|
Eylül"de korkulan olmadı

Korkutarak başlayan ve karamsar beklentilerle ilişkilendirilen Eylül ayı, beklentilerin aksine geçtiğimiz Nisan ayından beri süregelen iyimserliğin yeni doruklara taşındığı bir ay oldu.

Gerçekten de aybaşından bu yana kazançlara baktığımızda, 50 yıllık iktidarın devrildiği Japonya dışında aylık bazda % 3''ün üzerinde bir zarar kaydetmiş bir borsa olmadığı gibi, aralarında gelişmiş piyasaların da olduğu birçok borsa % 3''ün üzerinde değer artışı yaşamış gözüküyor. Bunlardan Rusya dâhil birkaç Doğu Avrupa, Kuzey Amerika''dan Arjantin ve Kolombiya, Asya''dan da Tayvan borsaları % 10''ların üzerinde bir performans sergilemiş durumda. Üstelik bu yükselişler, Eylül ayı başındaki ve geçen haftanın son günlerindeki düşüşleri de kapsadığı için, yükselişin yaşandığı günlerdeki kazançların çok daha yüksek seviyelerde gerçekleştiğini hatırlatmak gerekir.

Öte yandan, bayram tatili sebebiyle küresel piyasalarla irtibatı geçen haftanın ilk iki günü kesilen İstanbul Borsası''nın açık olduğu günlerinin de küresel borsalardaki gerilemeye denk gelmesi bir anlamda şansızlık olmasına rağmen İMKB''nin makul bir performans sergilediğini söyleyebiliriz. Zira İMKB, küresel piyasalardaki ters yönlü rüzgârlara rağmen, Cuma günü hariç aslında Eylül ayının 10''nundan itibaren başlattığı yükselişi büyük ölçüde devam ettirebilmiş gözüküyor.

Şüphesiz ki, Eylül ayı henüz bitmiş değil ve geçen haftanın son günleri önemli sayılabilecek düşüşlere sahne de oldu. Dahası bu satırları yazdığımız dün sabah itibariyle Yeni Zelanda dışındaki tüm Asya borsaları ciddi kayıplar yaşamaktaydı. Ancak görünen o ki, piyasalar Eylül ayı içinde edindikleri zirveleri kolay kolay teslim etmeyecek. Bayram öncesi hemen hemen tüm borsalarda yaşanan yükselişlerin geçen haftanın Çarşamba gününden itibaren tersine döndüğünü, ancak çoğu borsa için bu geri dönüşün şiddetinin önemli ölçüde zayıf olduğunu söylemek mümkün. Son üç günde görülen düşüşleri, şimdilik, önceki hafta ulaşılmış olan zirvelerden sağlanan kâr realizasyonları olarak değerlendirmek gerektiği kanaatindeyiz. Buradan hareketle, söz konusu kayıpların bu hafta da artarak devam etmesi halinde, önemli sayılabilecek bir düzeltme ile karşı karşıya olduğumuzu ifade edebiliriz.

Gelişmelerin en hızlı takip edildiği döviz piyasalarına bakacak olursak, doların özellikle önceki hafta kaydettiği değer erozyonunun ardından, belli başlı 6 para biriminden oluşan bir sepet niteliğindeki Dollar Index''e bakacak olursak, ABD parasının geçtiğimiz hafta önemli büyüklükte günlük salınımlar yaptığı ve genelde yukarı yönlü bir dinamik sergilediğini görüyoruz. Öte yandan avronun ise önceki hafta yaşadığı yükselişin ardından geçen haftayı çok geniş günlük spredlerle geçirdiği, ama buna rağmen düşüşe direndiği gözlendi. Bununla birlikte 28 Eylül sabahında Asya piyasalarında doların geçen haftaya nispetle yukarıda, avronun ise aşağıda işlem gördüğünü ve paritenin de geçen hafta gördüğü 1,48 üstlerinden 1,46''nın altına sarktığını söyleyebiliriz. Bununla birlikte paritede 1,45 seviyesinin, borsalardaki gelişmelere paralel olarak önemli bir direnç teşkil edeceğini, borsaların önümüzdeki üç gün boyunca makul düşüşlerin ötesine geçmedikleri bir durumda, paritenin de bu seviyenin altına gelmeyeceğini, aksi takdirde paritenin hızlı bir şekilde 1,43''e kadar sarkabileceğini öngörebiliriz. Öte yandan dolar – yen paritesinin de 90''nın altına gerilediğini hatırlatalım.

Bu arada son zamanlarda önemli hareketlilik gösteren emtia ve enerji fiyatlarında da belli gerilemelerin yaşandığı gözleniyor. Eylül ayı tedirginliği ile yükselen ve önceki hafta 1025 dolar seviyesinden geri dönen altın, geçen hafta Çarşamba ve Perşembe günleri yaşanan 21 dolarlık kaybın arkasından toparlanmakta zorlanıyor ve şu sıralar 990 doların altında seyrediyor. Bu seviyeler Eylül başındaki fiyatın hâlâ üzerinde olsa bile, yine de altının son zamanlarda yaptığı primin havası önemli ölçüde alınmış gibi gözüküyor. Benzer bir durum gümüş ve platin için de geçerli. Öte yandan geçen ay 75 dolara kadar yükselen ve bu ay da 70 dolar üzerinden yükselişlere kalkışan ham petrolün geçen haftaki gerilemenin ardından 66 doların altında işlem görecek seviyelere geldiği görülüyor.

Nisan ayından bu yana piyasaların reel kesimdeki gelişmelerden bağımsız olarak tesis ettikleri yükselişleri, biz de dâhil olmak üzere birçok yorumcu endişeyle takip etmiştik. Düştü, düşecek beklentilerimize rağmen piyasalar zor aylar olarak telakki ettiğimiz Ağustos ve Eylül aylarında düşüşlere karşı önemli bir direnç gösterdi. Bundan sonrasında ne olacağı bilinmez, ancak eğer reel kesimdeki gelişmeler tahmin edildiği gibi müspet yönde seyredecek olursa, bu durumda borsaların bundan sonra aşırı düşüşler yaşaması için fazla bir gerekçe kalmıyor gibi.

15 yıl önce
Eylül"de korkulan olmadı
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset