|
Tarihsel ve kültürel coğrafyamızın ötesinde bir dünya

Anadolu Ajansı, geçen Perşembe günü İspanyolca yayın diline resmen başladı. İspanyolca Ofisi, Kolombiya’nın başkenti Bogota’da açıldı.

Neden İspanya’da değil de Kolombiya’da, Bogota’da. İspanyolca öğrenenler bilir; İspanyolca konuşan ülkeler arasında en iyi İspanyolca konuşulan yerler arasında, belki de en iyisi Kolombiya’nın başkenti Bogota’da konuşulan İspanyolcadır.

İspanyollar, peltek konuşan insanlar gibidir. İspanya’nın güneyinde Arapça etkisi, kuzeyinde Katalanca, Baskça gibi diller hâkim. Öte yandan Latin Amerika’da Venezuelalılar hece sonlarındaki s’leri yutarlar, Şilililer de öyle. Arjantinlilerde İtalyan aksanı hâkimdir. Kolombiyalıların, bilhassa da Bogotalıların telaffuzu ise son derece anlaşılır bir İspanyolcadır.

Ayrıca, Latin Amerika devasa bir kıta ve ülkelerin yüzölçümleri oldukça geniş. Bir ülkeden bir ülkeye uçakla seyahat etmek de Avrupa’dan oldukça farklı, öyle bir iki saatte gidemezsiniz, 5-6 saat sürüyor. Kolombiya, Meksika’dan Patagonya’ya kadar uzanan İspanyolca konuşan ülkelerin göbeğinde sayılır, Güney Amerika’nın kuzeyinde, Orta Amerika’ya komşu bir ülke. Ülkede 52 yıldır devam eden ve 250 bin insanın ölümüne neden olan çatışmalar bu yıl içinde tamamlanan barış süreciyle birlikte son buldu ve Kolombiya artık istikrarı yakalayan ve gelecek vaat eden bir ülke durumuna geldi. Birçok ülke, bu ve benzeri nedenlerle İspanyolca yayın merkezi için Kolombiya’yı tercih ediyor.

Türkiye açısından da İspanyolca konuşan ülkelere açılma konusunda Kolombiya bir merkez haline dönüşüyor. Türk Hava Yolları geçen yıl Mayıs ayında İstanbul-Bogota seferlerini başlattı. Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı Başkanlığı (TİKA) iki yıl önce Meksika’daki ofisin yanı sıra Kolombiya’nın başkenti Bogota’da bir ofis açtı.

Latin Amerika Türkiye’ye oldukça uzak bir coğrafya… Ancak, Türkiye’nin dünyaya açılımı gereği varlığını derinleştirmesi gereken bir kıta. Bu, daha çok yakın coğrafyasına odaklanan ve “karasal düşünen” Türkiye’nin “denizaşırı düşünmesine” ve denizaşırı açılım sağlamasına da vesile olacaktır.

Son zamanlarda ısrarla söylüyorum; Türkiye’deki eğitim sisteminde İspanyolca; Fransızca ve Almancadan daha ağırlıklı bir yer tutmalı. Avrupa genelinde Fransızca ve Almanca İspanyolcanın önünde görünebilir, ancak dünya genelinde İspanyolcanın gerisindeler. İspanyolca yaklaşık 600 milyonluk bir nüfusa hitap ediyor.

Ben “tarihsel coğrafyamız” ve “kültürel coğrafyamız” kavramlarının ötesinde bir Türkiye hayal ediyorum. Bana göre, her iki kavram da artık Türkiye’nin ufkunu daraltıyor.

Hiç kuşkusuz, son yüzyıl boyunca kendi içine hapsolan, sadece Edirne’den Kars’a kadar bir kara parçası üzerinde düşünmek zorunda bırakılan; “Kâbe Arab’ın olsun, bize Çankaya yeter” anlayışının hâkim kılınmak istendiği Türkiye’nin ufkundan fersah fersah ötedeydi. Keza, birinci dünya savaşından sonra şişeye hapsedilmiş cin durumuna sokulan Türkiye için; tarihsel ve kültürel coğrafya vurguları o şişenin içinden çıkmak, küresel düzlemde düşünmek adına önemli bir başlangıçtı.

Fakat, kültürel ve tarihsel coğrafyamız vurgularıyla göndermede bulunulan “cihan imparatorluğu atlası” netice itibarıyla ‘cihan’ın yani dünyanın tamamını kuşatan değil; içine sadece Ortadoğu’yu, Asya’yı, Balkanları ve Kuzey Afrika’yı alan, dolayısıyla “yarım cihan”ı tahayyül eden bir “düşünce atlası” demekti. Türkiye, yarım bir cihanı değil, bütün dünyayı tasavvur etmeli, bütün dünyayı tahayyül etmeli, bütün dünyayı düşünmeliydi.

Çünkü, bir ülke dünyanın ne kadarına bakarsa, kurumları da ona göre şekilleniyor. 1990’ların Türkiye’sinde “avrasyacılık” pek modaydı, Sovyetler yeni çökmüştü ve Türkiye’ye biçilen rol Sovyetlerin etkin olduğu Balkanlar ve Türkî Cumhuriyetlerde rol üstlenmesiydi.

Sözgelimi Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı Başkanlığı (TİKA) 1992’de böylesi bir rolü üstlenmek, Avrasyacılık ekseninde kurulmuştu. Ancak Avrasyacılık gömleği Türkiye’de dar geldi. TİKA, 2002’den sonra Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliği ve özellikle son dönemde Başkan Serdar Çam’ın muazzam gayretleriyle ufkunu genişletti ve tarihsel ve kültürel coğrafyamızın çok daha ötesinde, dünya geneline yayılmış 56 ofisle 170 ülkede projeler geliştiren küresel bir kuruluşa dönüştü. Türkiye, geleneksel diplomasiyle etkin olamadığı coğrafyalarda TİKA’nın yürüttüğü kamu diplomasisi, kültürel diplomasi ve insani diplomasi sayesinde varlığını daha da derinleştirdi.

Türk Havayolları da, o kültürel ve tarihsel coğrafyamızın ötesine geçti, 120 ülkeye uçuş gerçekleştiren dünyanın en gözde havayolu kuruluşlarından biri haline geldi.

TRT, TRT World’ü de yayına aldıktan sonra, Türkiye’nin dünyadaki algısı ve imajının yönetilmesi, Türkiye’nin değerlerinin öne çıkması adına önemli bir kazanç sağlamaya başladı.

1920’de “Türkiye’nin sesini dünyaya duyurmak” ilkesiyle kurulan ancak onlarca yıl Türk’ün Türk’e propagandasından öteye geçemeyen Anadolu Ajansı da, son 10 yıl içinde yaptığı atılımlarla Türkçe dahil tam 13 dilde yayın yapan gerçek bir uluslararası ajans niteliğine büründü.

Bu kuruluşların her biri Türkiye’nin vitrin kuruluşlarıdır ve o vitrin Türkiye’nin vizyonuyla birlikte her geçen gün daha da parlıyor.

2015’te Makedonca ile beraber 10’uncu yayın dilinin açılışı yapıldığında, dönemin Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile birlikte Üsküp’teydik. Kuruluşunun 100’üncü yılı olan 2020’de 11 yayın dili hedefi koymuştu Anadolu Ajansı. Ne mutlu ki, o hedef, daha 2020 olmadan aşıldı. Bu yıl içinde hem Endonezca hem de son derece isabetli bir kararla 13’üncü dil olarak İspanyolca yayına başladı Anadolu Ajansı. Başta Anadolu Ajansı Genel Müdürü Şenol Kazancı olmak üzere, açılış töreninde hasret giderdiğimiz Anadolu Ajansı Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Yayın Yönetmeni Metin Mutanoğlu’nu Anadolu Ajansını her geçen gerçek bir küresel haber ajansı haline dönüştüren adımlarından ötürü tebrik etmek gerekir.

Umarım, Türkiye’nin Türk Hava Yolları, TİKA ve Anadolu Ajansı ile başlattığı denizaşırı açılım, işadamlarımızın, eğitim sektörümüzün, turizm sektörümüzün de ufkunu genişletir. Avrupalıların 1492’de kolonizasyonlarla başlattığı açılımı biz yumuşak gücümüzle daha yeni başlatıyoruz; geç kaldık ama hiçbir şey için geç değil.

#Türk Hava Yolları
#Anadolu Ajansı
6 yıl önce
Tarihsel ve kültürel coğrafyamızın ötesinde bir dünya
Kudüs Muhafızı
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir