|
Türkiye’nin patent başvuruları ümit vadediyor

Hayatımızı derinden etkileyen yeni teknolojilerin ortaya çıkışı son yıllarda oldukça ivme kazandı. Geliştirilen her yeni teknoloji, yenilik dünyamızı şekillendirmeye aday oluyor. Bazıları başarılı bir şekilde ekonomik hayata katılıyor ve insanoğlunun kullanımına sunuluyor, bazıları ise sadece teknolojik gelişim olarak literatürdeki yerini alıyor. Bu teknolojileri geliştiren ülkeler, firmalar, üniversiteler ve girişimler her zaman bir yarış içinde ve hepsi farklı şekilde dünyamızı değiştirmeye çabalamakta. Bu yarışın içerisinde ne derece var olunduğunun sayısal karşılığı da patent sahipliği verileridir.

Patent hakkı, teknik ya da bilimsel bir buluşu kapsar.
Bir buluşa sahip olan kişinin, buluşa konu olan ürünü, belirlenen süre boyunca üretme, kullanma, satma ya da ithal etme hakkına sahip olması durumuna
patent hakkı
adı verilir. Bu hakkın somut göstergesi olan belge ise
patent
adını taşır.

Ülkelerin gelişmişlik seviyesi açısından önemli bir gösterge olan patent sayıları ayrıca sanayinin ve eğitim sisteminin de hangi durumda olduğunu ifade eder. Bunun yanısıra dünya düzeninde söz sahibi olmanın en temel yolunun yine patent yani buluşlar üzerinden gerçekleştiği malumunuzdur.

PCT (Patent Cooperation Treaty – Patent İşbirliği Antlaşması ); bir buluşun, birden çok ülkede korunması istendiği takdirde, bunu kolaylaştırmak ve ekonomik hale getirmek amacıyla üye ülkelerin yapmış olduğu bir antlaşmadır. Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO), Birleşmiş Milletler‘in özelleşmiş 17 örgütünden birisidir. WIPO, “Dünyada fikri mülkiyet haklarının korunmasını ve yaratıcı etkinliği teşvik etmek amacıyla” 1967 yılında kurulmuştur.

WIPO’nun (Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü) verilerine göre 2020 yılında Çin 68.720, ABD 59.230, Japonya 50.520 adet patent başvurusu yapmıştır. Türkiye ise bu baş aktörlerin gerisinde olsa da son beş yılda %60 oranında artan başvuru sayısı ile bir ivme yakalamışa benziyor. Aşağıdaki tabloda daha okunur olması açısından bazı yılları eksilterek genel gidişatı sizler için derledim.

Buna göre 2000 yılların başında 100’ün altındaki patent başvurularımız 2020 yılına geldiğimizde neredeyse 20 kata yakın artış göstererek 1.705 adete varmıştır.

İkinci grafikten görüleceği üzere Türkiye’nin Türk Patent Enstitüsü nezdindeki başvuru adetleri de ivme kazanmıştır. Buna göre 2000’li yılların başında 300 adet civarı olan patent başvurularımızın, 2020 yılında 8200 adete vardığı enstitü tarafından ifade edilmektedir.

Sonucu
patent
olarak gerçekleşen sürecin
iki temeli bulunmaktadır.
Bu iki temeli de izah etmek isterim;
Yenilik (innovasyon)
daha çok var olan bilginin geliştirilmesi üzerine kurulu mühendislik işlemleri iken
icat veya buluş
diye adlandırılan yeni ürün veya yöntemler temel bilimler sayesinde olmaktadır. Temel bilimlerden kastımız; matematik, fizik, kimya ve biyolojidir.

Özellikle temel bilimlerde ilerleme orta öğretim çağından ilgi ile başlamaktadır. Bu nedenle fikrimce düz lise olgusunu bir kenara bırakıp gençleri üniversiteye yönlendirmeden evvel istidatları doğrultusunda orta öğretimden itibaren şekil vermeye başlamalıyız. İster temel bilimler üzerine ister kaportacılık veya ziraat üzerine olsun gençler mutlaka bir dalda gereklerin tamamına vakıf şekilde mezun olup uzmanlaşmak isteyenler üniversitenin yolunu tutmalıdır. Bir de eğitimini aldıkları işin hikmet boyutunu da gençlerimize verebilirsek Âsım’ın nesli amacımız tam manasıyla gerçekleşmiş olacaktır.

#Türkiye
#Patent
#PCT
#WIPO
3 yıl önce
Türkiye’nin patent başvuruları ümit vadediyor
Berber Osman’ın emekli maaşlarına ilişkin düşündüren analizi
Bugün "24 Nisan"dan başka ne yazılır?
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…