|
Yolsuzluk meselesine dair bir ayrıma dikkat

Yolsuzluk bahsinde görünen o ki daha çok konuşacağız.

Bu konuyu hem paralel yapı, hem de paralel yapının siyasal uzantıları doğrudan Cumhurbaşkanımız'ı ve AK Parti hükümetimizi yıpratmak amacıyla gündemde tutmaya devam edecekler.

Cumhurbaşkanlığı Sarayı üzerinden yapılan tartışmalar seçim sürecinde de bu konunun sıkça tartışılacağını gösteriyor.

Yolsuzluk meselesinde önemli bir ayrımın altını çizmekte yarar var.

AK Parti’nin içinde veya hükümet nezdinde yolsuzluk yapıldığı iddiasının içerden seslendirilmesi ahlaki ve siyasi bir sorunun varlığına delalet eder.

Yolsuzluk iddiası karşısında duyarlı olmak ayrı bir konudur, bu işlemin parti ve hükümet içinde yapıldığını zımnen de olsa itiraf etmek ayrı bir şeydir.

İkincisi eğer doğruysa parti veya hükümet başkanının buna niçin seyirci kaldığı sadece muhalefet tarafından değil iktidar partisine mensup herkes tarafından da cidden sorgulanır.

Kendi adıma ben partim ve hükümet başkanımın hiçbir yolsuzluk iddiası karşısında ne sessiz ve ne tepkisiz kalacağına inanıyorum.

Başka türlüsü ahlaken sorunlu bir yapının varlığına delalet eder ki bunu dava bilincimizle asla bağdaştıramam.

Yolsuzluk meselesini gündeme taşırken çok dikkatli bir dil kullanmakta yarar var.

En önemlisi de sap ile samanı birbirine karıştırmadan bunu yapmakta yarar var.

Benim dediğim şudur:

17-25 Aralık üzerinden bir yolsuzluk tartışması yapmak son derece yanlıştır.

Bu bağlamda yolsuzluğun bir palavra olmadığı iddiası ileri sürülecekse buna kendi adıma itiraz ederim.

Çünkü davamızın lideri de, partimin genel başkanı ve Başbakanı da 17-25 Aralık sürecinin bir darbe süreci olduğunu hep söyleyip durdu.

Bizler de halkımıza bunu hep böyle anlattık.

Girdiğimiz seçimlerde halk bu anlattıklarımız doğrultusunda bize güven oyu verdi.

O yüzden yolsuzluk bahsinin 17-25 Aralık sürecinden bağımsız olarak değerlendirilmesi gerektiğine inandığımı söylüyorum sadece.

Bunu derken şunu demiş olmuyorum elbet: Türkiye’de yolsuzluk yok...

İnsanoğlunun olduğu her yerde mutlaka günah da vardır, eksiklik de, hata da...

Yolsuzluk da günahlardan biridir...

Yolsuzluğun bir parti veya hükümet politikası olduğu algısını oluşturacak sözlerden kaçınmak hepimizin boynunun borcudur.

Aksi takdirde siyaseten de ahlaken de varlık nedenimizi inkar etmiş oluruz.

AK Parti milletvekillerinin büyük bir kısmının yolsuzluklardan rahatsızlık olduğunu iddia etmek ötekilerine bir haksız suçlamayı içermektedir zımnen.

Ben de bir AK Parti milletvekiliyim.

Yolsuzluk bezinde tarağı olan bir insan değilim çok şükür.

Ama herbirimiz/hepimiz çeşitli iftiralarla ve töhmetlerle karşı karşıya kalabiliriz.

Nitekim bugün başta Cumhurbaşkanımız Erdoğan olmak üzere çocukları ve en yakın arkadaşları bu suçlamanın muhatabı konumundadırlar.

Sırf ortada bir iddia var diye birilerimizin suratına çalınan kara lekenin arkasında durmak dava ahlakıyla ve yol arkadaşlığıyla bağdaşmaz diyorum sadece.

Önemli olan şudur:

İddia kanıtlandığında yolsuzluk yapan birine arka çıkıyor musun çıkmıyor musun?

Yolsuzluk yapanın arkasında duran hiçbir AK Partili olamaz.

Yolsuzluk konusunda Cumhurbaşkanımız'ın da Başbakanımız'ın da ne kadar duyarlı olduğunu herkes bilir.

AK Parti’nin varlık nedenlerinden biri de yolsuzluklarla mücadeledir.

AK Parti içinde yolsuzluklardan rahatsızlık duymayacak hiçbir fert yoktur.

Kimsenin sözlerimi yanlış anlamasını istemem.

Mahkeme bu yöndeki iddiaların doğruluğuna ve yanlışlığına karar vermeden yolsuzluk iddiası üzerinden bir tartışma yürütmenin, en önemlisi de suçlanan kişilerin suratına kara çalmanın da siyaseten ve ahlaken sorunlu bir yaklaşım olduğunu söylüyorum.

Peşinen insanları suçlu veya suçsuz ilan etmek doğru değildir.

Hukukta aslolan, masumiyet karinesidir.

Suçlu olduğu ispatlanmadığı sürece insanları masum kabul etmek İslam hukukunun da, seküler hukukun da öngördüğü bir prensiptir.

Bekleyelim hukuk son sözünü söylesin.

Dikkat çekmek istediğim ayrım bu işte.

Bu ayrımı gözetmeden sırf yolsuzluk konusunda duyarlı olduğumuzu göstermek adına suçlanan kimseleri haysiyetini tartışma konusu yapmak insanlıkla da bağdaşmaz.

17-25 Aralık sürecinden bağımsız bir yolsuzluk tartışmasına hiçbir itirazım yok.

Tam tersine partimizin ve hükümetimizin yolsuzluk iddialarıyla ilgili kendi içinde bir birim oluşturmasından da herkesten önce ve herkesten daha fazla ben memnun olurum.

İnanıyorum ki vekil arkadaşlarımın tamamı da, dava arkadaşlarımızın tamamı da bundan ziyadesiyle memnun kalır.

Ama 17-25 Aralık sürecinde paralel yapı tarafından o yasadışı ve yok hükmündeki tapeler üzerinden gündemleştirilen yolsuzluk iddialarının tamamen palavra olmadığını söylemek siyaseten ve ahlaken partimizi zor duruma sokar kanımca.

Altını çizerek bitiriyorum:

Hiçbir şekilde yolsuzluk yok demek, insan doğasını inkâr anlamına gelir. Yolsuzluk iddialarının üstüne gitmek AK Parti’nin varlık nedenini oluşturur. Ortada bir kanıt yok iken sadece bazı iddialar üzerinden insanların haysiyetini zedelemek de yolsuzluk konusundaki duyarlılıkla izah edilemez. İçimizden birilerinin pekâlâ günah işleyebileceğine teorik olarak inansak bile kanıtlanmadığı sürece masumiyet karinesini ihlal etmemek gerektiğini söylüyorum.

Birbirimizin suçuna ortak olmak gibi bir mecburiyetimiz elbette yok. Ama birbirimizin hukukuna ve haysiyetine sahip çıkmak gibi bir mecburiyetimiz var.

Bu ince ayrım gözetildikten sonra yolsuzluk konusunda sergileyeceğimiz ilkeli ve ahlaki tavır bizi daha bir güçlendirir.

Bilmem anlatabildim mi?

#paralel
#AK Parti
#Cumhurbaşkanlığı Sarayı
9 yıl önce
default-profile-img
Yolsuzluk meselesine dair bir ayrıma dikkat
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti