Başbakanımız Davutoğlu yolsuzluklar bahsinde aynen böyle diyor: “Kardeşim de olsa kolunu keserim.”
Evet, babamızın oğlu da olsa kolunu keseriz biz.
AK Parti’nin inancı bu işte.
Yolsuzluğa sıfır tolerans.
Davamızın büyük lideri R. Tayyip Erdoğan yola çıkarken 3Y ile mücadele etmenin varlık nedenimiz olduğunu önemle vurgulamıştı.
Bu konuda en ufak bir taviz vermedik.
Vermeyiz de.
Biz büyük bir aileyiz. Her kesimden insanların oluşturduğu bir büyük aile. Elbette içimizden nefsine yenik düşenler çıkabilir.
Hiçbirimiz melek değiliz.
Günahsız ve eksiksiz değiliz.
AK Parti ailesi içinden birilerinin nefsine yenik düşmesi, AK Parti’nin büyüklüğüne ve saygınlığına gölge düşürmez.
AK Parti içindeki çürükleri tasfiye ettikçe toplum nezdinde daha da büyür ve saygın hale gelir.
Arkamızda bıraktığımız tecrübe bunun şahididir.
AK Parti’nin her seçimde gücünü arttırarak yoluna devam etmesinin de sırrı budur.
AK Parti kendini her dem yenileyen bir parti olduğu içindir ki gücüne güç katarak kutlu yürüyüşüne devam ediyor.
AK Parti’nin bu konudaki duyarlılığı gerçekten takdire şayandır.
AK Parti’nin takdire şayan bir diğer duyarlılığı da kardeşlik hukuku konusundadır.
AK Parti hareketi, bir kardeşlik hareketidir.
AK Parti ailesi içinde ne kardeşlik hukuku çiğnenir ne de çürük olanlar muhafaza edilir.
Sadece ve yalnızca haklarında ortaya atılan iddialar üzerinden ne kimse bozuk para gibi harcanır ne de haklarındaki iddialar kesinlik kazandığında kimse korunur.
AK Parti’nin geçmişi bu ilkesel ahlaki örneklerle doludur.
İspatlanmamış iddialar üzerinden kardeşlik hukukuna zarar verenlere de AK Parti içinde yer olmaz, yolsuzluk suçu işleyenlere de.
Bilinmesi gereken asıl gerçeklik bu işte.
AK Parti’nin bu farkını bence herkes önemle not etmeli.
«««
AK Parti Hükümeti’nin yolsuzluk yaptığı veya AK Parti’nin yolsuzluğa göz yumduğu iddiası bühtandır.
Başbakanımız'ın sözleri ortada.
“Kardeşim dahi olsa kolunu keserim” diyor.
Sanki ortada ispatlanmış bir yolsuzluk olayı var da Başbakanımız veya partimiz buna göz yumuyor, dahası ve fenası bunun üstünü örtüyormuş gibi bir algı oluşturmaya çalışan marazi muhalefet partilerinin değirmenine su taşıyan söylemlerden kaçınmak gerekir.
Bu ayrım üzerinden şekillenen AK Parti siyaseti eminim ki çok daha anlaşılır ve çok daha adaletli olacaktır.
Itibar suikastına veya haysiyet cellatlığına dönüşme riski taşıyan genel ve soyut iddialardan kaçınmanın aynı zamanda AK Parti’yi var eden kardeşlik hukukunun bir gereği olduğu da asla unutulmamalıdır.
Yolsuzluğa karşı gösterilen sıfır toleransın itibar suikastı bahsinde de benimsenmiş olması AK Parti siyasetinin farkını ortaya koymaktadır.
«««
Bu satırları Umman’ın başkenti Muskat’tan Ürdün’ün başkenti Amman’a uçarken yazıyorum.
Değerli ağabeyim TBMM Başkanı Cemil Çiçek’le resmi bir ziyaret için Cumartesi gittiğimiz Umman’dan Ürdün ‘e geçerken birkaç hususun altını çizmem gerekiyor. Birincisi, Cemil Bey güçlü bir temsil kabiliyetine sahip. İkincisi, Umman’da Erdoğan-Davutoğlu liderliğindeki Türkiye’ye karşı derin bir sevgi ve saygı var. Üçüncüsü, heyette yer alan muhalefet partilerine mensup milletvekili arkadaşlarımızla oluşturduğumuz güzel ilişki sonrası vardığım sonuç: Hiç kimse dışarıdan göründüğü gibi değil. O yüzden diyalog diyorum. Tanış olmak gerek diyorum. Tanışmak-bilişmek önyargıların yanlışlığını da gösteriyor insana. CHP’li Ramazan Kerim Özkan’ı (Burdur) ve MHP’li Hasan Hüseyin Türkoğlu’nu(Osmaniye) yakından tanıdığım için bahtiyarım. Ramazan Kerim Özkan’ın o hepimizi hem düşündüren hem güldüren fıkralarını ve anekdotlarını bir ömür boyu unutmam mümkün mü?
Herşey ideolojiden ve siyasetten ibaret değil.
Birbirimizden çok farklı düşünüyor olsak bile her daim diyalog üzre olmamız gerektiğine inanıyorum.
Keşke diyorum içimden CHP sağa sola dolanacağına Özkan’ın halkın değerleriyle barışık anlayışına sarılsa.
NOT: Mahçupyan “tedbir” bahsinde akıllanmış. Sevindim. “Güç” bahsinde de akıllanması dileğiyle.
