|
Çözüm dediğin, mantıklı ve insaflı olmalı iki gözüm

Öyle bir zamandı ki, ülke sağ-sol olarak ikiye bölünmüştü.

Şehirlerde bazı mahalleler kurtarılmış bölge sayılıyor, giren çıkan kontrol ediliyordu.

Kahvehaneler taranıyor, arabalar havaya uçuruluyor, gençler birbirini öldürüyordu.


Sabah evden çıkan birinin akşam eve dönememe ihtimali yüksekti.

Sağ salim evine gelebilenler, “Bugün de ölmedim anne” diye müjde veriyordu.

“Kapalıydı kapılar, perdeler örtük

Silah sesleri uzakta boğuk boğuk

Bir yüzüm ayrılığa, bir yüzüm hayata dönük

Bugün de ölmedim anne…”

Genç bir şairin (Ahmet Erhan) şiirini, bir başka genç (Ahmet Kaya) besteleyip söylüyor, her iki kesimden de gençler, hayranlıkla kulak veriyorlardı.

*

Memleketin yükü gençlerin omuzlarındaydı.

Henüz 80 darbesi olmamış, ülke 12 Eylül’ü yaşamamıştı.

O darbeye giden yolun taşları döşenmekteydi.

Her gün 15-20 genç toprağa veriliyordu.

Bazı şehirlerde büyük çaplı iç savaş provası yapılıyordu.

Böyle böyle darbe için gerekli şartlar olgunlaşıyordu.

Polis ikiye bölünmüştü.

Memurlar ikiye bölünmüştü.

İşçiler ikiye bölünmüştü.

Askeriye kaynıyordu.

Kısık ateş değil, yüksek, harlı ateş içindeydi ülke.

O hengâme içinde herkesin derdi, memleket nasıl kurtulur sorusuna cevap aramak ve bulmaktı.

*

Bir komşumuz vardı.

Emekli olduktan sonra bakkal dükkânı açmıştı.

O da kafa yoruyordu gelecek günlerin güzel olabilmesi için.

Bir gün bulduğu çözüm yolunu beyan etti.

Bu böyle gitmez arkadaş dedi.

Radikal bir hareket gerekiyor.

Kökten çözüm şart.

Bir kanun çıkartacaksın, kırk yaştan yukarı kim varsa hepsini ortadan kaldıracaksın.

Ortalığı karıştıran hep onlar.

Memleketi gençlere bırakmak lazım.

Mustafa Kemal öyle yapmadı mı?

Ülkeyi gençlere emanet etmedi mi?

Biz ona uymak zorundayız.

*

Atatürk hayranıydı Hüseyin Amca.

Koyu CHP’liydi.

Öyle bir kanun çıkarsa, kendi hayatı da sona erecekti.

Ama olsun diyordu.

Zaten bir gün gideceğiz.

Kangren olan kolu kesmek gerekir.

*

Ülkesindeki sıkıntıları yok etmek için, yeryüzünde hiçbir yönetim, bu şekilde toplu kıyımı çözüm olarak düşünmemişti bugüne kadar.

Hüseyin Amca o kadar sert bir formül bulmuştu ki, düşman olsa o kadarını düşünemezdi.

Demek, çaresizlik bazen saçma sapan yollara götürebiliyor insanı.

*

İyi de Hüseyin Amca, dedim; kanun çıkaracak olanların hepsi kırk yaşın üzerinde.

Meclis’te kırkın altında kaç kişi var?

Sahi yahu dedi.

Kim çıkartacak o kanunu?

Tüh be… Düşündüm, düşündüm, aylarca kafa patlattım.

Sonunda bulduğum çözüm de fos çıktı.

Canı sıkıldı; of dedi, puf dedi…

Sonra dev çınarın altındaki kahveden iki çay daha söyledik.

#Ahmet Erhan
#Ahmet Kaya
#12 Eylül
#Mustafa Kemal
#CHP
7 yıl önce
Çözüm dediğin, mantıklı ve insaflı olmalı iki gözüm
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler