|
Yol ayrımı

Yolların kralı yoktur, yolların kuralı vardır... Başbakan Yıldırım'ın her fırsatta tekrarladığı bu söz, artık atasözlerimiz arasında yer almalı.



Ve herkes ona göre davranmalı.



Aksi halde bazıları kendini yolların kralı görmeye devam eder.



Kim onlar?



Siz arabanızla kurallara uygun ilerlerken, her saniye şerit değiştirerek (makas atarak), aşırı hız yaparak trafiği alt üst edenler.



Hem kendi, hem başkalarının hayatı için tehlike oluşturanlar.



Durulmayacak yerde duran, gidilmeyecek yerde gidenler.



Kendilerini kuralların dışında görenler.



*


Direksiyona geçtiniz, A noktasından B noktasına giderken, tek yönlü yol ileride çatallaştı.



B'den A'ya giderken de aynı durumla karşılaşmanız mümkün tabii; harflere takılmak lüzumsuz.



Eğer sağdan mı soldan mı gideceğinizi kesin bilmiyorsanız, tereddüt yaşayabilirsiniz.



Çatallaşan yollar tehlikeli olabilir.



Gideceğiniz yerin adını tabelalarda göremeseniz bile, yaklaşırken bir an önce karar vermelisiniz.



Zaten iki ihtimal var: Ya sağdan, ya soldan.



Şansınız yüzde elli; ikisinden birini seçmek zorundasınız.



Yanlış olan tarafa dönseniz bile, ileride manevra yapma fırsatı bulursunuz.



Oradan mı, buradan mı derken, ikisini de seçemeyip orta tarafa bindirirseniz, en kötüsünü yapmış olursunuz.



*


Mantığım şuradan gitmemi söylüyor ama ben ötekine sapacağım diyenleri gördük böyle çatallaşan yollarla karşılaştığında.



Bütün yolları avucunun içi gibi bilenler ve hiç şaşırmayanlar da var, her kavşakta yanılan ve her seferinde yanlış yöne sapanlar da.



Olsun.



Dedik ya, en kötüsü karar veremeyip ortaya bindirmek.



*


Hayatın başka alanları da trafiğe benzer.



Sürekli bir seçim yapmak zorundayız.



Kıyafet, okul, iş, akla ne gelirse her aşamada seçim çıkar karşımıza.



Bazen de referandum.



Bugün olduğu gibi.



*


Önümüze yine sandık gelecek ve iki seçenekli pusulada yer alan Evet ile Hayır'dan birinin üstüne mührü basacağız.



Ülkemiz için, kendimiz için, geleceğimiz için.



Sonra oylar sayılacak, hangisi fazla ise ona göre yürüyeceğiz.



O güne kadar bir yanda evetçiler, bir yanda hayırcılar meydanları şenlendirecek.



Kemal Beyimizin kan dökülür tehditlerinin gerçekleşmemesini dileriz fakat elektriğin gittikçe yükseleceği kesin.



Hakaretler, küfürler başladı bile.



*


Hayırcılar arasında kimlerin olduğuna bakarak konuşanların sözleri, o gruptakileri rahatsız ediyor.



Herkesin hayır deme gerekçesi farklıymış.



Doğrudur, herkes aynı sebebe sığınmaz.



Peki, sandıktan çıkan pusulalara bakarak kimin hangi gerekçeyle hayır verdiğini anlayabilir miyiz?



Bu CHP'linin verdiği hayır.



Bu Fetöcünün.



Bu PKK'lının.



Bu DHKP'linin.



Bu endişeli İslamcılardan birinin.



Bu aklı orada, oyu burada olanlardan birinin.



Bu ise baştan beri kararsız davranıp, son anda karar veren birinin…



Var mı böyle bir şansımız, imkânımız, yeteneğimiz?



Yok.



Hatice'ye değil, neticeye bakacağız ve hepsi bir, hepsi eşit sayılacak.



Kimin ne düşünceyle mührü vurduğunu bilemeyeceğiz.



Fark yoksa, olmayacaksa, bir arada bulunanların sayılması, orada ismi geçenleri niye rahatsız ediyor?



Bir arada anılmaktan memnun değilseniz, çıkın oradan, bu tarafa geçin deme hakkımızı bile kullanmıyoruz.



Neme lâzım, kan dökülür falan…


#PKK
#HDP
#DHKPC
7 yıl önce
Yol ayrımı
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’