|
Beş çay gönder
Dedikodu yapmıyor. O öyle dedi, bu böyle dedi ile işi yok. Kendi fikrini, inandıklarını, hiç kimseden çekinmeden
'dümdük'
söylüyor.


İçeride aslan, dışarıda tavşan gibi davranmıyor.



Her yerde aynı.



Burada söylediğini, Birleşmiş Milletler Genel Kurul toplantısında da aynı cümlelerle tekrar ediyor.



Uçuşa yasak bölge, güvenli bölge tezlerini yıllardan beri tekrarladığına cümle âlem şahit.



Bu tezlerin bir adım sonrası da sır değil.



“Güvenli ülke”

.



***



Suriye'de yüz binlerce insan ölürken, milyonlarca insan evini barkını terk etmek zorunda kalırken, bizim onlara seyirci kalmamızı, sırt çevirmemizi bekleyenlere inat, kapılarımızı sonuna kadar açtığımızı belirtiyor.



Sebep diye sorulmasını beklemeden açıklamasını getiriyor:



“Çünkü biz insanız.”


***



Sözün tamamı aptala söylenir.



Bu cümlenin ne anlama geldiğini, oradakilerin hepsi, gayet iyi anlayacak durumda.



Çünkü biz insanız demenin karşı taraftan bakınca görülen yüzü, o yüzsüzleri utandıracak netlikte.



“Siz insanca davranmadınız”

demek için ancak bu kadar nazik olunabilir.



Yine de utandıkları görülmedi.



Yüzlerinin kızarmasından geçtik, hafif bir pembelik bile yok.



***



İnsanî bakış açısından öte, bizim bir de komşuluğumuz var.



Din kardeşliği, kan kardeşliği söz konusu.



Bin kilometreye yaklaşan bir sınır varken, hayatını kurtarabilmek için oradan kaçanlar kapımıza dayanmışken, başka türlü davranmak bize yakışır mı?



Sınırdaş olmasak bile, Suriye'ye Norveç kadar uzakta bulunsak bile biz yine aynı yaklaşımı göstermek zorunda olduğumuzu biliriz.



***


Dünya artık öğrendi.



Türkiye'de bir lider var ve nerede bir mazlum bulunuyorsa, onun haklarını savunacak biri o.



Sözleri, aracısız anlaşılıyor.



Çünkü vicdanlara sesleniyor.



Söyledikleri, aynı anda vicdanlarda karşılık buluyor.



“Erdoğan'ı bize verin, bizim başımızdaki sizin olsun”

diyenlerin ciddiyeti, hiç kimse tarafından sorgulanamayacak kadar açık.



***



Gözü ekrana ilişen, kulağı duyan kim varsa, artık çok iyi biliyor ki, Cumhurbaşkanı

Recep Tayyip Erdoğan “Dünya beşten büyüktür”

diyorsa, büyüktür.



Aksini iddia edecek biri olsaydı, çıkar savunurdu.



Genel Kurul salonunda sessizce oturmazdı.



Kimseden çıt çıkmadı.



Öylece baktılar.



Başını öne eğenleri de gördük.



Güvenlik konseyindeki üye sisteminin hemen değişmesini bekleyemeyiz.



En azından gerçek, gür bir sesle ifade edildi.



Bugün değilse yarın, o söz etkisini gösterecektir.



***



Dünyanın herhangi bir yerinde iki kişi vedalaşırken biri elini kaldırdığında, o görüntü ile Erdoğan'ın el işareti zihinlerde bütünleşecek bundan sonra.



Tren istasyonunda, hava meydanlarında, limanlarda…



Kim beş kardeşi sallasa,

Erdoğan

'ın sözü hatırlanacak.



Birisi beş tane çay istemek için, elini havaya kaldırıp işaret yaptığında, yine öyle olacak.



***



Artık, masa başında yahut taburelerde oturan üç kişi de olsak, dört kişi de olsak, beş çay isteyeceğiz.



Reis hatırına.



Hem belki çay soğumadan gelen olur.




#Güvenli ülke
#Suriye
#Tayyip Erdoğan
8 yıl önce
Beş çay gönder
Anayasa nasıl yapılacak?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?