|
Nobel ödüllü ekonomi kahininin yeni tahmini

2008 krizini öncesinden tahmin edip haklı bir şöhrete ulaşan Nobel ödüllü Profesör Nouriel Roubini salgın sonrası dönem için pek de iç açıcı olmayan yeni tahminlerini geçenlerde açıkladı.

Dört farklı senaryo üzerinde duran namı değer “kahin” merkez bankalarının piyasaların, bilhassa Wall Street etkisi altında kalarak en pembe tabloya inandıklarını ifade ediyor.

Roubini’ye göre yüksek enflasyonun geçici olduğuna dair açıklamalarda bulunan merkez bankaları yanılıyorlar. Kendisinin “aşırı ısınma” diye nitelendirdiği senaryonun gerçekleşeceğini ardından orta vade “ılımlı stagflasyonun” yerini “ağır stagflasyona” bırakabileceğini öngörüyor.

Stagflasyon nedir?

Bu noktada stagflasyonu izah edelim; İngilizce ‘Stagnation’ yani durgunluk/daralma ve ‘Inflation’ yani enflasyon kelimelerinden türetilmiş bir ekonomik terimdir. Ekonomik hayatta hem durgunluk hem de enflasyon yaşandığı dönemlerde bu iki olgunun birbirini tetiklediğini ve büyüttüğünü anlatmakta kullanılır.

1970’li yıllarda literatüre giren bu terim gerek klasik iktisat teorisinde gerekse Keynesyen iktisat teoride paradoksal bir durum olarak görülmektedir. Zira genelde enflasyon ve işsizlik arasında ters orantılı bir korelasyon vardır. Yani biri düşerken diğeri yükselir. Günümüzde çok daha kompleks bir ekonomi sistemi olduğu için şahsi olarak bu korelasyonun değerini yitirmiş olduğunu düşünsem de halen bu teori temel kabuldür.

Daha anlaşılabilir hale gelmesi adına; durgunluk istihdamın düşmesi anlamına gelir, ancak enflasyon olabilmesi için toplam arzın toplam talebi karşılayamıyor olması gerekir ki bu da arzı arttıracak iş gücü kalmadığını gösterir ve ekonominin tam istihdam ile tam kapasite çalışmasının bir yan etkisidir.

Stagflasyonda ise; durgunluk artar, istihdam düşer, talebi karşılayacak arz da yaratılamamaktadır. Her ikisinin de aynı anda yükselmesi içinden çıkılması zor bir sarmal haline dönüşür.

Yeni Keynesyenler, bir ekonomide doğal işsizlik oranının cari işsizlik oranından yüksek olması durumunda enflasyon oranının da yükselme eğiliminde olduğunu, diğer yandan doğal işsizlik oranının cari işsizlik oranından düşük olduğu durumda ise enflasyon oranının düşme eğiliminde olduğunu ifade etmişlerdir. Şunu da belirtelim Türkiye örneği buna uymamaktadır. Doğal işsizlik oranından daha yüksek olan işsizlik oranına rağmen yukarıda bahsettiğim haliyle farklı etkenlerin de devreye girmesi ile bu teori gelişmekte olan ülkeler dinamiklerinde pek de işe yaramamaktadır.

Roubini’nin makalesine göre; günümüzde kullanılan gevşek parasal, mali ve kredi politikaları sonrasında Delta varyantının ve ona bağlı tedarik darboğazının azalması ekonomileri aşırı ısıtacak ve merkez bankaları zor bir seçimin eşiğine gelecekler.

Küresel ekonomilerde, belki bir kısmında, bu senaryo bir müddet karşılık bulsa bile Türkiye adına bu senaryonun ihtimal dahilinde olduğunu düşünmüyorum. Zira üretim ekonomisindeki hareketlenmemiz, lojistik avantajlarımız ve salgın sonrası gelişen algımız ile durgunluk Türkiye için yakın ve orta vadede bir risk olmaktan uzak. Küresel talepte azalma olsa da tercihlerin Türkiye lehine olması durgunluktan nispeten az etkilenmemize sebep olacaktır. Elbette bu durgunluğun ne kadar büyük ve ne kadar süreceği ile de ilgili… Ancak görünen o ki; enflasyon, küresel etkilerin de desteği ile başımıza bela olmaya devam edecek gibi duruyor.

#Türkiye
#Nobel
#Nouriel Roubini
3 yıl önce
Nobel ödüllü ekonomi kahininin yeni tahmini
Şiirsiz düşünce: Kuru/tan ağaç
Şeytan kovma âyini olarak anti-terör
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!