|
Abdullah Gül için bir fıkra

Papa''ya yeni bir makam otomobili almışlar. Bakmış, çok beğenmiş.

Gençliğinden beri arabalara merakı varmış Papa''nın. Şoförüne ''Sen bir kahve iç, ben bir tur atıp geleyim'' demiş.

Araba güzel. Bastıkça basıyor.

Otoyola çıkmış, hız sınırını geçmiş.

Bir polis, telsizden merkezi aramış ve aşırı hızlı giden bir otomobil olduğunu bildirmiş.

Durdurmasını söylemişler.

Yapamam demiş polis.

Niye?

Yanımdan yıldırım gibi geçen çok lüks arabanın direksiyonunda Papa vardı. Makam koltuğunda kim olabilir, bilmiyorum... Durdurup ceza kesmeye cesaret edemedim.

Polis haklı.

Kim durdurabilir? Hele ki ceza kesmek...

*

Bu fıkrayı Abdullah Gül için hatırlattım.

Partiye geri döneceğim demek kolay...

Dışişleri Bakanlığı, Başbakanlık ve nihayet Cumhurbaşkanlığı yapıp görev süresini tamamlamış birine, kim ne görev verebilir?

İSTİHBARATÇI: YALANCI

Bild gazetesine konuşan Alman istihbaratçı yekten söyledi:

''Türkiye''yi dinlememek için deli olmamız gerekir.''

Bu kadar dürüstlük fazla.

Hiç kimse bu kadar net konuşmaz.

Hem bir Alman, hem de istihbaratçı ise, asla...

O halde, söylediklerini tekrar kontrol etmek icap eder.

*

Ne demişti Alman istihbaratçı?

Suriye sınırındaki Alman cihatçılarla ilgili Türkiye''den bilgi istemişler; ancak Türkiye yok öyle üç köfte beş kuruşa demiş.

''Biz sizden Almanya''daki TC vatandaşı teröristlerle ilgili bilgi istiyoruz, vermiyorsunuz. Önce siz o bilgiyi verin, biz de Alman cihatçılar hakkında gerekeni yaparız.''

Adeta mecbur kalmışlar dinlemeye.

Minnet etmektense, kendin pişir kendin ye usulü, dinlemelerini yapmışlar.

İstihbaratçı sözü elbette doğru değildir.

Arada bir tane doğru cümle varsa, yüz tane de yalan bulunuyordur.

*

İşte çok geçmeden anlaşıldı.

Görüldü ki Alman cihatçılar açıklaması tamamen hikâye imiş.

İşte bir Yeni Şafak haberi:

''Alman istihbaratının Türkiye''yi dinleme skandalının arkasından çözüm süreci çıktı.

Almanya, Türkiye''ye yönelik gizli dinlemeleriyle çözüm sürecini hedef aldı. Paris cinayetleri, PKK, Kuzey Irak gibi çözüm sürecinin kırılma noktalarında ''parmak izi'' bırakan Almanya, Ortadoğu''da değişen yeni petrol denkleminde Türkiye''yi kıskacına almaya çalıştı. Paralel yapının dinlemeler için emniyet içinde kullandığı yazılım da Alman menşeli.''

NASIL DA KARIŞIYOR HER ŞEY BİRBİRİNE

Karışmaması için önce kavramlarda anlaşmak şart.

Aynı yerden bakmak mümkün olmasa bile, hiç değilse kavramlardan ne anladığımızı karşılıklı teyit etmekte fayda var.

Bir söz söylendiğinde aynı şeyleri mi anlıyoruz?

Mesela ''Paralel'' deyince; mesela ''Teğet geçmek'' deyince, mesela ''Kırk eder'' deyince?

Bir de hepsini aynı cümlede kullanınca...

''Paralele teğet geçenler 40 bile etmedi'' desek, ben ne kast ederim, siz ne anlarsınız?

10 yıl önce
Abdullah Gül için bir fıkra
Bir akademik tezin serüveni
Dünya sisteminin “ana muhalefeti” olarak İslam dünyası
Seçim için kitaplar
"Sahiplenme güdüsü
Pilâvdan dönenin kaşığı kırılsın