|
Prof. Dr. Nejat Göyünç"ün ardından

En zor yazılan köşe yazılarından birisi insanın sevdiği, saygı duyduğu bir kimsenin ardından yazdığı köşe yazısı olsa gerek. Geçtiğimiz Pazartesi günü Nejat Göyünç hocayı kaybettiğimiz haberini aldığımda tarifsiz bir hüzne kapıldığımı belirtmeliyim. Yirmi beş yıllık bir hoca-talebe, yakın komşu ve candan bir aile büyüğü şeklinde doğup gelişen bir beraberlik gözümün önünden bir sinema şeridi gibi geçti. Çok değerli bir Osmanlı tarihçisi, mükemmel bir eğitimci olmanın ötesinde merhum Göyünç hocam kelimenin gerçek anlamıyla bir Osmanlı efendisiydi.

Bu satırların yazarı çeyrek asır önce üniversiteye intisap ettiğinde arzu ettiği alanda (İslam Hukuku) doktora yapma imkanını ilk önce Hukuk Fakültesi''nde aramış, bunun mümkün olmadığını görünce, alan değiştirip pozitif hukuka yönelme yerine yönünü, kadrosunun da bulunduğu İ.Ü. Edebiyat Fakültesi''ne ve Tarih bölümüne çevirmişti. O dönemde ilk baş vurduğum insan merhum Nejat Göyünç''tü. Kendisine İslam hukukunun son dönem Osmanlı uygulaması üzerine çalışmak istediğimi söylediğimde memnuniyetle kendi kürsüsünde çalışabileceğimi söyledi. Benim Nejat Göyünç hocayı tanımam da böylece başladı.

Hemen ilk görüşmelerimizde gerçek bir Osmanlı efendisi''yle beraber olma imkanını yakaladığımı farkettim. Bütün görüşmelerinde sevdiği öğrencilerine bir talebesiyle değil, akranı meslektaşıyla görüşen bir insan üslubuyla hitabediyordu. Konuşmaya genellikle saygılarını sunarak başlar ve öylece de bitirirdi. Odasına kim girerse girsin ayağa kalkarak karşılıyan hocanın bu içten nezaketi zannediyorum öğrencilerini bir anda kendisine bağlıyordu.

Nejat Göyünç hocanın herkese örnek olması gereken en önemli özelliği öğrencileriyle çok yakından ilgilenmesi, onlara sonuna kadar sahip çıkmasıydı. Hoca mezuniyetten sonra da onlarla ilgisini kesmez, Anadolu seyahatlarında mutlaka onları arar bulurdu. Evi öğrencilerine bu kadar açık bir başka öğretim üyesi tanıdığımı hatırlamıyorum. Vefakar eşinin, (öğrencilerin Aytan ablası) önemli bir meşgalesi bu öğrencileri ağırlamaktı. Hocanın Anadolu''dan gelen bir doktora öğrencisini tezini hazırlarken bir seneden fazla bizzat evinde misafir ettiğini, yine bir başka öğrencisini kadrosuzluk sebebiyle İ.Ü. Edebiyat Fakültesi''ne alamayınca üniversite değiştirip bu öğrencisini üniversiteye kazandırmak için Hacettepe''ye geçtiğini söylersem onun talebeleri için ne kadar fedakarlık yaptığını daha kolay anlatmış olurum. Üniversite lokantasında çalışırken tanıdığı kabiliyetli bir gencin elinden tutup bizzat çalıştırarak önce ilkokul, sonra ortaokul ve lise bitirtip bilahara üniversitede okumasına vesile olan ve böylece bir zamanlar kendi çalıştığı fakülte sekreterliğine kadar yükselmesine zemin hazırlayan da yine Nejat Göyünç hocaydı. Cenazesine başta Konya, Ankara, Balıkesir, Bursa, Uşak, İzmir olmak üzere yurdun dört bir yanından öğrencilerinin koşup gelmesi emek ve ilgisinin boşa gitmediğinin kanıtıydı.

Hocanın önemli bir özelliği de editörlüğü idi. İlk sayısını bizzat kendi cebinden karşılayarak, diğer sayılarını Enderun Kitabevi''nin desteğini sağlayarak çıkardığı Osmanlı Araştırmaları Dergisi hem yer verdiği makalelerdeki ciddiyeti ve hem de devamlılığıyla tarih araştırmacılığı alanında çok seviyeli bir yayın çizgisini yakalamıştı.

Merhum Göyünç''ün itinayla seçilmiş zengin bir kütüphanesi vardır. Hoca bu kütüphanesini ısrarlı tekliflere karşın satmamış, önemli bir kısmını en uygun yer olarak gördüğü TDV İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) kütüphanesine bağışlamıştı. Son senelerde İstanbul''da bulunduğu zamanının büyük bölümünü de İSAM''daki odasında çalışarak geçirmişti. Yayımlanmış yedi kitabı ve bir çok makalesi bulunmaktadır.

Nejat Göyünç hoca doğru bildiğini söylemekten ve yapmaktan geri durmazdı. Düşüncelerini açıkca ifade etmenin getireceği sıkıntıları bilir, ama kendine duyduğu saygının gereği olarak bunları göğüslemek icab ettiğine inanırdı. Aynı zamanda Türk Tarih Kurumu üyesi de olan ve son iki yılını Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü''nde ders vererek geçiren merhum Prof. Dr. Nejat Göyünç''ün ölümü ilim dünyası için gerçekten büyük kayıptır. Ailesine, meslektaşlarına, öğrencilerine ve sevenlerine baş sağlığı diliyorum, efendim. Allah rahmet eylesin.

23 yıl önce
Prof. Dr. Nejat Göyünç"ün ardından
Bir ecnebi ciletinin kıllarımız üzerindeki anormal baskısı!
Yalan yanlış kumpas
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar