|
HDP ne işe yarar?

İradesi olmayan bir partidir HDP.

O yüzden de çözüm sürecinde hiçbir işe yaramıyor.

Çözüm sürecinin aktörü olması beklenirken ne yazık ki kendisini soruna dönüştürdü.

Çünkü HDP adına İmralı''ya gidenlerden bazıları sürecin hassasiyetiyle bağdaşmayan bir dil ve tavır içinde.

Buram buram şov ve reklam kokan davranışlar, Öcalan''dan çok Öcalancılık kisvesi altında yürütülüyor.

Kaba ve nobran bir üslup...

Tehdit ve dayatma dili...

Şımarıklık ve saygısızlık...

Oysa çözüm sürecinde aracı olanların herkesten önce ve herkesten çok sürecin hassasiyetine yakışır bir tavır içinde olmaları beklenir.

HDP İmralı ile Kandil arasında kendisinden beklenen aracılık rolünü bile oynamaktan aciz.

Çünkü hiçbir iradesi yok.

İmralı ile Kandil arasında savrulup duran bir HDP var karşımızda.

Dahası, Kandil''den gelen talimatı koşulsuz pratiğe dökerek çözüm sürecinin sabote edilmesinde rol üslenen bir HDP gerçekliği var karşımızda.

6-7 Ekim olayları bunun en çarpıcı örneği...

''Kobane düşerse çözüm süreci biter!'' diyen Kandil''in kendisiydi.

HDP bunu papağan gibi tekrarlayıp durdu.

6-7 Ekim olaylarının talimatının nerden geldiği biliniyor.

HDP siyasal bir parti olduğunu unutarak bu talimatın öncülüğüne soyundu.

HDP, PKK''nın silahlarından aldığı güçle siyasi bir kibre ve şımarıklığa yöneldi.

Adadan dönen HDP heyetinden o birisi son derece şımarık bir dille hükümete yol haritası çizmeye kalkıştı.

Sekretarya konusunda neredeyse talimat verir gibi konuşarak haddini aştı.

Sürecin başındaki değerli isimlerden biri olan Başbakan Yardımcısı''na tam bir densizlik örneğiyle ağza alınmayacak hakaretler savurdu.

Bir başkası ise sekretaryaya kimlerin dahil edilip edilmeyeceğine sanki kendileri karar veriyormuşçasına ahkam kesmeye koyuldu. Hatta Kandil''den birinin olabileceği bilgisini de kamuoyuyla paylaşmaktan kaçınmadı.

Tehdidin içkin olduğu bir emrivaki siyaseti...

Bir HDP''li vekil ise kalkıp IŞİD ile AK Parti''nin tıpkısının aynısı olduğunu söyleme terbiyesizliğinde bulunarak AK Parti hükümetini alaşağı etmek için eski Türkiye''nin malum sekuler-laikçi güçlerini göreve çağırdı.

Bütün bunlar Başbakan Davutoğlu''nun çözüm sürecinin mekanizmalarını oluşturduğu bir zaman aralığında meydana geliyorsa oturup düşünmek gerek elbet.

Hem söz verdiğiniz üzere silahlı güçlerinizi sınır dışına çekmeyeceksiniz, hem kalkıp sürecin ruhuna aykırı bir biçimde kamu düzenini ihlal ve bölgede silahlı bir iktidar alanı oluşturmaya kalkışacaksınız, hem de kalkıp çözüm süreci konusunda hükümetin samimiyetini sorgulayacaksınız, e pes doğrusu!

Kandil''deki baronların ve HDP''deki siyasetçilerin AK Parti düşmanlığının ideolojik sebepleri elbette malumumuzdur.

Bundan rahatsızlık duyuyor değiliz.

Ancak PKK/HDP canibinin çözüm sürecinin her aşamasında verdiği sözleri tutan bir hükümeti ''düşman'' ilan etmesi ve AK Parti''ye düşman ne kadar ülke, çevre ve grup varsa onlarla işbirliği yolunu tutması manidardır.

Çözüm süreci bugün türbülansa girmişse bunun müsebbibi AK Parti hükümeti değil, doğrudan PKK/HDP canibidir.

Sözünde durmayan AK Parti değil, PKK/HDP''dir.

Buradan soruyorum açık açık:

AK Parti çözüm sürecinde ne dedi de sözünde durmadı?

Lafazanlıklara gerek yok.

Kandırmaca ve aldatmaca siyasetine de...

Buyursunlar tek bir örnek versinler de görelim...

Ama söz verdikleri halde silahlı güçlerini sınır dışına çekmemiş olmamaları çözüm sürecini en başta zehirlemiştir.

Buna rağmen AK Parti hükümeti süreci kararlılıkla ve sabırla ileri noktalara taşımak için elinden geleni yapmıştır.

HDP''nin sözünü ettiğim sekter siyaseti de çözümsüzlüğü derinleştiren bir faktör olmuştur.

***

İmralı heyeti çözüm sürecinde oynaması gereken rolü oynayamamıştır.

Bunu söylerken hükümetin kendilerine biçtiği rolden bahsetmiyorum.

Hemen oraya çekiyorlar akıllarınca.

Bizatihi çözüm sürecinin kendilerine yüklediği tarihsel rolden bahsediyorum.

Uzlaşıya, barışa ve çözüme odaklı rolden bahsediyorum.

Düzenledikleri basın toplantısında bir yanda çözüm sürecinin devam etmesi gerektiğini söylerlerken öbür yanda hükümete aba altından silah göstermeyi de unutmamaktadırlar.

Şu sözlere bakın hele:

''Bir ülkede demokratik haklar tehdit altındaysa ortada ne kamu kalır, ne düzen.''

Akıllarınca Başbakan Davutoğlu''nun çözüm süreci için olmazsa olmaz bir önemde gördüğünü söylediği kamu düzenine yönelik eleştiri getiriyorlar.

Tam yukarıda sıraladığım karakteristik HDP ağzı...

Soruyorum:

Bu ülkede Kürtlerin hangi demokratik hakları verilmemiştir ve hangi demokratik haklar tehdit altındadır?

Kürtlerin eski Türkiye güçlerince gaspedilen bütün demokratik hakları kendilerine AK Parti tarafından verilmiştir ve Türkiye''de hiçbir demokratik hak tehdit altında değildir.

Demokratik hakların tehdit edildiği bir yer arıyorlarsa PKK/HDP canibinin egemenlik kurmaya çalıştıkları yere baksınlar.

Bu sözlerle zımnen söylenen şudur:

''Dediklerimizi yapmazsanız kamu düzeninden eser kalmaz.''

***

Heyet üyelerinden birinin Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan''a yönelik sözleri ise edep sınırlarını aşan bir küstahlığa yaslanmaktadır. ''Süreci başlatan Öcalan''dır. Çok istiyorsa bu şeref Cumhurbaşkanı''na ait olsun'' gibi laflar ne sürecin ciddiyetiyle, ne de nezaketiyle bağdaşmaktadır.

''Bu heyeti Sayın Öcalan belirledi. Kendisinin dışında hiçbir mekanizma bu heyete müdahale edemez'' türünden laflar, yakışıksız kof kabadayı ağzından öte bir anlam taşımamaktadır.

Bu konular kamuoyu karşısında böyle şımarık, küstah ve sorumsuz bir dille konuşulmaz.

HDP''nin hükümet için söyledikleri aslında bizatihi kendisinin yaptığıdır.

Tehdit, müdahale ve çözümsüzlük dili HDP''nin karakteristiğine dönüşmüş durumda.

HDP siyaseten işe yararsa çözüm süreci de başarıya ulaşır.

9 yıl önce
HDP ne işe yarar?
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti