|
Lânet olsun, aç bir şişe daha

Seçim ne güzel bir buluş. İşe yaramayanı eleyip, beğendiğini seçiyorsun.

Elek, her seçimde biraz daha büyüdüğü için, aşağı düşenler artıyor.

Gittikçe daha kritik bir hâle bürünüyor seçimler.

Seçim yaklaştıkça, siyasetçiler nezâket dairesine daha fazla yaklaşmasa, hiç tadı olmaz.

Böyle iyi.



Üstelik profesörle çobanın, işçiyle parti genel başkanlarının oyu aynı değere sahip.

Kefen ölçüsü gibi desek yanlış sayılmaz.

*

Kemal Bey bile, düşünün, sevgi pıtırcıkları sergiler oldu.

Sevgi tomurcukları açıyor, gülücükler saçmaya çalışıyor.

Yakışıp yakışmadığı ve inandırıcılık seviyesi kişiye göre değişir muhakkak.

Bana kalsa, cevabım net.

Açıkça söylemesem de anlaşılır.

Aynı düşüncede olanların sayısı da azınlık değildir.

Yine de Kemal Bey ısrarlı.

Oy artırmanın başka yolu yok.

*

O sebeple herkesi kucaklamaktan bahsediyor.

“Oy versin vermesin, herkesi kucaklayın” diye talimat verdi parti teşkilâtına.

Daha doğrusu örgütüne.

“Sarılın” diyor.

“Her karşınıza çıkana saygı ile yaklaşın.”

Esasen izin verenlere sarılmak gerektiğini belirtmek gerekir.

Çünkü herkes hoşlanmaz öyle bir temastan.

*

İstanbul Büyükşehir adayı Ekrem Bey ise Kemal Bey henüz öyle bir beyanda bulunmamışken sempatik gülücüklerle vatandaşların arasında dolaşmaya başladı.

Bazen istemediği sonuçlar alsa da vazgeçmiyor.

Bu istenmeyen görüntüleri kendi çekimlerinden veya vatandaşların kameralarından izleyebiliyoruz.

*

En son bir pazarcı, Şişli’deki çöplerden bahsetti.

Seçimi kazanırsa, orada biriken çöplerin toplanıp toplanmayacağını sordu.

Ekrem Bey’in cevabı elbette şaşırtıcı değildi.

“Sen beynini yorma onlarla. Ticaretine bak.”

Ne kadar da üstten bir bakış.

Yahu sen o vatandaşların oylarına talipsin.

Yok, öyle değil. Zira biliyor ki o pazarcının niyeti belli.

Alacağı cevap karşısında ikna olma ihtimali görünmüyor. O yüzden tavır sert.

İyi ama, mesele sadece karşısındaki pazarcı değil ki.

O görüntüyü izleyecek milyonları hesaba katmak gerekmez mi?

İşte orasını aklına getiremiyor Ekrem Bey. Kendi deyişiyle, beynini yormuyor.

Yorsa belki işine yarayacak. Oraya çalışmamış niyeyse.

*

Kemal Bey yıllar önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday olduğunda, genç bir muhabir, mikrofonu uzatıp İstanbul’da suyun metreküp fiyatını sormuştu.

Kemal Bey bilemedi.

Bakınız, burası önemli bir tecrübedir.

Aday olan kişilere bu tür sorular sorulabileceğini düşünmek ve ona göre hazırlanmak gerekir. Soran kişi Ahmet olmaz da Mehmet olur, Ali olur, Ayşe olur…

Aradan yıllar geçti.

Kemal Bey İstanbul’a başkan olamadı ama gitti bir kaset operasyonu neticesi partisine genel başkan oldu.

Biz de ona genel başkan olamazsın dememiştik zaten.

Her neyse. Gelelim bugüne. Hattâ, geldik bile. Şimdiki aday Ekrem Bey’e de soruldu aynı soru.

“İstanbul’da suyun fiyatı ne kadar?”

Görenler biliyordur da rastlamayanlar için belirtelim: Bilemedi.

El insaf be kardeşim. Aday olduğun şehirdeki suyun fiyatını öğrenmek bu kadar mı zor?

Doğal gaz fiyatını yahut elektrik fiyatını sormuyorlar ki, sadece su. Daha önce çıkmış bir soru.

Sonra da biz niye kazanamıyoruz, vatandaş bize niye oy vermiyor, lânet olsun, aç bir şişe daha…

#Seçim
#Kemal Bey
#İstanbul
#Şişli
5 yıl önce
Lânet olsun, aç bir şişe daha
Firavun’un Musa’dan korkusunun eceline fayda etmediği gibi
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti
Bir bu eksikti...