|
Zemin kaybeden sivil siyaset

Fazilet Partisi''nin kapatılmasına diğer partilerin gerekli tepkiyi gösterdikleri söylenemez. Gerçi bir taraftan üzüldüklerini söylemediler değil, söylediler, ama diğer taraftan da FP''nin kapatılmasının kendilerini orta ve kısa vadede ne gibi bir yarar sağlayacağını hesabını yapmaya başladılar. Hatta bazı liderler kendilerine yakın gördükleri eski Fazilet''li milletvekillerine kapılarının açık olduğunu söyleyip davetiye çıkardılar. Ölü evinde defin akşamı tereke paylaşımı sohbeti ne kadar çirkinse, FP''nin kapatılmasının hemen akabinde bu açık davet de bence o kadar çirkindi.

Mesele sadece ahlaki açıdan problemli değil. Bunun ötesinde bütün partileri ilgilendiren bir yön var ki siyasi partiler bu nokta üzerinde durmuş değiller.

Türkiye''de her siyasi partinin kapatılışı sivil siyasetin biraz daha zemin kaybetmesine sebep oluyor. Çünkü bir taraftan bu kadar kolay parti kapatılması diğer partiler üzerinde sürekli bir tehdit oluştururken, diğer taraftan ülkenin genel siyasetine yön veren odağın sivil siyaset dışında oluştuğu ve sivil siyasetin bu konuda sınırlı bir etki ve gücünün bulunduğu ortaya çıkıyor ve bu durum normalleşiyor.

Parti kapatmanın Türk siyasetinin Demokles''in kılıcı olduğu gerçeği yabana atılmasın. İki üç milletvekilinin kürsü dokunulmazlığı çerçevesinde yapmış olduğu konuşma, başörtüsüne özgürlük talebi ve seçilmiş bir milletvekiline genel kurul salonuna rehberlik etmek parti kapatmayı gerektiren "odak" olmak için yetiyorsa, böyle bir odak fiilinin her parti için kolaylıkla oluşması mümkündür. Bunun "basiret" sahiplerine verdiği mesaj şudur: Uslu partiler rolü oynamaya devam edin, aksi halde kendinizi kapatılma tehdidi ile karşı karşıya bulabilirsiniz. Böyle bir tehdit ortamında seçilmiş siyasetçilerin atanmışlardan gelen ikazlara karşı çok duyarlı olmaları normal değil mi?

Bu duyarlılık sebebiyledir ki ülkenin kaderine yön veren kararlarda sivil siyasetin etkinliği en alt seviyeye inmiştir. Özellikle 28 Şubat sonrasında bu etkinlik daha da zayıflamış, kimi kararlarda milletvekillerinin şahsi tercihleri değil, "ülkenin içinde bulunduğu fevkalade şartların gerektirdiği zorlamalar" etkili olmuştur. Hiç bir seçmen desteğine sahip olmadığı halde Kemal Derviş''in dışardan kabineye dahil olması ve bu derece etkinlik kazanması aslında sivil siyasetin iflasının bir göstergesidir.

Bütün bunlara rağmen TBMM''nin nihayette kendi konumunu kuvvetlendirecek ve siyaset dışı unsurlarının ülke yönetiminde bu ölçüde rol sahibi olmasını önleyecek kararları almakta bu ölçüde tekasül göstermesi anlaşılır gibi değil. FP''nin kapatılmasını sevinçle karşılayan, bunda kendi partisi adına fayda gören siyasilerin bile parlamentonun uzun vadedeki çıkarları adına bu gelişmeye şiddetle karşı çıkması gerekirdi.

23 yıl önce
Zemin kaybeden sivil siyaset
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti