|
Özyeğin"den sekiz ders

Hüsnü Özyeğin''in Kandilli toplantısında anlattıklarından hangilerini aktarırsam ona verdiğimiz ketumluk sözünü tutmuş olabileceğimi düşünürken, CNBC-e Business dergisinin Mayıs 2008 sayısı imdadıma yetişti. “Hüsnü Özyeğin Modeli” başlığı ile kapağa taşınan hayat hikâyesinde bize anlattıklarının bir kısmı var zaten. Özyeğin''in “kırk yıllık” iş hayatından çıkardığım en temel ders, kişinin kendini bankacı, tüccar, sanayici değil, “yönetici” olarak tahayyül etmesi gerektiğidir. Yöneticiyseniz, bunların hepsinde başarılı olursunuz. Diğer yedi derse gelince:

1. İyi yöneticileri işinize ortak edin. İyi bir ekiple çalışmak ve bu değerli insanları uzun süre işte tutmak yöneticiliğin püf noktasıdır. Pamukbank''tan sonra Yapı Kredi''yi de kâra geçirdikten sonra, patronu Karamehmet''in karşısına çıkan Özyeğin %1 hisse ister. Patron bu fikre yanaşmaz. Hüsnü Bey de ayrılıp Finansbank''ı kurar. Kandilli toplantısında ayrıntıya girmeden şunları önerdi: Yöneticileri işinize ortak edin. Ben en iyilerine mutlaka hisse veriyorum. Keşke 20 yıl önce de yapsaydım. Önce borç veriyorum, defter değerinden hisseleri alıyorlar. Belli bir süre içinde, ben bu hisseleri (bağımsız değerleme şirketlerin belirlediği değerlerle) almak zorundayım, fakat onlar satmak zorunda değil. Onlara aynı gemide olduğunuz hissini vermezseniz, tıpkı bir kürek yarışmasında olduğu gibi, ekibi senkronize çalıştıramazsınız. Mesela Fiba Sigorta''nın %10 hissesi 20 yöneticiye aittir. (Tabii paylar eşit değil. Mesela genel müdürün payı daha yüksek.)

2. Bilmediğiniz işlere kendi başınıza girmeyin. Girip zarar etmişseniz, ne öğrenebilirseniz öğrenin ve o işi terk edin. Gima''dan para kazanamadık. Fakat o sayede perakendeciliği, kredi kartı kullanımını, müşteri bilgisinin önemini kavradık. Bilmediğiniz işi, o alanda tecrübeli ortaklarla yapmalısınız. Fakat ancak çok güvendiğiniz, en az 10-15 yıl içli dışlı olduğunuz insanlarla ortak olabilirsiniz. Böyle değilse, en küçük krizde problem çıkarırlar. “Yahu bu adam böyle değildi; buna ne oldu?” dersiniz. Bunlar çoğu kez kötü niyetli de değildirler. Gerekçe basittir: Kaybetmek insanı değiştirir.

3. İşinize karşı duygusal olmayın. İşletmenizi en kârlı noktada, sektör hâlâ kârlı iken satmayı becerin! Werner Sombart, kapitalizm öncesi çalışma hayatını resmederken şöyle diyordu: “İnsan, işinde kaybetmişti kendini. Tıpkı bir sanatçı gibi, işin içinde yaşıyordu. Onu o kadar seviyordu ki, ona kalırsa işinden hiç ayrılmayacaktı. Benekli inek ahırdan mezbahaya götürüldüğünde, yaşlı çiftçinin gözleri doluyordu.” Özyeğin''in hesabıyla, Türk girişimci hâlâ kapitalizm öncesini yaşıyor.

4. Kazanmak için mutlaka risk alın. 1987''de Finansbank''ı kurdum. Aslında böyle bir hayalim yoktu. Her şey kendiliğinden gelişti. Fakat ben de gerekli riskleri aldım. İki evim vardı, satarak kiraya çıktım. Kendi paranızı riske edemezseniz, girişimci olamazsınız. Kendi varlığını tehlikeye atmanın hem heyecanını, hem de korkusunu yaşamanız lazım!

5. Yaramaz olun, erken yola çıkın! Hayattaki ilk işim 6 yaşında başladı. İlkokul 1den 2ye geçtiğim yazdı. Annem, “hayata erken başlamalısın” dedi. İzmir''in ikinci büyük manifatura mağazası dedemindi (Kemeraltı''nda 80 metre karelik Atabek mağazası.) Haftalığım 2,5 liraydı. Kapının önündeki kütüğe oturur, müşterileri mağazaya buyur ederdim; bazı müşterilere ayran, limonata taşırdım; bir de dayıma gözcülük ederdim (yan taraftaki sokak kahvesinde tavla oynar, dedem uzaktan görününce ben hemen ona işaret edip mağazaya gelmesini sağlardım.) Çok yaramazdım. Meğer 2,5 lira haftalıklarımı bile annem dedeme verir, o da bana öder gibi yaparmış. Annemin maksadı, ne yapıp edip beni evden uzaklaştırmakmış! Aynı maksatla bana 50 kuruş verip sinemaya gönderirdi; sinema 25 kuruştu. “İyice anlamak için iki defa seyret” derdi.

6. Çocuklarınızı paraya boğmayın ki hesaplarını bilsinler. Çocuklarımın ABD''deki yıllık okul harçları 28.000 $, yurt ve yemek masrafları da 12.000 $ idi. Eder 40.000 $; buna 10.000 $ ekledim ve her birinin hesabına (4 yıl için) 200.000 $ yatırdım. Oradan çekip çekip harcadılar. Fazladan tek kuruş yok. Eğer 4 üzerinden 3 not ortalaması tuttururlarsa, 2. yıldan itibaren 16.000 dolarlık birer Honda alma sözü verdim; kızım arabayı değil parasını istedi! Çünkü hesap etmiş: Araba ilk yıl %30 değer kaybedecek, kasko artı benzin yılda 5-6 bin dolara patlayacak. İstediğim buydu zaten. Çocuğunuza sınırlı para verirseniz, hesap yapmaya başlıyor. Bir keresinde eşimle Washington''a gitmiştik. Oğlum Pittsburg''daydı. Cuma akşamı gelmesini istedik. Cumartesi sabah gelsem olmaz mı dedi. (Cuma akşamı uçak 600$, ertesi sabah ise bunun yarısı imiş!) Aradaki 300 doları ben ödedim de oğlanı bir gece önce görmüş olduk.

7. Küresel düşünün, ulusal pazara mahpus kalmayın. Abdullah Kiğılı, Özyeğin için şöyle diyor: “O bir model. Benim gibi birçok patron işe domestik bakıyor. Onun beyni ise uluslararası çalışıyor.”

٪d سنوات قبل
Özyeğin"den sekiz ders
Ucuz roman…
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…