|
Afrin için geri sayım

Geçen ekim ayı başında, biz Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la birlikte İran’dan dönüş yolunda iken, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin İdlib için Suriye topraklarına yeniden ayak basması, artık an meselesi haline gelmişti bile.


Uçakta bu meseleleri konuşurken Cumhurbaşkanı,
“İçeride biz olacağız, dışarıda Rusya
” biçiminde bir açıklama yaptı.
Araya girip,
“Yani Suriye’ye girilmeyecek mi? “Biz içeride olacağız, Ruslar dışarıda” sözünü biraz daha açar mısınız?”
diye sordum.
Erdoğan, önce
“Yok öyle değil”
deyip konuyu açmak istedi,
“Tabii, bu işin devamında Afrin de var”
diye bir cümle sarf etti.
Sonra, önceden detaylarını paylaşması halinde bunun yapılacak operasyona zarar vereceğini düşünerek daha fazlasını söylemekten vazgeçti,
“Dur şimdi oraları karıştırmayalım”
deyip konuyu kapattı.

Tabii, vakti geldiğinde yeniden açmak üzere…

BİR HAFTAYA KALMAZ…

Cumhurbaşkanı önceki gün, Afrin meselesine bu defa tarih vererek daldı.

“Ordu kurduklarını sandıkları çapulcuları bir haftayı bulmaz nasıl darmadağın edeceğimizi görecekler”
dedi.
“Afrin’de teröristler teslim olmazsa orayı başlarına yıkacağız.
Münbiç’te sözler yerine getirilmezse kendi göbeğimizi keseceğiz.
El Bab’a kadar 3 bin DEAŞ’lıyı imha etmiştik. 3 bin teröristi daha imha ederiz”
dedi.
Erdoğan, dün partisinin Tokat kongresinde konuyu yeniden bu bağlama getirip şu
:
“Önümüzdeki günlerde Fırat Kalkanı ile başladığımız güney sınırlarımızı terör örgütlerinden arındırma operasyonunu Afrin’le devam ettireceğiz”.
Demek ki artık gemiler yakılmış durumda.

Demek ki artık, Türk Silahlı Kuvvetleri için Afrin yolu geri dönülmez bir şekilde açılmış oldu.

AFRİN’E GİDEN YOL NASIL AÇILDI?

Sözün burasında, geçen hafta içinde buluşup üç saat boyunca sohbet ettiğimiz, yenilerde, yani Ağustos ayında emekli olmuş bir Kuvvet Komutanının Suriye bağlamında dile getirdiği birkaç meseleyi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sohbetin Suriye bağlamıyla ilgili küçük bir özet:

-İdlib’in hemen yanında Rusların Hmeymim üssü var. Gelip buraya yerleştiler, S400 sistemini de kurdular ve bu üssü tehdit edecek bir şey görmek istemiyorlar.
-Bu üssü en fazla İdlib’de bulunan Nusra unsurlarının tehdit ettiğini düşünüyorlar. O nedenle bu örgütün buradan uzaklaşmasını istiyorlar.
-Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fırat’ın doğusunda yer alan Kamışlı, Tel Abyad gibi bölgelere de operasyon yapılabileceğini söylemesini siyasi pozisyonun gösterilmesi bakımından çok önemli ve değerli buluyorum.

(Bu sohbetin en fazla dikkat çekici kısmı, başka bir konuyla ilgili ve başka bir yazı konusu olduğu için o konuyu başka bir yazıya bırakıp Suriye bağlamıyla devam ediyorum.)

KUŞAK PROJESİNE HANÇER
DARBELERİ NASIL İNDİRİLDİ

Hmeymim üssü deyip geçmeden, bu üs üzerinde biraz daha durmayı gerekli görüyorum.

Şöyle ki:

Bir yılı aşkın süredir sadece askeri kaynaklar değil, diğer güvenlik birimleri ile sağladığımız temaslar sırasında da bu üssün adını bolca duyduk, duyuyoruz.

Fırat Kalkanı deyince bu üsten bahsediliyor, İdlib deyince, Afrin deyince Hmeymim’den söz ediliyor.

Neden mi?

İki nedenden ötürü…

Birincisi;
Ruslar, Suriye’deki bütün kazanımlarını sanki bu üs ile özdeşleştirmiş durumdalar,
İkincisi;
Türkiye ile Rusya arasında Suriye bağlamında yaklaşık iki yıldır süren işbirliği ortamında bu üssün önemli bir yeri bulunuyor.

Konuyu biraz daha açmamı ister misiniz?

Şöyle diyelim:

İki yıl kadar önce Ankara, Washington’dan ha bire kazık yediğini görüp Suriye politikasında revizyona gitme kararı alınca, Rusların karşısına
“Hmeymim üssünün sizin için ne kadar önemli olduğunu biliyoruz”
diyerek çıktı.
Ruslar da,
“Biz de sizin kuşak projesi konusunda ne kadar hassas olduğunuzu anlayabiliyoruz”
demiş oldular.
FIRAT KALKANI’NA KARŞILIK HMEYMİM ÜSSÜ

Yani yapılan müzakereler sonucunda Ankara, Hmeymim üssünü görmüş oldu, Moskova da Türkiye’nin PKK kuşağına karşı kararlılığını.

Bütün bu anlattıklarımızdan sonra dikkatli okuyucunun aklına Hmeymim üssüne geçtiğimiz günlerde drone ile yapılan saldırı gelmiş olabilir.

O halde bu neyin nesidir diye soranlar için birkaç kelâm daha edelim.

Hatırlayacaksınız.

Ruslar, önce, Genelkurmay’a ve MİT’e bir mektup göndererek bu saldırıyı yapan İHA’nın Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sorumlu olduğu bölgeden kalktığını iddia etmişlerdi.

Bunun üstüne tam da yeni bir kriz mi geliyor diye sormaya başlamışken, imdada Putin ile Erdoğan arasında yapılan telefon görüşmesi yetişti.

Görüşme yapıldı, Putin,
“Bu saldırıdan Türkiye’nin sorumlu olmadığını biliyoruz”
dedi, ortalık yatıştı.

Peki, bu saldırıyı sahiden kim yapmış olabilirdi?

Ben eşkâli vereyim, kim olduğunu bulmak size kalsın.

Türkiye’nin Rusya ile işbirliği yaparak Suriye’de kazanımlar elde etmesinden kim/kimler rahatsız ise, çareyi bu işbirliğinin sona ermesinde, hatta bu iki ülkenin kapışmasında gören kim/kimler varsa, bu saldırının arkasında da o güç var demektir.

Yeterli oldu mu bilmiyorum.

#Rusya
#Suriye
#Türkiye
6 yıl önce
Afrin için geri sayım
Şansölye, CIA’e bağlı “Gizli Loca”nın üyesidir!
Hoşgeldin Ya Şehr-i Ramazan
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar