|
Eskişehir’de göz göre göre gelen katliam

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde Perşembe günü çok sarsıcı bir olay yaşandı. Volkan Bayar, araştırma görevlisi olarak çalıştığı fakültede silahla dehşet saçarak dört can aldı.

Haber televizyon ve internet sitelerine ‘son dakika’ olarak düştüğünde, pek çok kişi DAEŞ’in geçtiğimiz yıllarda yaptığı silahlı katliam türü terör saldırılarını hatırladı. Vahim olay aynı zamanda ABD’de silahlanma serbestisi nedeniyle sık sık yaşanan okul katliamlarını da anımsattı.



Bizler şok edici bir son dakika gelişmesiyle haberdar olsak da Eskişehir’deki kanlı olay uzun süredir adeta geliyorum diyormuş.

Volkan Bayar’ın emniyetteki ilk ifadesinde “Hayatımı mahvettiler, pişman değilim, ben yaptım,” dediği kaydediliyor. Zaten esas hedefinde olduğu söylenen Fakülte Dekanı dahil pek çok kişi, Bayar’ın psikolojik sorunları olduğunu, çevresindekileri sürekli tehdit ettiğini, herkesin ondan korktuğunu ifade ediyor. Eğer psikolojik sorunları olduğu ortada idiyse, ki hayatını kaybedenlerin yakınlarının çığlık ve isyanlarından öyle olduğu anlaşılıyor, üniversite idaresinin Bayar’ı, üstelik ruhsatlı bir silahı da olduğu ve çevresini “Bir şarjöre bakar” türü ifadelerle tehdit ettiği biliniyorken, nasıl hala okulda tuttuğu açıklamaya muhtaç bir soru olarak ortada duruyor. Nitekim Bayar, 2 şarjörle 23 kurşun kullanıyor ve dört kişinin canını alıyor.

Olayın arka planındaki FETÖ’cülük suçlamaları çok daha vahim ve ürkütücü bir boyuta işaret ediyor. Medyaya yansıyan bilgilere göre, Bayar çalıştığı fakültede çok sayıda personeli ‘FETÖ’cü” diye ihbar eden ve ihraç edilmelerini sağlayan biriymiş. 200’den fazla kişiyi FETÖ’cülükle suçluyor, çalışma arkadaşlarını adeta ihbar bombardımanına tutuyor. İnsanların suçsuz olduğu halde okuldan atılmalarına, hapse girmelerine neden oluyor. Bayar’ın FETÖ’cülük suçlamasından beraat edenler, hakim önünde temize çıkanlar da yaşadıklarıyla kalmış. İşini kaybeden işini de kurtaramamış; şimdi canını kurtaramayan da canını kaybettiğiyle kaldı.

Hakkında akademik ve idari personele yönelik sözlü saldırıları nedeniyle soruşturma olduğu söylenen Bayar’ın olay günü, eski eşi olduğu söylenen yine aynı eğitim fakültesinde araştırma görevlisi olan Saadet Aylin Bayar’a ifadeye çağrıldığı mektubu okuttuğu, ardından otoparka gidip taşıma ruhsatına sahip olmadığı silahını alarak bu kanlı katliama imza attığı söyleniyor.

Peki kim bu Volkan Bayar? 1981 Şanlıurfa doğumlu Bayar, Gazi Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği mezunu. 2011 yılında MEB bursuyla ABD’deki Denver Üniversitesi’nde yüksek lisansını yapmış. Eski eşi Aylin Bayar da Volkan Bayar gibi Gazi Üniversitesi’nden sonra Denver Üniversitesi’nde yüksek lisans yapmış.

Vasat bir not ortalaması ve eğitim geçmişine sahip olan Bayar, ABD’de nasıl MEB burslu yüksek lisans yapabilmiş? Söz konusu dönemde FETÖ’nün nerelerde ne kadar güçlü olduğunu hatırlarsak bu sorunun cevabını bulmak çok da zor olmuyor.

ABD’den dönünce Tokat’taki Gaziosmanpaşa Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak işe başlayan Bayar hakkında FETÖ’den beş soruşturma açılmış. Doktorasına Perşembe günü katliam yaptığı Eğitim Fakültesi’nde devam eden Bayar hakkında Eskişehir’de de bir soruşturma açılmış.

Sadece MEB bursuyla Denver Üniversitesi’nde yapılan yüksek lisans ve bu eğitim bursunu hak etmeyecek vasat eğitim geçmişi detayı bile Bayar’ın FETÖ’cü olduğunu anlamaya yetecek de artacak, en azından kendisine şüpheyle yaklaşmayı sağlayacak bir detay. Ama aksi yapılmış, psikolojik sorunları olduğu herkesçe bilinen, giriştiği ihbar bombardımanındaki anormallik bariz biçimde gözlenebilen bir kişinin adeta çevresindeki herkesin hayatıyla oynamasına izin verilmiş, en sonunda da dört kişinin canını almasına seyirci kalınmış.

Açıkçası, hakkında daha önce en az beş defa FETÖ soruşturması olan Bayar’ın çevresindekileri ihbar yağmurlarına tutmasına kalkan olan şeyin, ‘itirafçılık’ olduğu anlaşılıyor. Zaten Bayar da bu ihbarlara, 15 Temmuz öncesi değil, sonrasında başlamış. Bayar’la beraber başka itirafçıların da iddialarını dikkate alan savcılık, 26’sı tutuklu 35 sanık hakkında FETÖ üyeliği iddiasıyla Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açmış. İlk duruşması 23 Mayıs 2017’de görülen davada tanık olarak dinlenen Bayar, mahkeme önünde dahi “Bunlar üç beş kişi değiller, çok büyük mafyalar. Onlardan tek tek hesap soracağım,” diyebilme cüretinde bulunmuş ve hakim tarafından üslubu yüzünden uyarılmış.

Her şeye rağmen bu adam itirafçı kalkanını adeta bir silah gibi kullanmayı başararak, insanların hayatlarında terör estirdiği yaşantısına başkalarının canını aldığı güne kadar elini kolunu sallayarak devam etmiş.

Evet, FETÖ’cülerin yakalanması için itirafçılara ihtiyaç var. Ama akli ve psikolojik sorunları olanların, çevresindekilerle şahsi husumetlerinde bir intikam aracı olarak bu müesseseyi kullanmak isteyenlerin, daha da önemlisi gerçeği söylemeyenlerin, üstüne üstlük FETÖ’yle bağlantısını kesip kesmediklerine, bu örgüte üye olmaktan pişmanlık duyup duymadıklarına emin olmadığımız kişilerin itiraflarıyla FETÖ’cüleri yakalamak imkansızlaşır, geride Eskişehir’deki gibi bir trajedi kalır.

#​Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
#Katliam
6 yıl önce
Eskişehir’de göz göre göre gelen katliam
Kara dinlilerle milletin savaşı
Doğu Akdeniz’in enerji politiği açısından değeri
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’