|
Soma"daki fâcia ve bedeli

Manisa-Soma"da özel işletmeye ait linyit kömürü ocağında şu ana kadar 284 kişinin yaşamına mal olan fâcia yüreklerimizi dağladı. Türkiye"nin yaşadığı en büyük maden fâciası..Daha önce de genellikle grizu patlamaları veya göçükler şeklinde olurdu. Burada ise elektrik trafosunda çıkan yangının karbondioksit ve karbonmonoksit gazının oluşup, yoğunlaşmasına sebebiyet vererek bu kadar çok sayıda maden işçisinin zehirlenerek ölümü ile neticelendiği belirtiliyor. Bu sayıda işçi bu kadar aile demek. Bu kadar ocağa ateş düştü.

Türkiye"nin iş güvenliği sahasında durumunun öteden beri iç açıcı olmadığı ortada. Özellikle, özel sektörün üretimde verimliliği artırma öncelikli hareket ettiği, çalışma koşulları iş güvenliği konusunda bir hayli geride olduğu biliniyor. Bu tür kazaların neredeyse sıklıkla tekrarlandığı bir ülke olarak, Türkiye"de bu hususta fazla bir ilerleme kaydedilmemiş olduğunu son facia maalesef belirgin bir şekilde gösteriyor.

Bir yandan özel sektörün üretim-kâr merkezli iş politikası, işçilerin haklarının ve iş güvenliğinin çok geri planda olduğu bir işleyiş biçimi ve denetim mekanizmalarında öteden beri var olan ciddi aksaklıklar, kazalardan felaketlerden ders alınmaması bu tür faciaların tekrarlanmasına zemin hazırlıyor. Türkiye"de, maden ocaklarının, kömür ocaklarının standartlarına bakıldığında daha ziyade insan/iş gücüne dayalı bir sektör olarak halen faaliyet gösterdiği anlaşılmaktadır. Özellikle özel sektöre ait ocaklarda, maden işletmelerinde çalışma koşulları ve iş güvenliği açısında çok sorunlu bir yapının hakim olup, uluslar arası standardın epey altında olduğu gözlemlenmektedir. Maden işçilerinin aldıkları maaşlara bakıldığında ise, ağır çalışma şartları ve mesai saatlerine göre çok ciddi bir orantısızlık göze çarpmakta, büyük bir haksızlığı/sömürüyü ortaya koymaktadır. Bu kadar ağır şartlarda yerin yüzlerce metre altında çalışmayı göze alan işçilerin hak ve hukukunun korunmasına yönelik tedbirler gözetilmediği gibi buna iş güvenliği/can güvenliği sorunu eklenince sorunun vahameti derinleşmektedir. Maden işçiliğinin hala ucuz işçilik olarak görülüp değerlendirilmesi de ayrı bir felaket. Bir de buna, işçilerin hak ve hukukunu gözetmesi gereken işçi sendikalarının bu yönde ciddi bir faaliyet göstermemesi, göstermelik kurumlar şeklinde örgütlenmiş olmaları da eklenince krizin boyutları kat kat artıyor.Dahası, sendikaların öteden beri işçi haklarını savunmak/gözetmek yerine ideoloji ve siyaset yapmayı ön plana almaları da ayrı bir fecâat.

Tüm bu sorunların üzerine hükümetçe/yetkililerce ivedilikle gidilmesi elzem mevadtandır. Soma"daki maden işletmesinin/firmasının sorumluları hakkında lazım olan tüm soruşturmaların yapılması, maden işletmelerinin durumlarının masaya yatırılması, suiistimallerin önünün alınması, yeni ve kapsamlı bir maden işletim yasası çıkarılması başta gelen âcil tedbirlerdir..

Türkiye"nin tek-parti dönemindeki gibi, devletçi ekonomi, artık zarar eden dev devlet işletmelerine dayalı bir ekonomi ile yürümesi elbette söz konusu olamazdı. Elbise kumaşı, ayakkabı, sabun vs. üreten hantal bir devlet ekonomisinin ülkenin ekonomik gelişmesinin önünde önemli bir engel teşkil ettiği on yılların tecrübesi ile görülmüştür. Ancak, işletmelerin özelleştirilmesi, maden işletim sahalarının özel şirketlere verilmesi gibi hususların kurallarının olabildiğince beynelmilel standartlara uygun bir şekilde belirlenmiş olması, iş ve can güvenliği başta olmak üzere sıkı bir denetimin uygulanması gerekmiyor mu? Ayrıca, patronların emek/işçi karşısında âdeta korunduğu/kollandığı bir ekonomik sistem olur mu? 80"ler öncesinde, sendikaların ideolojik ve siyasi şiddetin parçası durumuna gelmeleri bahane edilerek, 12 Eylül sonrasında, patronlar/işletmeler karşısında iyice etkisiz hale getirecek olan düzenlemelerin de etkisi de göz ardı edilemez. Ancak, sendikaların çoğu da, işçi haklarını rahatlıkla savunabilme imkanları yerine, rahatlıkla ideoloji ve siyaset yapamama durumundan şikayetçiler. İşçi sendikalarının bu durumunun da gözden geçirilmesi şart..

Dünya"nın her yerinde tabii afetler ve iş kazaları olur. Ancak, denetim mekanizmalarının doğru bir zeminde işletilmesi, esastır. Aksi takdirde, iş kazaları minimize edilemez, ortadan kaldırılamaz Soma"daki fâcia bu konuda maden işletim sisteminin esastan masaya yatırılmasını hayati derecede önemli ve âcil kılmaktadır.

Yanı sıra, bu tür fâciaların siyasi çatışma, ülkede kaos oluşturma gibi amaç ve fiillere alet edilmesi de başka bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Bu elim hadiselerden toplumsal kaos/kargaşa oluşturmayı umut edenler, bu ülkeye asla iyi niyet beslemeyen kötü niyetlilerdir. Soma"daki fâcia irdelenerek, işletici firma başta olmak üzere tüm sorumlular hakkında gerekli takibat yapılmalı, hesap sorulmalıdır. Yeni bir yasa/mevzuatla sıkı bir denetim oluşturularak bu tür olayların/fâciaların tekrarlanması kesinlikle önlenmeli, maden işçilerinin çalışma şartları düzeltilerek hukuku korunmalıdır. Ancak, bu fâciadan bilistifade kaos/kargaşa ortamı oluşturma heveslilerinin de, kendi ihtirasları uğruna tüm bir ülkeye bedel ödetmeye hakları yoktur. Bunlara da fırsat verilmemelidir.

10 yıl önce
Soma"daki fâcia ve bedeli
Yedi Sekiz Hasan Paşa olsaydı evet mi derdi hayır mı?
Kara dinlilerle milletin savaşı
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm