|
Dolar yüksek mi? Bu iş nereye gider?

Türkiye Cumhuriyet Merkez bankasındaki tanımına göre; nominal döviz kurlarının ülkeler arası nisbi fiyat farklarını göstermemesi nedeniyle, Reel Efektif Döviz Kuru, Türk Lirası (TL)’nin reel düzeyinin göstergesi olarak hesaplanmaktadır, demektedir. Bu esnada üç ana deflatör ile kuru nominalden reele getirmektedir ki en değerlisi TÜFE’ye göre hesaplananıdır. Şimdi bu tanımdan sonra herkesin anlayabileceği şekilde mevzuyu şöyle açıklayalım. TCMB 2003 yılının döviz kurunun 100 birim olduğunu baz alarak üzerine her yıl gerçekleşen tüketici fiyat enflasyonunu Türkiye’nin ticaret yaptığı ülkelerin enflasyon oranına göre ve ticaret ağırlıklarıyla da orantılıyarak kurun enflasyon etkisi ile ne kadar olması gerektiğini hesaplayan bir veri setidir. Daha da basitçe de enflasyon ile kurun ne noktaya gelmesi gerektiğinin hesabını yapmaktadır. Buna göre 100 birimine yakın değerler normali yansıtırken 100 değerinin üzeri TL’nin olması gerekenden değerli olduğunu 100 değerinin altı ise TL’nin değerinin altında olduğunu ifade etmektedir. Aşağıda ki grafikte TCMB’nin resmi olarak yayınladığı yıllara göre reel efektif döviz kuru tablosu bulunmaktadır.

Bu tabloya göre bizim ilgilendiğimiz mavi çizgili gösterge şunları söylemektedir. TL’miz Temmuz 2008’de 115 değerine gelen haliyle olması gerekenden aşırı değerli 2013-14 yılları müddetince de olması gereken değerde olduğunu ifade etmektedir. Yakın vakte geldiğimiz de ise grafik bize 2016 yılının son çeyreğinden itibaren olması gereken değerin altına doğru hızlıca inmeye başladığını söylemektedir. En son ay yani 2017 yılı Ekim ayı itibariyle 87 değerine kadar inmiştir. Bu değer endeksin hesaplandığı 2003 yılından beri TL’nin en değersiz hatta rekor değersiz olduğu noktadır. Grafiğin bu süre içerisinde söylediği bir konu daha var; her şey aslına rücu eder. Yani TL çok değerlendiğinde de, kaybı olduğunda da kendi düzletme hareketini elbette ki hem para hem maliye politikaları neticesinde yerine getirmektedir. Ancak siyasi çalkantılar, küresel krizler, veyahut ekonomik savaşlar olağan dışı tepkiler verilmesine sebep olur, bunu da ayrıca belirtelim.

Para olgusu her ne kadar karmaşık bir yapı ise de ekonomik temelde kıymetler arz ve talep ile şekillenmektedir. Bu çerçevede ülkeye döviz girişi bol olduğunda döviz kıymetsizleşirken tersi durumda TL’yi vurmaktadır. Bu noktada ihracat-ithalat farkı veya daha üst pencere de cari açık ve cari fazla önemli hale gelmektedir. İhracat ve ithalat durumunu bir kenara koyarsak, diğer önemli kalem “Turizm”dir.

“Bacasız sanayi”, turizm ülkeye net döviz girişidir. Bu çerçevede turist girişinin hem adedi hem de harcama miktarı önem kazanmaktadır. 2015 yılında ülkemize 42 milyona yakın turist gelmiş 31,5 milyar USD döviz girdisi sağlanmışken, 2016 yılında bu rakam 31 milyon turiste gerilemiş ve 22 milyar USD gelir sağlanabilmiştir. Yani net 10 milyar USD’lik kayıp yaşanmıştır. 2017 yılı ise yaptığım yaklaşık hesaplamalara göre 38 milyon turist adedinin biraz üzerinde misafir ağırlamış olacağız. Bu turist adediyle de tahminimce 26 milyar USD’lik döviz girişi sağlamış olacağız. Yani 2016 yılının epey üstünde ancak 2015 yılın halen altında bir yıl geçirmiş olacağız. Daha iyi haber ise; 2015 yılını baz alırsak alacağımız yol var, yani seneye bu ivmeyle 2015 yılını yakalamış olacağız, bu da 2017 yılına göre daha fazla döviz girişi ve yüksek istihdam demek olacak… Arz ve talepten yola çıkarsak döviz girişi artınca TL’nin değerlenmesini veya en azından daha fazla değer kaybetmemesini beklemek makul olacaktır. Her şey aslına dönecektir. Kısa vade spekülatiftir. Orta vadede TL yine 100 değerine grafikte olduğu gibi varacaktır. Bu sırada dalgalanmalar elbette grafikte ki gibi olacaktır. Ancak TL şuan gayet değersiz, yani USD kuru yüksektir, bunu bilerek planlarınızı yapınız…

Sözün özü; ekonomik savaş dönemindeyiz, batı bizi “döviz Kuru ve dış borcumuz” üzerinden terbiye etmeye çalışmaktadır ve önümüzdeki on iki ayda daha da yükleneceklerdir. 2017 yılında büyümenin rekor düzeyde gerçekleşmesi, işsizliğin azaltılması gerçekten mucizevi bir durumdur. Bunlara bakmayıp kurdan ve dolayısıyla enflasyondan dert yanan batılı aydınlarımızdan yıllardır süren felaket senaryoları ile beynimizi doldurmalarına müsaade etmemeliyiz. Başta kendi nefsime söyleyerek; işimize, eğitimimize her ne yapıyorsak ona aşkla ve şevkle gitmeli bu yolda attığımız her adımın milli yürüyüşümüzün adımları olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız. Zira ekonomik savaş psikolojik savaştır! Size yapamazsınız, başaramazsınız diyorlar. Bizim ise; yaparız, başarırız dememizin yolu sadece çok çalışmaktır…

#Dolar
#Merkez Bankası
٪d سنوات قبل
Dolar yüksek mi? Bu iş nereye gider?
11.22.63
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?