu iki başlığa atıf yapmak, mefhumu muhalifinden bakarak yargının güncel sorunlarının, şikâyetlerin, hak ihlallerinin görmezden gelinmesi anlamına gelmez).

Yargının bugünkü durumunu yerden yere vuranların büyük bölümü de zaten, daha fazla adalet talebinden çok, yargıyı yeniden kendi kliklerinin bir parçası haline getirme hedefiyle böyle davranıyorlar.

#Adalet Bakanlığı
#TBMM
#Abdulhamit Gül
#İnsan Hakları Eylem Planı
3 years ago
Yeni yasama döneminde yargı reformu adına neler yapılacak?
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’