|
Derin devletin tabii yorumları

Cuma gecesi İskele Sancak''ta yayınlanan "şeriatçıyla istihbaratçının" sohbetinden geriye, Doğu Perinçek''in "bilimsel sosyalist yurtsever" nutuklarından ve Eyüp Aşık''la Mesut Yılmaz''ın kendilerini aklayan tutumlarından başka ne kaldı acaba? Amerika''da mukim eski istihbaratçı Mehmet Eymür''ün yoruma açık, mesnedi açıklanamayan, ancak yine de ciddi sayılabilecek suçlamaları, çoğumuz için fazla ilginç değildi.

Dahası Mehmet Eymür''ün iddiaları oldukça cılız bir şekilde sunulmuş olduğundan, suçlamaların muhatapları üç beş demagoji ile akça pakça temizlenme imkanı buldular kamuoyunun gözünde. Bugüne kadar isimleri şaibeli işlere karışmış olanlar, sanki bu yakıştırmaların kaynağının Mehmet Eymür olduğu intibaını vererek, Eymür''ün isnatsız suçlamalarının üstesinden gelmiş oldular böylece. Cuma akşamki program, en çok cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi hemen hemen tüm parti liderlerinin vurguladığı şaibelerden kurtulmak isteyen Mesut Yılmaz''ın işine yaramışa benziyor.

Program, bu açıdan bekleneni vermekten uzaktı. Yine de Cuma gecesi televizyonu kapatıp yataklarımıza uzandığımızda içimize garip bir tedirginlik kaplamıştı. Bu tedirginliğin kaynağı ne Eymür''ün iddiaları, ne de suçlananların tepkileriydi. Ahmet Hakan''ın Eymür''le röportajı boyunca eski istihbaratçının gerek terörle mücadele konusunda söyledikleri, gerekse Susurluk''la alakalı iddialarını telaffuz ederken takındığı tavırdı hepimizi huzursuz eden.

Sözgelimi, Eymür''ün Yeşil, Çakıcı ve Çatlı gibileri kullandığını alenen itiraf etmesi ve bunu oldukça tabii olarak algılaması, yeterince uykunuzu kaçırmamışsa bile, Eymür''ün, Yeşil''den bir operasyon sonrasında haber alınamaması bahanesiyle "Türkiye gibi bir ülkede tabii" olarak öldüğüne hükmetmesi hepinizin rüyalarına girmiştir eminim.

Hemen bütün ülkelerde milli istihbarat birimlerinin, kendilerine yasaların tanıdığı gibi gözüken sınırların ötesine geçtiği, uyguladıkları operasyonların finansmanını genel bütçeden ziyade rutin dışı metotlarla sağladığı ve milli güvenlik adına bazı kişilerin hayatından feragat ettiğini hep duyagelmişizdir. Örneğin, bundan birkaç sene önce CIA''nin başta ABD''deki uyuşturucu trafiğinin bir kısmını denetleyerek belli bir kazanç sağladığı ve bu suretle uyuşturucuyla mücadele ettiği, bazı ülkelerdeki operasyonlarına kaynak sağladığı ve hatta istemediği rejimlerin aleyhine faaliyet gösteren gerillalara bu sayede silah temin ettikleri ortaya çıkmıştı. Benzer bir yapılanmanın Türkiye''de yaşanmıyor olmadığına inanmamak imkansız.

Ancak burada acı olan, Türkiye''de istihbarat faaliyetlerinin ağırlıklı olarak Türkiye aleyhine faaliyet gösteren ülkelerden ziyade, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına yöneltilmiş olması. Terörle, bölücülükle ve irtica ile mücadele adı altında yasadışı faaliyetlerde bulunanlarla bağlantıya geçiliyor, bu tip yapılanmalar kullanılıyor, bunun karşılığında güçlenmelerine ve siyaseti manipüle etmelerine müsaade ediliyor, bu arada sokak ortalarında, işkence odalarında ve hücre evlerinde öldürülenler kim vurduya gidiyor. Bir tarafta yasalar karşısında tamamen dokunulmaz addedilen Susurluk cephesi, diğer tarafta tüm insan hakları çağrılarına rağmen kanunların koruyamadığı insanlar. İşte uykumuzu kaçıran, bu tablonun, büyüklerimizce tabii olarak algılanması.

Biz, uykumuzun kaçmasından oldukça memnunuz. Ya siz statükocular?

24 yıl önce
Derin devletin tabii yorumları
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler