|
Fazla ceset torbanız var mı, bizde kalmamış da

Henüz okula gitmeyen çocuğu, babası elinden tutup işyerine götürmüştü.

Aynı şekilde gelmiş bir çocuk daha vardı orada.

Birkaç yaş büyüktü.

Üçüncü sınıfa giden diğer çocuk, masanın üstünde duran gazeteyi alıp, bulmacasını açmıştı.

“Bizimki bulmacaya meraklı” demişti zira babası.

Asıl meraklı olan kendisiydi ve oğlunun marifetini göstermesini istiyordu.

Çocuk da elindeki kurşun kalemin tepesini ısırırken, bulmacadaki soruları tek tek okuyor, bilmediklerini atlıyor, bildiklerini yazıyordu.

*

“Telefonda söylenen söz” diye bir soruyu okudu, yanındaki ufak çocuğun bilmesini bekledi.

Diğeri cevap veremedi.

“Telefonda her şey söylenebilir” diye düşündü.

Öteki “Üç harfli” diye açıklama getirdiyse de bu yardım onun pek işine yaramamıştı.

“Gel denebilir, git denebilir, bak denebilir… Sus da olabilir.”

“Hayır, bilemedin” dedi diğeri ve beylenerek yazdı: “Alo”.

“Vay canına” dedi içinden ufaklık, “Nasıl da bildi. Telefonda ne deneceğini bile biliyor. Okulda öğrendi herhalde. Ben de gidince birçok şey öğreneceğim demek.”

*

Aradan yıllar geçti ve cep telefonları çıktı.

Eskiden öyle bir şey söylenseydi, “insanlar sokakta yürürken cebinde telefon olacak, birbirleriyle konuşabilecekler” denseydi, (ki deniyordu da) birçok kişi “Olur mu canım öyle şey? Kabloları birbirine dolaşır” diye cevap verirlerdi (ki veriyorlardı da).

İşte o dönemde, cep telefonları yaygınlaşınca, “Alo” sözü o kadar kullanılmıyordu.

Artık milletin birbirine telefonda ilk sorduğu şey, “Nerdesin?” oldu.

‘Alo’dan bile fazla yahut onunla birlikte.

*

İşbu tespitin yapıldığı vakitlerde, biri de çıkıp “Gün gelecek, insanlar telefonda birbirine ‘Nerdesin?” diye sormayı unutacak deseydi, ne olurdu?

Hiç de kolay olmayacağını düşünürdü muhakkak o tespiti yapanlar.

İşte şimdi geldik o günlere.

Artık kimse telefonda birbirine nerde olduğunu sormuyor.

Çünkü herkes biliyor ki kimi arasa evinde.

Şu salgın, alışkanlıkları bile değiştirdi.

Daha neleri değiştirecek ve ileride ne gibi farklı gelişmelerle karşılaşacağız, Allah (C.C.) bilir.

*

Amerika şöyle büyük, Amerika böyle güçlü… diye okunan teranelerin, artık o kadar rahat okunamadığı, kiminin böyle düşünmekten vazgeçtiği, vazgeçmekte zorlananların da sesini o kadar özgüvenle çıkaramadığı günlerdeyiz.

O süper güç, şimdi bizden yardım talep ediyor.

*

Bakalım neler varmış.

Dışişleri Bakanlığı aracılığı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Ticaret Bakanlıklarına ulaşan ABD’nin listesinde şu ürünler yer alıyor:

“Yatak, N95 maske, eldiven, gözlük, ventilatör, mobil röntgen sistemi, antibiyotik, morfin, antiviral aşılar…

Alkol bazlı el ovma dezenfektanı, cerrahi sabun, klorid, ceset torbası…

Dezenfektan, ev izolasyonu için kitler, medikal tüpler, ölçülü solunum cihazı…

Oksijen yüz maskesi, tıbbi gaz, burun kanülü, laringoskop seti, galoş…

Tıbbi önlük ve örtü, cerrahi maske…

Anestezi makinesi, numune taşıma çantaları ve taşınabilir nabız ölçme makinesi.”

*

Bir bakıma, çocuğu komşuya gönderip, “Bizde limon kalmamış, sizde varsa bir tane verir misiniz?” diye istetmek gibi, ceset torbası vesaire istiyor ABD bizden.

Avrupa’yı ABD’yi pek gelişmiş, pek medenî bulan ve kendi ülkemizi küçük görenlerin kulakları zonklasın.

Canavarın tek dişi de sökülür bir gün.

Mehmet Âkif üstadı da bir kere daha rahmetle anarız o zaman.

#Avrupa
#ABD
#Mehmet Akif Ersoy
4 yıl önce
Fazla ceset torbanız var mı, bizde kalmamış da
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti