|
Kendini aşabilmek, büyük liderlerin işi...

Başbakan Tayyip Erdoğan, Türk siyaset tarihinde bir başka eşi ve benzeri daha bulunmayan bir fedakarlık örneği sergiledi. Çankaya''nın kapıları kendisi için sonuna kadar açık olmasına rağmen, Başbakanlık''ta kalmayı tercih etmesi, öyle her babayiğidin verebileceği bir karar değildir.

Çünkü, 1,5 yıldır süren cumhurbaşkanlığı kavgasının sonunda Çankaya''nın kapıları Erdoğan''a sonuna kadar açılmış ve bu konuda hiçbir engel kalmamıştı. Ayrıca sivil toplum örgütlerinin, Ak Parti teşkilatlarının, milletvekillerinin büyük bir bölümünün tercihi Erdoğan''ın Çankaya''ya çıkması yönündeydi. Ancak, aynı zamanda Erdoğan toplumun önemli bir kesiminin kendisini Başbakan olarak görmek istediği yönündeki elektriği de almıştı.

Yani Başbakan Erdoğan, öyle bazılarının zannettiği gibi ya da CHP lideri Deniz Baykal''ın ürettiği fantezilerde olduğu gibi birilerinden çekindiği için değil, millete hizmeti tercih ettiği için başbakanlıkta kalmıştır.

Başbakan Erdoğan''ın bu müthiş fedakarlığı ile ilgili olarak belki de söylenebilecek en doğru cümle şu olsa gerek: Tayyip Erdoğan kendisini aşmıştır. Makamları, mevkileri bir anda arkasında bırakabilme cesareti, ancak büyük liderlere has bir ''meziyet'' olabilir.

Günübirlik hesap yapanların, siyasetin dar kalıpları dışına çıkamayanların böyle bir meziyeti kavrayabilmeleri mümkün değildir.

Zaten Tayyip Erdoğan''ı bu ülkede ''efsane'' yapan, alternatifsiz kılan da bu meziyettir. Çünkü, Türkiye''nin siyaset geleneğinde makam ve mevkileri aşarak, geleceğe dönük büyük hayaller kurabilen, “büyük Türkiye rüyaları” görebilen liderlerin sayısı parmakla sayılacak kadar azdır.

Şimdi Başbakan Erdoğan, Abdullah Gül''ü cumhurbaşkanlığına aday göstermekle hem bazılarının anlayamayacağı kadar büyük bir fedakarlık örneği göstermiş, hem de AK Parti adına müthiş bir rüzgarı başlatmıştır.

Çünkü, Başbakan Erdoğan dahil bu ülkede herkes biliyor ki, AK Parti''yi daha kuruluşunun birinci yılında Türkiye''nin en büyük partisi olarak tek başına iktidara taşıyan ve ''istikrar''ın sembolü haline getiren en önemli faktör “Tayyip Erdoğan efsanesi”dir.

Dolayısıyla, büyük bir siyasi mücadele içinde geçecek olan 4 Kasım seçimlerinde başarının tek adresi yine Erdoğan''dır. Şimdi, Abdullah Gül gibi partinin güçlü isimlerinden birisinin Çankaya''ya çıkmasıyla birlikte seçimlerde güçlü bir rüzgarın önü açılmış bulunuyor.

Açıkçası Tayyip Erdoğan, ''büyük lider'' refleksi göstererek hem Çankaya çıtasını yüksek tutmuş, hem de partisinin başında karizmatik bir lider olarak kalarak muhalefet partilerinin silahlarını elinden almıştır.

Muhtemelen bu yeni duruma en çok üzülen de CHP lideri Deniz Baykal olacaktır. Diğer muhalefet partileri için de aynı durum sözkonusudur. Eğer Tayyip Erdoğan Çankaya''ya çıksaydı, en çok bu işe muhalefet partileri sevinecekti. En azından, bir ''Tayyip Erdoğan efsanesi'' ile yarışmak durumunda olmayacaklardı.

17 yıl önce
Kendini aşabilmek, büyük liderlerin işi...
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi