|
Bu mu gazetecilik? Ah Ali Bulaç ah!

'Bu mu gazetecilik' başlığı 'Zaman' gazetesine ait… Ne zaman mı atılmış? Oda Tv’ye yönelik operasyondan sonra… Oda Tv olayında gözaltına alınanların gazetecilik faaliyetlerinden dolayı içeri alınmadığını, açıklanamayacak bazı belgeler dolayısıyla gözaltına alındıklarını beyan eden haberler eşliğinde…

Çok can yaktınız...

Pek çok masum insanı sırf önünüzde engel olarak gördüğünüz için hapse tıktınız… Hapse tıkmak belki de en hafif cezalandırmaydı… Haysiyet cellatlığı yaptınız… İtibar suikastleri yaptınız… Bizzat Bursa’dan tanıdığım çok değerli bir dostum sırf okul açtı diye bizzat arayıp tehditler savurdunuz.

“Sen nasıl olursun da bize karşı okul açarsın. Bursa’yı terket git, yoksa....” diye başlayan tehditleri bizzat savuran siz değil miydiniz?

İsim isteyeceğinizi varsaydığım için veriyorum işte: Sizin adınıza arayan kişinin adı üst düzey yöneticilerinizden/ağabeylerinizden Halit Esendir’dir. Tehdit edilen dostum da Gıyasettin Bingöl’dür.

Bu olayın ayrıntıları var elbet, ama geçiyorum… Sakın masum olduğunuzu iddia etmeyiniz.. Kendiniz için tehdit olarak gördüğünüz herkesi sindirmeye, yıldırmaya, yok etmeye ve itibarsızlaştırmaya çalıştınız alçakça ve namertçe. Arkanıza aldığınız devlet gücüyle yaptınız bunu… Emniyet üzerinden… Yargı üzerinden… Maliye üzerinden…

İlahir…

Ama konumuz medya olduğu için ordan örnek vereyim… Yıllar yılı Risale-i Nur’lara hizmet etmekten başka gayesi olmayan değerli gazeteci-yazar Mustafa Kaplan’ı “terör örgütü” iddiasıyla içeri tıktıran siz değil misiniz? Sahi Mustafa Kaplan paralel yapının sahte delil üreterek içeri tıktığı gazeteci-yazarlardan biri olduğu halde bugün “basına operasyon, gazetecilere gözdağı” türküsü çığıranlar tarafından niye görülmedi, niye hukuku savunulmadı hiç? “Tahşiyeciler” diye bir örgüt icat ettiniz… Oysa onlar sizin kardeşlerinizdi… Risale-i Nur hizmetkarı olan insanlardı…

Tek kabahatları, Pensilvanya’daki hocanıza ve anlayışına karşı olmaktı… Ne yaptınız ettiniz sahte deliller ürettiniz ve içeri tıktınız onları… İtibar suikastı yaparak…

Mustafa Kaplan 16 ay nahak yere hapis yattı…

Baskın düzenlediğiniz “örgüt evi”nden çıkan silahların üzerinde polislerin parmak izleri çıktı… Onlara yazık değil miydi? Onlar Müslüman kardeşleriniz değil miydi?

Sırf size muhalifler diye, yalnızca sizi eleştiriyorlar diye alçakça ve namertçe kurduğunuz kumpasla hapse tıktınız onları…

Allah’tan korkmadınız

Kardeşlik hukukuna ve kul hakkına riayet etmediniz…

Daha nice insana ve çevreye aynı muameleyi yaptınız… Şimdi kalkmış vaveyla koparıyorsunuz…Kirli bir algı operasyonu oluşturmaya çalışıyorsunuz… Neymiş efendim, Ak Parti iktidarı muhalif olduğunuz sizi cezalandırma yoluna gidiyormuş!

Yakışıyor bu yalan size…

Efendilerinizin size biçtiği rolü gayet başarılı oynuyorsunuz… Ağzınızdan “Tiran”, “Firavun” ve “Yezid” suçlamaları düşmüyor… Aynada kendinizi görüp tarif ediyorsunuz… Sizin kibriniz Tiranlarda, Firavunlarda, Yezidlerde bile olmadı…

O kibriniz sizi bitirecek…

Mazlumların ahı sizi boğacak…

Bir de utanmadan-sıkılmadan masum rolüne yatıyorsunuz. Ortada siyasi iktidardan kaynaklı bir medya operasyonu olmadığını bildiğiniz halde alenen yalan söylüyorsunuz…

Uluslararası efendilerinize mesaj veriyorsunuz… Siyasal uzantılarınız da harekete geçmeye başladılar… Bilumum AK Parti düşmanları etrafınızda kenetlendiler… Eli kanlı paşa torunlarından tutunuz da müseccel darbe yanlılarına varıncaya değin…

Birbirinize çok yakışıyorsunuz doğrusu… Allah sizi öteki dünyada da birlikte hasreder inşallah…

Merak etmeyiniz biz “Bu mu gazetecilik” manşetleri üzerinden sizi vurmaya kalkmayacağız… Bu tür yöntemler size kalsın… O tarihte “Taraf” gazetesiyle yandaştınız… Bugün olduğu gibi… O günkü “Taraf” tıpkı sizin gibi Oda Tv olayını “Gazetecilikten tutuklanmadılar” sürmanşetiyle vermişti… Bugün de aynı başlıkları farklı bir biçimde atıyorsunuz…

“Demokrasinin kara günü…”

Sevsinler demokratlığınızı…

ALİ BULAÇ’A BİR KAÇ SÖZ

“Bu operasyon neyi örtüyor?” başlığıyla hemen kaleme sarılmışsın… Türkiye’nin otoriter bir rejime doğru yol aldığını yazmışsın… Nasır-İhvan ilişkisi üzerinden mantık yürütmüşsün… Nasır’ın da darbe planladığı için İhvan’ı tasfiye etmeye yöneldiğini belirtmişsin… Nasır benzetmesi üzerinden kimi kastettiğini bilmiyoruz sanma…

Nasır mı arıyorsun sen?

Bugün arkasında yürüdüğün kişiye bak Ali Bulaç!

Müslüman kardeşlerimizi hunharca katleden İsrail terör devletini “meşru otorite” olarak kabul eden her kimse odur işte… Mursi’yi deviren günümüzün Nasır’ı Sisi’ye arka çıkanlara bak sen asıl… İsrail’e tek kelime etmeyen ama Erdoğan için “Tiran”, “Fravun” ve “Yezid” diye uluyan o çevrenin içinde ara sen Nasır’ı…

Çok kurnazsın Ali Bulaç çok…

Yolsuzlukların üstünü örtmeye yönelik bir operasyon olduğunu doğrudan söylemiyor ama çevresinden dolanıp duruyorsun… İstiyorsun ki asıl bu algı oluşsun… Ama ilerde sıkışırsan bir iddia olarak sadece değindiğini söyleyebilesin… Her zaman açık kapı bırakacak kadar kurnaz oldun… Demek seni üzen “dindar insanlar”ın iktidarında bu olayların yaşanmasıymış ha öyle mi? Bugün arkasında durduğun o “dindar yapı”nın zulümlerini, kumpaslarını, ahlaksızca yöntemlerini görmüyor musun?

İkimizin ortak dostu olan Gıyasettin Bingöl’ü ara bir sor istersen… Mustafa Kaplan’la bir konuş istersen… Başka cemaat mensuplarını da bir dinle öyle konuş…

Yolsuzluk bahsinde sen hiç konuşma… “Yüzyıllık mücadelemizin meyvesi böylesine acı olmamalıydı” diyorsun… Asıl senin geldiğin yer burası olmamalıydı… Kişisel/nefsani hesaplaşmalarına ideoloji/siyaset giydirme illetinden yakanı kurtar artık… Bir bak bakalım kimlerin safında duruyorsun! Söylenecek çok şey var ama geçmişin hatırına şimdilik kalsın diyorum…

#Zaman
#Oda Tv
#Bursa
9 yıl önce
Bu mu gazetecilik? Ah Ali Bulaç ah!
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset