|
İnsan bir kere "esas duruş"a alışmayagörsün...

Cumhurbaşkanlığı seçimi için takvim yaklaştıkça, demokrasiye bir türlü alışamamış, özellikle de ''halk iradesi''nden intikam almak isteyen ''darbe heveslisi'' emekli paşalar, Çankaya için askerlerin himmetine sığınan siyasetçiler, 28 Şubat''taki gibi ''esas duruş''a alışmış gazeteci-yazarlar, bilisel düşünceye değil, ''emir-komuta''ya itibar eden YÖK''ün emir kulları hep birlikte ortalığa döküldüler…

İnsan, bir kere ''esas duruş''a alışmayagörsün… Mesela, üniversitelerimizin rektörleri esas bilimsel amaçlarını unutup, yine her zamanki gibi demokrasinin kalbi olan parlamentoya direktifler vermeye heveslendiler. Zaten başka bir tavır göstermeleri de beklenemezdi, çünkü kafaları özgür dünyanın bilisel gelişmelerine değil, ''emir kulu'' mantığına ayarlıydı. Onlar da kendilerine yakışanı yaptılar…

Hayatları boyunca, hep ''emir-komuta'' zinciri içinde hareket etmiş emekli paşaların mazereti var. Çünkü onların tek bildiği, emir vermek. Dolayısıyla şimdi, cumhurbaşkanlığı seçiminde de herkesi hizaya sokmaya çalışıyorlar…

Cumhurbaşkanlığı seçiminde, esas itibariyle en demokratik duruş sergilemesi gerekenler siyasetçiler. Çünkü onların varoluş sebebi, demokrasi… Ancak bazı siyasetçiler için ''demokrasi'' pek fazla bir anlam ifade etmiyor.

Mesela, ana muhalefet lideri Deniz Baykal… Onun umudu da askerler… Ah şu cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda askerler, en küçük bir ''işaret'' verseler, Baykal yeri göğü inletecek. Ancak, Türk Silahlı Kuvvetleri son derece tecrübeli ve dikkatli… Siyasete yönelik en küçük bir ''müdahale'' sinyalinin bile, ordunun itibarını zedeleyeceğini çok iyi biliyorlar…

Cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmalarında, belki de en kötü sınav verenler, yıllardır ''esas duruş'' alışkanlığından bir türlü kurtulamayan bazı gazeteci ve yazarlar… Hele bazıları var ki, sanki ''halk iradesi''nden intikam almak için yemin etmişler…

Bütün darbe dönemlerinde, ''esas duruş''ta beklemeye alışmış bazı yazarlar, henüz bu duruşlarını bozmuş değiller. Onlar, şimdi de cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda ''silahlı güç''ün himmetini bekliyorlar.

Şu cümleler, bugünlerde yana yakıla ''darbe hasreti'' çeken bir köşe yazarının cümleleri:

“Pekiiii; kendini Atatürk devrimlerinin ebedi bekçisi sayan ve elinde silahlı güç olanların, tüm bu olanlar karşısında sessiz ve seyirci kalmalarına ihtimal veriyor musunuz?... Hayır... Önümüzdeki günler büyük olaylara gebe. Patron kuruluşlarının, esnaf ve işçi örgütlerinin, medyanın, üniversitelerin, aydınların pısırık, ikiyüzlü ve çıkarcı tavırları, demokratik olmayan müdahaleler olasılığını artırıyor. Çünkü; bu karşı devrim durdurulmasına durdurulacak. “Darbeli mi olacak, darbesiz mi?..”

Kuşkusuz, Türk demokrasisi bu badireleri de atlatacak ve normalleşme sürecine devam edecektir. Türkiye''nin daha özgür bir ülke olma yolunda daha hızlı adımlarla ilerleyebilmesi için, demokratların safları sıklaştırması gerekiyor.

il y a 17 ans
İnsan bir kere "esas duruş"a alışmayagörsün...
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti
Bir bu eksikti...
IBAN veren esnafın katli vacip mi?