|
Ülke yönetimi deyince, aklına tek gelen yasaklamak

Elimizde bir maden var, kıymetini bilmiyoruz. Ne cevherler çıkıyor, tam anlamıyla farkında değiliz.



Anayasa değişikliğine evet dersek, muhtarlıklar kapatılabilecek…



Lokantalar bile tehlikede. .



Bir kişinin kararıyla olacak bütün bunlar.



Öyle söylüyor.



Bir masa etrafında yakın arkadaş grubuyla otururken, şaka olsun diye söylense gülünmeyecek sözleri, adam elinde mikrofon meydanlarda halkın karşısında, televizyon programlarında söylüyor.



*


Adamın kafasındaki yönetmekle ilgili kısımlar, hep yasaklamakla, hep kapatmakla dolu.



Yönetim deyince aklına başka bir şey gelmiyor.



Muhtarlıklarla lokantaların kapatılması yeter mi?



Kuyumcular, manavlar, bakkallar, marketler, hepsi kapanmalı.



Pazar kurulmasını da geçin artık.



Çarşı diye bir şeyi unutun.



Havaalanları da açık durmasın.



Garlar, barlar hepsi kapansın.



Benzin istasyonları, kasaplar durur mu?



Kapat gitsin.



*


Dünyanın en büyük hava limanını yapmaya çalışan ve bu yüzden darbelere maruz kalan kişinin, havaalanlarını kapatmasını beklemek mantıklı mı?



Her fırsatta muhtarları Cumhurbaşkanlığı külliyesinde toplayan birine “muhtarlıkları kapatacak” diye saçma ötesi bir suçlama yapılabiliyorsa, neden olmasın?



Akla gelen ne varsa mümkün.



*


Bu zamanda CHP'li olmak ne kadar ağır bir şeydir, bir düşünün.



Başınızda genel başkan diye bulunan biri var ve her konuşması ibreti âlem.



İnsan oflamaktan, puflamaktan ne hale gelir!



Her bir sözü çerçevelik.



İşte bu yüzden Avrupa harekete geçti.



Baktılar ki doğru dürüst muhalefet yapmayı beceremiyor, konuştukça puan kaybediyor.



İster istemez devreye girdiler.



MFÖ'nün dediği gibi, mecburen, mecburiyetten.



Almanyası, Hollandası, Belçikası, İsviçresi ve daha bilmem ne belası…



Atını itini nallayıp üstümüze çullanmaya başladılar.



Saçma sapan yasaklarla karşımıza çıktılar.



Kendi değerlerine bile aykırı davranmayı, eleştirilmeyi göze alarak…



*


Bu ülkede görevini ciddiyetle yapan bir muhalefet bulunsaydı…



Başında kafası çalışan, ne dediğini bilen, sözüne güvenilen, konuştuğu zaman dinlenilen bir lider olsaydı…



Avrupa, tribünde maç seyrederken, oyunculara ve hakeme sinirlenerek, birden bire sahaya atlayan ateşli taraftar gibi dalışa geçer miydi?



Oturur, sakin sakin oyunu seyrederdi.



Maçın gidişatına göre de pozisyon alırdı.


#Avrupa
#Hollanda
#CHP
7 yıl önce
default-profile-img
Ülke yönetimi deyince, aklına tek gelen yasaklamak
‘Beşikten mezara kadar ilim’
Sarhoştum, hatırlamıyorum
Suçlu kim?
Vergi artışı yerine yapılacaklar
Gazze’deki soykırıma ‘istisnaî’ kılıflar..