|
Sandık üstüne sandık, Necip Fazıl"ı andık

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Dairesi tarafından düzenlenen Necip Fazıl''ı anma toplantısındaydık salı akşamı. Şaban Abak''ın yönettiği toplantıya konuşmacı olarak Mehmet Niyazi, Erdem Beyazıt ve Yağmur Tunalı katılmıştı.

Üstad''ı anmak için iki saatlik süre yeterli değildi şüphesiz. O yüzden "politika ve poetika" üzerinde duruldu, hatıralar anlatıldı. Hepsi birbirinden önemli olan tespitler ve anekdotlar dinleyicileri hem bilgilendirdi, hem de neş''elendirdi.

"Necip Fazıl yaşasaydı bugün en fazla neden şikayetçi olurdu?" sorusuna Mehmet Niyazi çok güzel bir cevap verdi.

- Bir zamanlar Üstad Necip Fazıl, tek başına ortaya çıkmış ve haksızlıklara, çirkinliklere karşı mücadele bayrağı açmıştı. Daha sonra bir avuç insan olduk. Hatta zaman zaman Üstad "Bir dolmuşu dolduracak kadar var mıyız çocuklar?" diye sorardı. Öyle tahmin ediyorum ki, eğer bugün yaşasaydı, çok kalabalık olduğumuz halde, hiçbir şey yapamadığımızdan şikayetçi olurdu.

Şaban Abak''ın işaret ettiği noktadan hareketle, "Necip Fazıl''ın en büyük eseri Sezai Karakoç''tur" diyen Erdem Beyazıt, kapanışta Üstad''ın iki şiirini okudu davudi sesiyle.

Ankara''dan toplantı için gelen Yağmur Tunalı, çok önemli noktalara temas etti. (Toplantıyla ilgili haberi ayrıntılı bir şekilde kültür sayfasında okuyacaksınız sanıyorum. O yüzden bütün konuşmalardan bahsetmeyişimi mazur göreceğinizi düşünüyorum.)

Toplantı sonrası yönetim odasında oturup çay içtiğimiz sırada konuşulanlar da çok önemli ve keyifliydi. Keşke orada bir gizli kamera veya gizli kulak olsaydı da kayda geçseydi söylenenler diye geçirdim aklımdan. Burada "keşke"li ifadeyi, bilmeden boşuna da kullanmış olabilirim. Belki de o şekilde bir kayıt yapılmıştır, kim bilebilir!..

Su istasyonu ve suistimal

Adam su istasyonu açmış. Adapazarı taraflarında çıkan bir suyu tankerlerle İstanbul''a getirip satıyor. Gelen tanker sayısında zamanla bir azalma olduğu dikkat çekince, çevredekilerden birisi şikayette bulunuyor.

Ekipler gelip kontrol ettiklerinde ortaya çıkıyor ki, adam musluktan depoya doldurduğu suyu satmakta.

Arada bir gelen tankerlerinse nereden geldiği meçhul. Derhal kapatılıyor, ceza veriliyor vs.

Sık kullanılan "Suistimal" kelimesi, "su istasyonu" işleten adamın -ona adam demek pek yakışmıyorsa da- yaptıklarına çok uygun düşüyor değil mi?

Toplum sağlığıyla dalga geçercesine "cukka"yı doğrultma derdindeki o kişi, deniz suyunu bile satabilirdi, az daha beklenseydi.

Bugün 27 Mayıs.
Bugün 27 Mayıs.
Bugün 27 Mayıs.
Bugün 27 Mayıs.
Eskimiş çağlardan kalma kafa

Yaptığı işlere bakınca, takdir edilecek biri olduğunu düşünürüm Fatih Altaylı''nın. Radyoculuk, televizyon programcılığı, köşe yazarlığı... Bir koltuğa birkaç karpuz sığdırıyor. Uzaktan uzağa takdir ederim etmesine de, konuşma tarzından hoşlanmadığım için programlarını uzun zamandır takip etmiyorum. Geçen akşam neler oluyor diye baktığıma da pişman olup kapattım.

Önce şunu belirteyim ki Bülent Arınç, çok sabırlı bir adam.

Fatih Altaylı, karşısına Bakır Çağlar adında bir adamı çıkarmış, tartışıyorlar.

Bir 69 muhabbeti başladı ki sormayın.

Anayasa''nın 69. maddesi üzerinde tartışmanın dönüp durması ve aynı sözlerin sürekli tekrar edilmesi, baygınlık getirecek seviyedeydi.

Cilalı İmaj Çağını yaşadığımız şu dönemde Bakır Çağlar, çok "eskimiş" kalıyordu, onu belirtmeden geçemeyeceğim.

RP kapatıldı. Kusurlu görülenlere ceza verildi. Diğerleri için herhangi bir ceza yahut kısıtlama söz konusu değil. Ne yapacak o milletvekilleri? Kendilerine uygun bir partiye geçecekler. Onlar da öyle yapmış, FP''ye geçmişler. Bay Çağlar bunu kabul edemiyor. Dönüyor dolaşıyor, olmaz diyor. Ama ortada geçerli bir açıklama yok. Hür iradeleriyle istedikleri partiyi seçme hakkı yok mu bunların? Var. O halde ne bekliyordunuz, CHP''ye geçmelerini mi, yoksa buharlaşıp yok olmalarını mı?

Kim özgür?

Mahmut Balcı''nın Birey''den çıkan "Özgürlük Paylaşmaktır" adlı kitabında "Özgürlük" başlığından sonra şu ifadeler yer alıyor:

"Özgürlük, özgürlük için mevzilenmektir... Temel insan haklarına sahip çıkmaktır... Özgürlük paylaşmaktır, uzlaşmaktır, katlanmaktır, direnmektir... Özgürlük adalet için sabretmektir... Hakikati anlatmaktır... Özgürlük çılgınlık değildir, akılcı olmaktır... Özgürlük sorumluluktur... Bedel ister, samimiyet ister... Özgürlük sivil olmaktır, onurlu yaşamaktır... Özgürlük kimlik sahibi olmaktır... Özgürlük lafla olmaz, zorla olmaz... Özgürlük her zaman, her yerde, herkese lazımdır... Doğuştan verilen bir haktır... Satılmaz, devredilemez... Özgürlük hakkını aramaktır... Kiraya verilemez... Evrenseldir... Başkaldırmayı bilmektir... Özgürlük erdem adına her şeye katlanmaktır..." Anlaşıldı dostum, özgür değiliz hiç birimiz!..

25 yıl önce
Sandık üstüne sandık, Necip Fazıl"ı andık
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti
Bir bu eksikti...
IBAN veren esnafın katli vacip mi?