|
Yetki ver, hesap sor!

Bu ülkede Ulusoy adını çocuk yaşlarından itibaren duymayan yoktur. Her şehrin yerel otobüs firmaları olsa da, şehirlerarası yolcu taşımacılığında ulusal marka olabilmeyi galiba uzun yıllar sadece Kamil Koç ile Ulusoy başarabildi. Bu ayki Ekonomist dergisinde yayımlanan Ulusoy ailesiyle alakalı haberin mahzun bir başlığı vardı: “Kurumsallaşamadık, edebimizle ayrıldık.” 1930''lardan bu yana faaliyet gösteren grup nihayet bölündü ve ULUSOY adı ortada kaldı.

Yılmaz Ulusoy açık yüreklilikle “bu işi beceremedim” diyor. “Elli yıllık iş hayatımda insanların barışması, beraberliklerin sürmesi için defalarca hakemlik yapmış bir insan olarak ben bu beraberliği Ulusoy''da sağlayamadım. Ve bunun üzüntüsünü ömür boyu taşıyacağım. Babam 83 yıl önce yola çıktığında yalnızdı. Sonra 11 çocukla aile öyle büyüdü ki 130 kişi oldu. Aile büyüdükçe problemler arttı.” Problemin ana kaynağı, nesiller arası iletişimsizlik: “Jenerasyon farklılığı öyle bir hal aldı ki karşındaki ''ben'' diyor, ''biz'' demedikçe beraberlik mümkün değil. Koltuğumu devrederim demekle gerçekte devretmek arasında fark var. Bu zor ve ben bunun olmadığını gördüm.”

Şirketleri ailenin mülkü gibi gördüğümüz müddetçe koltukları ya devredemez yahut yanlış aktörlere devrederiz. Sonunda aileler bölünür, şirketler yara alır. Ulusoy Ailesi de bölündükten sonra, Yılmaz Ulusoy kendi adını markalaştırmaya yönelmiş. Geçmişten ders almış mı? “Aynı hataları tekrarlamamak için çok özenli davranıyoruz. 7-8 aydır bir aile anayasası oluşturmaya çalışıyoruz. Hatta bu konuda yabancı bir şirketten danışmanlık hizmeti de alıyoruz. Benim yaşadıklarımı çocuklarımın yaşamasını istemiyorum.”

Eski Türk beyliklerinin “kurucu baba”nın ölümünden sonra dağılmasına ne kadar benziyor değil mi? Aslında insanlık tarihinin olağan hikayesidir bu. Kaba hatlarıyla bilebildiğimiz 6-7 bin yıllık tarihte ömrü 200 yılı geçebilmiş devletlerin sayısı kırkı geçmez. Modern şirket ise henüz reşit bir organizasyon türü sayılmaz. Merkezi Paris''te bulunan ve en az 200 yaşındaki aile şirketlerinin üye olabildiği Henokienler derneğinin kaç üyesi var biliyor musunuz? Kırk! 16 Aralık 2008 itibariyle bunların 15''i İtalyan, 11''i Fransız, 4''ü Alman, 4''ü Japon, ikisi Felemenk, ikisi İsviçre, birer tanesi ise Belçika ve K. İrlanda kimliği taşıyor. ABD 200 yaşını kendi zor doldurduğundan Les Henokiens üyesi şirketi yok!

Bir zamanlar Sakıp Sabancı''nın reklam filminde oynadığı Bisse marka gömlekleri imal eden İbrahim ve Mustafa Kefeli kardeşler de ayrıldılar. Mustafa Kefeli''nin yetişkin iki oğlu var fakat ikisi de babalarının işiyle ilgilenmiyor: “Büyük oğlum işletme okuyor, küçük oğlum lisede. Büyük oğlum ''Acaba bu mesleği mi yapsam?'' diye kendini yokluyor. Bayrağı kolay devralmayacaklar. Şirket Anayasası hazırladık. Türkiye''deki aile şirketleri 30 yılı aşamıyor. İkinci nesilde sorun başlıyor, üçüncü nesilde parçalanma yaşanıyor. Abimle 30 yıl birlikte çalıştık. Sonra yolları ayırdık. Üç yıl aile fertleri başka bir yerde sigortalı çalışmadan şirketimize giremeyecek, başarılı olurlarsa yükselecekler. Mirasçı diye işin başına geçemeyecekler.”

Vehbi Koç 1972 yılında gizli bir Aile Komitesi kurar ve komitenin gayesini şöyle özetler: “Çok büyük emek ve gayretlerle, yarım asırda bugünkü haline gelmiş olan Koç Müessesesinin devamlılığını sağlamak.” Yunus Nadi''nin ölümünden sonra Cumhuriyet gazetesinde yaşanan tatsızlıkları çocuklarına örnek gösteren Vehbi Bey, ortağı olduğu Garanti Bankası''ndaki kayırmacılığın yol açtığı verimsizliğe işaret etmekten de geri durmaz: “25. sene-i devriyesi kutlanan banka, Umum Müdür Cabir Selek beyin kuvvetli idareciler almaması, her işe akraba, kardeş ve eniştelerini koyması sebebiyle rakip bankalardan çok geride kaldı.”

Aile komitesinden sadece iki kişinin (Rahmi Koç ve Suna Kıraç) Holding''te görev almasını uygun gören Vehbi Bey, aile ile profesyonel şirket yönetimi arasındaki ilişkiyi de netleştirir: “Holding ve Şirket müdürlerine daha fazla selahiyet verilerek adem-i merkeziyete gidilecek, teferruata ait kararlara aile karışmayacaktır. Koç Grubunun muvaffakiyeti ve istikbali iyi para verilerek seçilen iyi idarecilere bağlıdır. Bu idarecilere selahiyet ve mes''uliyet beraber verilecektir. İdareciler ve memurlar ailenin hakimiyet ve kuvvetini kat''iyen hissetmeyeceklerdir. Gerek Rahmi Koç ve gerekse Suna Kıraç, Holding''teki orta tabaka memurların tayin ve azilleri ile meşgul olmayacak ve bu işte söz sahibi olmadıklarını etrafa hissettireceklerdir.”

Sakıp Sabancı''nın Baron Velge''den naklettiği şu söz, Koç anayasasının da özeti gibidir: “Aile işletmeleri kurumsallaşmak istiyorlarsa, aile fertleri icra noktalarından yönetim ve denetim noktalarına çekilmelidir. Çünkü aile fertlerinin hem sorumluluk taşımaları hem de kendilerini denetlemeleri zordur.” İşte Sakıp Bey''in Sabancı Grubu için birer ilke haline gelen tavsiyeleri:

1. Şirket her şeyin önünde gelir. Aile yararı şirket yararının önüne geçemez. Ailenin menfaati diye bir şey olamaz. Sadece ve sadece şirketin menfaati vardır.

2. Ailenin her hangi bir üyesi, kurumsallaşmakta olan şirkette görev alıyor ise, şunu bilmelidir ki vazifesi şirkete hizmet etmektir. Aileye değil, şirkete hizmet için görev almıştır.

3. Kurumsallaşmakta olan aile şirketinde, aileyi tek bir lider temsil eder. Bu lider, en iyilerin birincisi olmak zorundadır. Bu liderin liderlik gücü iyi günlerde değil, kriz dönemlerinde işe hakim olmasıyla ortaya çıkar. Bu lider ilkelerden ödün vermemek, hatır gönül dinlememek, şirket yararını aile bağlarının üzerinde tutmak zorundadır.

4. Kurumsallaşan şirket yönetim kurullarında sadece iş konuşulur. Aile meseleleri, aile ilişkileri hiç konuşulmaz; işlerin aile bağlarına veya fertlerine etkisi hiçbir şekilde tartışılmaz.

Vehbi Koç''un ilkesini hatırlayalım: “Koç Grubunun muvaffakiyeti ve istikbali iyi para verilerek seçilen iyi idarecilere bağlıdır.” Modern bir devşirme sistemidir bu. Tıpkı Osmanoğulları gibi, eşyanın tabiatına nüfuz eden arifler bu ilkenin evrensel geçerliliğe sahip olduğunu bilirler. Yunus Emre ne diyordu:

«Görmez misin sen arıyı

Her bir çiçekten bal eder

Sinek ile pervanenin

Yuvasında bal olmaya»

٪d سنوات قبل
Yetki ver, hesap sor!
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler