|
Nuri Pakdil"den mektup var

Kötülüklerden iyiliklere, yanlışlıklardan doğruluklara, çirkinliklerden güzelliklere doğru, tarih içinde büyük ve uzun bir yürüyüşe çıkan Anadolu insanına, edebiyatın sultanları, yol ve yön gösteren kutup yıldızları oldular. Edebiyat yüzyılların içinde oluşan, yüzyılların içinden süzülerek, Yirmibirinci yüzyıla gelen Mekke kültürünün, en önemli ve en değerli hazinesidir. Edebiyatla düşünce hayata, hayat düşünceye yansır.

*

İnsan hayatını anlamsızlaştıran seküler dünyanın, savaş yüzyılları, yaşı ve işi ne olursa olsun, bütün insanları askerleştirdi. Arnold Toynbee''nin Daisaku Ikeda ile yaptığı nehir söyleyişide, vurguladığı gibi: ''Bir asker için insan öldürmek, sivil olduğu dönemde cinayet sayılacakken, savaşta bir görev olmaktadır. Bu temel ahlak kuralının böylesine tersine çevrilişi, dehşet verici ve ahlak bozucudur.'' Gökten ölüm yağdıran savaşlar, her genci bomba yüklü bir ölüm makinasına dönüştürdü. Bir ''İsyan Ahlakı'' da olmalıdır.

*

Dünyayı dehşete düşüren, çevresine ölüm saçan, hayata düşman insanın karşısına, hayata dost insanı çıkarmak, edebiyatın ve edebiyatçının görevidir. Edebiyatı hayat için bilen edebiyatçı, çağından sorumludur. Savaş yüzyılından barış yüzyılına edebiyatçılarla geçilecektir. Hayatı yaşanır kılmanın sırları edebiyatta gizlidir. Edebiyat Tanrı''nın insana bilgi ve bilgelik kazandıran, eşsiz ve gizemli ilham atölyesidir.

*

Rasim Özdenören, Akif İnan, Erdem Bayazıt ile birlikte Edebiyat dergisini kuran, Nuri Pakdil günlükleri, denemeleri ve oyunlarıyla Anadolu insanının bilgi ve bilgelik dünyasına yeni boyutlar kazandırdı. Pakdil''in, edebiyat dostu Hüseyin Su''nun hazırladığı, ''Her yere serptiğim tohumlar'' dediği, düşünce ile eylem arasında köprüler kuran mektupları, üç güzel kitap olarak, ''Edebiyat Dergisi Yayınları'' arasında, okuyucularıyla buluştu. Mektuplarında Pakdil, ''İnsanı insana karşı'' Edebiyat ile savunuyor.

*

Mektup yazmayı bir ısınma hareketi olarak gören ve sabahları çalışmaya başlamadan önce mektup yazan, John Steinbeck, mektuplarına, ''altmış yılda arkasında bıraktığı izler'' olarak bakıyor. Pakdil de, yalnızca mektuplarıyla değil, gezi izlenimleri, günlükleri, denemeleri, oyunları, çevirileri, şiirleri, sıradışı tavır ve davranışlarıyle, arkasında izler bıraka bıraka ilerliyor. Aşta ben ve benim gibi pek çok kişi, geriye dönüp bakarsa, Pakdil''den ne kadar çok etkilendiğini, nerede, nasıl Pakdil''i izlediğini açıkca görür.

*

Pakdil, amerika''nın Vietnam''ı uçaklarla, Rusya''nın Çekoslavakya''yı tanklarla kan gölüne dönüştürdüğü bir dönemde, Türkiye''de sağda ya da solda değil, önde bir ''Sıradışı 68 Kuşağı''nın ortaya çıkmasında, önemli pay sahibidir. Onun yönlendirmesiyle, her üniversite öğrencisinin odasında, Yahya Kemal, Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Lonesco, Exupery ve Camus köşeleri oluştu.

*

Erdem bayazıt''ın ''Kelimeler tank gibi geçer adamın yüreğinden / Harfler harp düzeni almıştır mısralarda'' dizeleri, Pakdil''in mektuplarının en vurucu sözcüklerle yapılan, en öz ve en yalın özetidir.

*

Edebiyatı sevmeyenler, insanları sevmezler.

*

Edebiyattan uzaklaşan hayattan uzaklaşır.

*

Edebiyat hayattır, hayat edebiyattır.

*

Mektup hayatın şiiridir.

10 yıl önce
Nuri Pakdil"den mektup var
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset