|
Mart 2014"ün maliyeti ve Yeni Anayasa

Haziran sonunda yeni anayasa için kurulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu"nun (AUK) görevi sona erdi. AUK, geride kalan 451 günde 177 maddelik taslakta 48 madde üzerinde uzlaştı. Anayasanın ruhunu yansıtacak "Eğitim öğrenim hakkı, Diyanet, yemin, cumhuriyetin nitelikleri, devletin sembolleri, değiştirilemeyecek hükümler, vatandaşlık" başlıklarında hiçbir parti uzlaşamadı.

Başbakan Erdoğan geçtiğimiz hafta diğer partilere çağrı yaparak üzerinden uzlaşılan maddelerin yasalaşmasını önerdi. CHP ve BDP"den şartlı destek gelirken MHP öneriyi reddetti.

AUK"nun yeni anayasa arayışını dört farklı dönemde değerlendirebiliriz; umut, umutsuzluk, umut ve umutsuzluk.

REFERANDUMDAN SİLVAN"A

12 Eylül 2010 anayasa referandumundan 12 Haziran 2011 seçimlerine kadar olan dönemde Türkiye yeni anayasa konusunda çok ümitliydi. Siyasi partilerin seçim bildirgelerinde de, STK ve toplumda da bu talep öne çıktı. 2011 seçimlerinde en belirleyici talep yeni anayasa idi.

Bu olumlu hava 14 Temmuz"da PKK"nın Silvan saldırısı ile yara aldı. Kürt sorununun demokratik çözümden güvenlikçi anlayışa kayması yeni anayasa için havanın kararmasına yol açtı.

Ekim 2011"de kurulan AUK"nu bu havada kuruldu. Kürt sorununun bu kadar sert tartışıldığı dönemde AUK"nunda "vatandaşlık", "ana dil" gibi konularda BDP ile MHP"nin uzlaşmasının zor olduğu sık sık dile getirildi. Önce STK ve vatandaşların talepleri dinlendi sonra AUK Mayıs 2012"de çalışmalara başladı. AUK"nu 1,5 yıllık bu süreçte çok fazla yol alamadı.

ÇÖZÜM SÜRECİ"NDEN GEZİYE

Yeni anayasa konusunda umutsuzluğun umuda dönüştüğü dönem, çözüm süreci ile başladı. Ocak 2013"den itibaren çözüm sürecinde -geride uzun müzakerelerin da katkısıyla- yaşanan hızlı gelişmeler AUK"nu da etkiledi. Daha fazla madde üzerinde uzlaşma sağlandı. Hatta kimi araştırmalar oluşan iyimser havanın etkisi ile AK Parti"nin Başkanlık modeline dayalı anayasa paketini referanduma sunabilse yüzde 50"yi geçebileceğini ifade ettiler. Hatta AK Parti"nin BDP ile bu yolu deneyebileceği dile getirildi.

AUK"nun çalışmalarının sona yaklaştığı süreçte Gezi protestoları başladı. Yeni anayasa için hava yeniden karardı. Bu hava AUK"nun çalışmalarını da bir anlamda önemsizleştirdi hatta ikincilleştirdi.

Gezi protestoları sürecinde toplumsal gerilim ve kutuplaşma arttı. Bu, siyasilerin bilinçli tercihleri ile oldu.

2007 seçimlerinden "siyaset dışı unsurların hedefleyip başaramadığı "kimlik/yaşam tarzı" eksenli toplumsal kutuplaşma, 2013"de bizatihi siyasi partilerin söylemleri ile gerçek oldu ve sert bir kutuplaşma yaşamaya başladık.

Türkiye"nin yeni bir anayasaya ihtiyacı açık. Ancak bugünkü koşularda yeni anayasadan daha öncelikli olan siyasi partilerin birbirleri ile konuşabilecekleri, diyalog kurabilecekleri siyasal ortamın yeniden üretilmesinde. Siyasetin ve toplumun bu kadar kutuplaştığı bir siyasal ortamda yeni anayasa ancak bir ütopya olabilir.

Başbakan Erdoğan"ın geçen hafta üzerinde uzlaşılan 48 maddenin değiştirilmesi önerisi -maddelerin içeriğinden ve toplumsal talepleri karşılayıp, karşılamamasından bağımsız olarak-toplumsal gerilimin düşmesi noktasında umut olabilirdi. Ama olmadı. Bu şans da şimdilik kaybedilmiş görünüyor.

Son 10 yıl içinde siyasetten ekonomiye, demokratikleşmeden normalleşmeye elde edilen kazanımların korunması ancak yakalanan demokrasi standardının yükseltilmesi ile sürdürülebilir. Bu yüzden Türkiye"nin yeni anayasadan önce toplumsal gerilimi aşağıya çekecek siyasi adımlara ihtiyacı var. Bunun için siyasilere büyük görevler düşüyor.

Siyaseten bu geriliminden beslenip Mart 2014"deki yerel –ve muhtemel erken genel- seçimlerde siyasal başarı elde etme beklentisinin maliyeti ağır olabilir.

Siyasi sorumluluğun iktidar partisinden olması kaydıyla ana muhalefet partisi CHP"ye de diğer muhalefet partilerine de bu aşamada sorumluluk düşüyor.

ÖNÜMÜZDE ÜÇ PAKET VAR

Bu sorumluluğu yerine getirilmesi için önümüzde üç somut öneri paketi var. Bunlar; AK Parti"nin 30 Eylül 2012 Kongresi"nde duyurduğu 62 maddelik paket, CHP"nin daha önce kamuoyuna açıkladığı 17 maddelik demokratikleşme önerisi ve BDP"nin çözüm sürecinin ilerlemesi için AK Parti"ye sunduğu 25 maddelik reform önerisi var. Burada esas sorun bu adımları hayata geçirecek samimi siyasi iradenin varlığında.

Türkiye"nin demokratikleşme adımlarının atmadığı her gün, Gezi protestolarının başlattığı toplumsal gerilimin ve kutuplaşmanın atmasına, çözüm sürecinin tıkanmasına, ekonomik maliyete ve Türkiye"nin uluslararası ilişkilerde sıkışmasına neden olacağını kimse unutmasın.

Mart 2014"de elde edilecek hiçbir başarı bu maliyetin karşılığı olamaz.

twitter.com/murataksoy
11 yıl önce
Mart 2014"ün maliyeti ve Yeni Anayasa
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’