|
Cahit Çollak

Dergâh'ta buluştuk, birkaç gün önce. Mustafa Kutlu ziyareti. Cihan Aktaş, Halime Kökçe, Hale Kaplan Öz, Ali Ayçil, Mukadder Gemici… Nasıl da özlemişiz.



Eskileri anmadan olmuyor.



'Gümüş sakal' Nusret Özcan ve Cambaz'dan bahsederken, Mustafa Ağabey, “Aradan epey zaman geçmeden, gidenin arkasından yazamadığını” söyledi.



Sonra kar, sonra grip, sonra Bursa'dan bir haber geldi. “Cahit Çollak'ı kaybettik” dediler.



Allah rahmet eylesin, nasıl güzel bir insandı; üzerimizde hakkı vardır.



En son Mustafa Kara takılmıştı galiba, toplantılarda uyuklamasıyla ilgili.



Kendi de bu konuda espri yapmaktan geri durmazdı.



Nurettin Topçu ziyaretinde arkadaşları onu dinlerken, bir kenarda uyukladığını söylemişti.



Gençlerden biri onu ikaz etmeye çalışırken, Nurettin Topçu “Bırakın uyusun” demiş, “Cahit uyurken de bizi dinliyordur.” Aslında gözlerini dinlendiriyordu.



*


Cahit Ağabey, o ulu şehrin sembollerinden biriydi. İbrahim Tenekeci çok güzel anlatmıştı onu.



“Kendisini görmeye gitmek, kendimize gelmek gibidir. Onunla ilk kez tanışanlar bile yabancılık çekmez. Çünkü karşınızda, hakikate haksızlık yapmayan bir insan vardır. Bulan sevinsin diye dünyaya gönderilmiş. Bir dağ köyünün içinden geçerken duyduğunuz serinlik, ferahlık. Kalplerden daha derin bir şey.”



*


Sırlıydı, sırdaştı Cahit Çollak.



Şimdi Uludağ yansın yalnızlığına, tek kalmışlığına.



Ulu Cami yanındaki Emir Han, bize göre “Cahit Ağabeyin yeri” idi.



Sohbetini, güler yüzünü, çaylarını bırakıp ayrılmak zordu yanından.



Hal ehli başka nasıl olur?


*


Mehmet Aycı onu kelimelerle resmeder.



“Yazıklanması ve yakınması yoktur, yakınan ve yazıklananlarla da halleşir.



Beş vakit alnı teslim olmanın zirvesiyle, kulakları çağrıyla, gözleri gözlerin göremediği bir pencereden kalbinin gözleriyle halleşir.



Bursa'da Emirhanı'nda kitap basar, kitap satar sanırsınız. O bu güzel dünya meşgalesinde ortaya çıkan yeni hallerle halleşir.



Kutlu'nun Dava Delisi Kerim'i diyenler yanılırlar; insanlığın dava delisi Kerim'idir; davası da ve deliliği de yolda olma ve halleşme üzerinedir.



Yüzü her meşrepten dervişlerin hayret makamının eşiğindeki yüzlerinin bileşkesinden bir yüzdür…”



*


Kitaplarla ve dostlarıyla haşır neşir, “Allah beni kitaptan başka bir şeye muhtaç etmesin” diyen bir adam.



Erzurum'da başlayan, İstanbul'da mola veren, Bursa'ya demir atan ve şehrin kimliğiyle kendi kimliğini bütünleştiren biri.



İlk bakışta Erzurumlu olduğu anlaşılır, yaklaşınca İstanbul'un kokusu duyulur. Ardından, halis Bursa ipeğini görürsünüz onda.



Yani bizim.



Yani bütün şehirlerimizin, bütün medeniyetimizin izlerini.



Cahit Ağabey'in “Haklı olmayı değil, huzurlu olmayı tefekkür edelim. Zira hayatın tekrarı yok” sözünü kaç kişi anlayabilir?



*


Bir dostu şöyle yazmış: “Cahit Çollak, Bursa'nın klasiklerindendi; Beş Şehir'den bir sayfa...”



Belki de Beş Şehir'in en zarif özeti.



Bir diğer sevenine kulak verelim:



“vechin ide rabbim ak



gitti ukbâya çollak”



(Erzurum 1951- Bursa 8 Ocak 2017)



«



Öyle zarif birini zor buluruz.



O kadar zarifti ki…



Şimdi geride kalan dünyaya bakınca, çok fazla kaba olduğunu fark edecek ve onu çok özleyeceğiz.



Cahit Ağabey, eminim öte yakaya da zarafetle gitmiştir.



Şöyle söylemiş olabilir:



“Efendim, ben geldim.


Özür dilerim. Dünyadaki vazifem bitti galiba.”




#Mustafa Kutlu
#Dergâh
#Cahit Çollak
#Nusret Özcan
#Mustafa Cambaz
7 yıl önce
Cahit Çollak
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi