|
Gitmek mi zor, kalmak mı?

Ersin Nazif Gürdoğan, tanıyanlar bilir, sohbet ehli biridir. Kızının üniversitede başörtüsü problemi çıkınca, soluğu Amerika''da aldılar. Orada iyi bir okula kaydını yaptırmak, ev tutmak vs. için hep beraber gidip bir ay kaldılar. Dönüşte görüştük, öyle güzel anlattı ki "Abi" dedim, "biraz daha anlatırsan, hemen kalkıp California''ya gideceğim."

Benimki de laf işte! Sanki Cağaloğlu''na gitmekten bahsediyorum. Laf tarafını bırakıp, bu konu üzerinde düşünmek lazım aslında.

Başörtüsü veya bir başka problem yüzünden burada okuma imkanı bulamayanlardan kaçı Amerika''ya gidebilir?.. Ve bir başka soru, gitmeli midir?

Gitmek, bir açıdan kolaya kaçmak gibi görünse de bir başka bakışla zora talip olmak anlamına da geliyor.

Ayrıca anladığım kadarıyla, Amerika''nın da Türklere ihtiyacı var. Zira orada İtalyanı, Çinlisi, Suudu, Hintlisi hepsi var, ama bizimkilerin sayısı epeyce az.

Nasıl gidileceğine gelince...

İşte "zor" deyişimin sebebi burada başlıyor. Kalan tarafı ise gittikten sonra, orada!

Sami Selçuk yoksa ajan mı?

Anılarda kalan bir tepki günümüze ışık tutabilir.

12 Eylül''ün ilk ayları. Anayasa Mahkemesi''nin kuruluş yıldönümü. Devlet Başkanı Orgeneral Kenan Evren''in de katıldığı törende hukukçular "1961 Anayasası anıt bir anayasadır" deyince, Evren müthiş kızıyor. 12 Eylül "anıt" denilen 1961 Anayasası''nı feshetmiş, yeni bir anayasa hazırlıyor. Evren aylarca Anayasa Mahkemesi''ne uğramıyor.

Yargıtay Başkanı Sami Selçuk''un Anayasa''ya dönük eleştirisi ilk değil. Baro Başkanları Faruk Erem, Önder Sav, Yekta Güngör Gözden''den Cumhurbaşkanı Demirel''e ve çok sayıda politikacıya kadar uzanan, ne söylediğini bilen geniş bir kitle 1982 Anayasası''nın anti demokratik olduğunu vurguluyor.

Çeşitli zamanlarda dönemin başbakanlarına raporlar veriliyor. Devletin değişik kurumları ve özel kesim temsilcileri Anayasa ve demokrasideki eksiklere dönük görüşlerini her fırsatta dile getiriyor.

Yani, anayasa ve demokrasi tartışmasmı yeni değil.

Sami Selçuk bu tartışmaya bir içerik getiriyor. Bireyi ön plana çıkartan, demokratik Cumhuriyet''i vurgulayan, hoşgörülü bir yaklaşım. Belki bazı ifadeleri biraz abartılı. Ama, kıyamet işte orada kopuyor.

Çünkü, konuşmayı dinciler de alkışlıyor. Dinci basın Selçuk''a sahip çıktı ya, o zaman Sami Bey mutlaka gizli dincilerden biri!.. Yok yok, aslında Sami Bey laik kesim arasına sızmış dinci ajanlardan biri!..

Kendisini istifaya davet eden mi ararsınız, Cumhuriyet''in temeline dinamit attığını ilan eden mi, hatta ve hatta aklından zoru olduğuna kanaat getiren mi, ne isterseniz var!..

Sovyetler yıkılmamış olsaydı, Moskova''dan para alan ve içerde faaliyet yürüten gizli bir komünist olarak, Sami Bey''in hakkında çoktan idam fermanı çıkartılırdı!..

Ne demokrasi ama!

Ne kadar seviyeli bir tartışma değil mi?..

Türkiye''de doğruları kim dile getirirse getirsin, eğer toplumun beklenmedik kesimi bunu destekliyorsa, diğer tarafın refleksi hazır: Urun ha!..

Çünkü, mantık açık. Sizin o destekleyen kesimle asgari müşterekleriniz çok düşük düzeyde ise, tavır belli. Açıklanan görüşlerin önemli bir bölümünü kabul etseniz bile, değil mi ki, ötekiler ondan yana, o zaman damgalardan damga beğen!..

Demokrasi diye diye, düşünce özgürlüğüne karşı çıkmak!.. Hoşgörü diye diye, kendisinden başka hiçbir düşünceye tahammül edememek!.. Çağdaşlık diye diye, her türlü bilimsel kuşkuyu reddetmek!.. Tartışma diye diye, kendisinden başka da doğrular olabileceğini geri çevirerek, diğerlerini sanık sandalyesine oturtmak!..

Önyargılı, katı bir ruh hali, analitik düşünceye uzak bir tutum, toplumu tepeden tırnağa kemiriyor. Ve biz burada demokrasi arıyoruz!.. Ne demokrasi ama!..

Açıklama kısmı

İşte şu üstte gördüğünüz yıldız molasına kadar okuduğunuz yazı, Yalçın Doğan''ın cumartesi günü (11.9.99) Milliyet''te yayınladığı yazıydı.

Bugün kendisini Şekerlik''te misafir ettik, başköşeye oturttuk; az sonra çay kahve de ikram edeceğiz.

Her satırına katıldığım bu yazıyı hem sizinle paylaşmak istedim, hem de bir yazının altına nasıl imza atıldığını hatırlatmak.

DEMLiK
Ey

Yaraşır mı hakka ihanet, ey insan?

Gafletine yok mu nihayet, ey insan?

Şeytanın döşeğinde yattığın yeter;

Kıyamet çatmadan kıyam et, ey insan!

Tiryaki

Uçak yere çakılırsa, mürettabat da "yolcu" olur.

Yalova''nın da adı değişebilir: Çadırova


25 yıl önce
Gitmek mi zor, kalmak mı?
Kara dinlilerle milletin savaşı
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…