|
Ayder ile Ergene yahut önce kirlet sonra temizle
Y
irmi
yıl önce aziz dostum Rizeli Ömer Erdoğan ile “Uzun Göl”e gitmiştik. Övüldüğü kadar varmış.
Dağdan gelen buz gibi billur su tabii bir gölde toplanıp sonra yoluna devam ediyor. Çamlar, dallar su ile öpüşüyor. Sessizlik, kuş sesi, su sesi, arı vızıltısı, çiçek kokusu, serinlik ile süsleniyor. Şöyle durup baktım bir. Aklıma Tanpınar’ın şu mısraları geldi:

Serpilen aydınlıkta dallar arasından

Büyülenmiş bir ceylan gibi bakıyor zaman


Ancak, o günlerde bile göl dibinde mısır koçanları, pet şişeler, sigara paketleri görmüştüm. Endişe ile Ömer’e, “Buranın istikbali hiç iyi görünmüyor” dedim. O günlerde orada bir alabalık tesisi ile bir iki pansiyon vardı. Bir de gölden yukarıda küçük bir yayla köyü.

Ömer’e dedim burayı yağmalarlar, turizme kurban ederler. Ömer, “Turizm’e karşı mısın” diye sordu. “Hayır” dedim. Teklifim şu: Yerli yabancı turistler için gölden en aşağı bir kilometre aşağıda konaklama tesisleri yapılabilir
(Bu gibi yerler için teleferiğe karşıyım. O büyülü atmosferi çelik telleri ile kesip, bir lunaparka dönüştürüyor. Misal: Eyüp Sultan, Piyer Loti). Ziyaretçiler göle yaya veya beygirlerle çıkar, gezinir, dinlenir. Fotoğraf çeker ve yemek-içmek-yatmak için tekrar geldikleri yere dönerler. Göl civarı asla yapılaşmamalı, yukarıdaki köy aynen kalmalı, çivi dahi çakılmamalı.
Heyhat! Geçen yirmi yıl sonra televizyonda gördüm ki, gölün etrafı duvarla çevrilmiş, göl olmuş sana bir havuz. Etraf tıkış tıkış bina dolu. Bu kaçınılmaz. Bir yer turizme açıldı mı çek kuyruğunu. Onun konforu yerli yatırımcının kazanç hırsı ile birleşince ülkede bakir bir yöre kalmaz. Bir Rizeli olarak Cumhurbaşkanımız bu çarpık yapılaşmayı eleştirdi.
Benim anlayışım şu: Turizm yapacaksan kendi şartlarını disiplin ile koyacaksın; bu disiplin ile yörenin doğal yapısını koruyacaksın. Turistin istediğini yaparsan orası bakir olmaktan çıkar, orta malı olur.
Ayder Yaylası

1994 yılında milli park, 1998 yılında ise doğal sit alanı ilan edilerek koruma altında alındı. 2006 yılında da Bakanlar Kurulu kararıyla, “Kültür ve Turizm Koruma Gelişim Bölgesi” ilan edildi. 1998 yılında doğal sit alanı ilan edilen yayla için yasaya göre valilik tarafından 2 yıl içerisinde koruma amaçlı imar planı oluşturulması gerekiyordu. Ancak, aradan 19 yıl geçmesine rağmen yayla için imar planları hazırlanmadı.

Koruma planlarının uygulanması halinde yapılaşma tipi ve yoğunluğunun ancak projeler dahilinde yapılabileceği Ayder Yaylası, her geçen gün doğal özelliğini yitirdi. Çamlıhemşin Belediyesi Meclisi, Ayder Yaylası’ndaki 290 yapıdan 158’i hakkında, kaçak ve ruhsata aykırı olduğu gerekçesiyle yıkım kararı aldı.

Kaçak ve ruhsata aykırı yapıların yıkılması için Kamu İhale Kanunu’nun ilgili maddesi uyarınca hizmet alımı yoluyla açık ihaleye çıkıldı. Ancak yıkım ihalesine katılan firma olmayınca kaçak yapılar yıkılamadı. 5 ayrı koruma kararına rağmen kaçak yapıların yükseldiği Ayder Yaylası’nda TOKİ tarafından uygulanacak Kentsel Dönüşüm Projesi için beş farklı yayla modeli hazırlanıyor.

Öncelikle kaçak ve ruhsata aykırı binaların yıkılması gerekiyor. Bu yapılmalı, Cumhurbaşkanımızın sözü yerde kalmamalı. Bu yıkım bir milat olmalı, bundan böyle turizme açılacak diğer yaylalar için örnek teşkil etmeli.

TOKİ diğer yaylalar ve bakir alanlar için bu projeleri derhal uygulamaya koymalıdır.

Bülbülü eti için öldürmeye kalkmayalım.

Ergene projesi de Sayın Veysel Eroğlu tarafından fikrî takip ile uygulanıyor. Umarız bu önemli su kaynağında balık tutulacak günleri görürüz. Haliç Projesi gibi bir “Başarı hikâyesi” olur.

Lütfen sanayi uğruna
(turizm uğruna)
önce kirletip sonra temizlemeye kalkmayalım. Maliyeti çok ağır oluyor.

Türkiye’nin su kaynakları fazla değil. Tıpkı Ergene gibi Gediz, Menderes, Sakarya vb. de aciliyle kirlilikten kurtarılmalıdır.

#Karadeniz
#Ayder
7 years ago
Ayder ile Ergene yahut önce kirlet sonra temizle
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’