|
Yolsuzluklar ortada kaldı

Politikacılar, medya karteli, büyük sermaye iç içe. Yolsuzlukların üzerine gidiliyor havası verilip, ipe un sermenin yöntemi bulunmuş. Tantan''dan sonra, bu işlerin takipçisi de kalmadı. Zavallı fakir millet. Bu hırsızlıkların, yolsuzlukların, usulsüzlüklerin hesabını soran yok.

Halk Bankası eski Genel Müdürü Yenal Ansen, bazı dosyalardan yargılanıyor; Murat Demirel''e açtığı 159 milyon dolarlık usulsüz kredi dolayısıyla ise, yargı önüne çıkması için, Kemal Derviş''in onayı bekleniyor.

Halk Bankası hakkında sayısız müfettiş raporları mevcut. Bu raporlarda, Halk Bankası yönetimi kıyasıya eleştiriliyor; yeterli garanti almadan açılan krediler, Halk Bankası''ndan teminat göstermek suretiyle başka bir bankadan sağlanan borçla açılan kredilerin kapatılması. Batık kredilerin vadelerinin uzatılıp, zararın büyütülmesi vs.

9 Temmuz 2001 tarihli Yeni Şafak, Yenal Ansen''in bir başka marifetini sergiliyordu: "Uncular Grubu''na, tapuda bulunmayan hayali araziler karşılığında, 32 milyon marklık kredi verilmişti. Kahramanmaraş Tapu Müdür Yardımcısı Salim Akansel, yapılan bütün işlemlerden Yenal Ansen''in haberdar olduğunu" belirtiyordu.

Yeni Şafak aslında, tozlu raflarda, arşivdeki dosyalarda kaybolan iddialardan sadece birini su yüzüne çıkartmış oldu. Yolsuzluk diz boyu ama, siyasi himaye yüzünden konu araştırılıyor.

17.6.2001 tarihli Radikal''ın haberi, Habertürk''ün yorumlarıyla, bu siyasi himayeyi gözler önüne seriyordu:

"Hüsamettin Özkan, Halkbank''taki bütün büyük kredilerde söz sahibiydi. Özkan''ın siyasi onayı olmadan büyük krediler verilemezdi. Halkbank''ın Egebank''a verdiği usulsüz kredi de Ankara''da bu çerçevede değerlendiriliyor. Bugün gazetelerde Halkbank eski Genel Müdürü Yenal Ansen''in gözaltına alınış haberi var ama, Hüsamettin Özkan''la ilgili tek satır yok. Ancak haberler oldukça net ortaya koyuyor ki, Halkbank''ın Hüsamettin Özkan''dan kopması, soruşturma sürecini hızlandırmış. 14 Nisan''da görevden alınan Yenal Ansen''in da aralarında bulunduğu Halk Bankası''nın altı eski yöneticisi, İstanbul''da gözaltına alındı. Ansen ve beş mesai arkadaşının, Murat Demirel''in şirketlerine, risk analizi yapmadan toplam 159 milyon dolar kredi verdikleri ve bu kredilerin bankaya geri dönmediği bildirildi. Ansen ve diğer yöneticiler batık krediye sebeb olmakla suçlanıyor."

Yenal Ansen 14 Nisan''da görevinden alındı. Demirel''e açılan 159 milyon dolar usulsüz krediden yargılanması için halâ Kemal Derviş''in izni bekleniyor.

Siyasi himaye

Ansen''in görevden alınması bizim TBMM''de Hüsamettin Özkan hakkında verdiğimiz soruşturma önergesinin hemen sonrasına rastlıyor. Özkan sorularımızın hiçbirini cevaplandırmamıştı. Sadece kendi döneminde Halk Bankası''ndan kimseye yeni kredi açılmadığını söylemekle yetinmişti. Peki daha önce açılanlar ve tahsil edilemeyenler ciddi bir şekilde takip edildi mi? Yenal Ansen''in usulsüzlüklerinin niçin üzerine gidilmedi? Neden, Savcılığa intikal eden dosyaların geri alınması için, Hüsamettin Özkan, hem Hazine''den sorumlu Güneş Taner''e, hem de Taner, güvensizlik oyu ile düşürülünce, Hazine''nin bağlandığı Mesut Yılmaz''a destan gibi mektuplar yazarak, Yenal Ansen''i korudu? Genel Müdür''ün haksızlığa uğradığını söyledi?

TBMM''de Hüsamettin Özkan, parmak sayısı ile "aklanıp" hakkında soruşturma açılmasına gerek kalmadığı kararı çıkınca, ben de mecburen savcılığa suç duyurusunda bulunmuştum.

Hangi ciddi bir ülkede, bir siyasetçinin, hakkında çeşitli olumsuz raporlar bulunan bir bankacıyı iki yıl süreyle himaye ettiği görülmüştür? Savcılığa, Hüsamettin Özkan''ın Güneş Taner''e ve Mesut Yılmaz''a gönderdiği, Yenal Ansen''i koruyan belgeleri de vermiştim.

Şimdilik bir ses çıkmadı. Ama iddialarımızın takipçisiyiz. Bugün olmazsa yarın, hiç değilse hükûmet bozulduğunda, ilgililer muhakkak hesap verecektir.

Etibank''ın satışı

Hüsamettin Özkan ve Recep Önal, Etibank''taki soygunun üzerine gitmedikleri için de sorumlu.

Hatırlatalım: 5.12.1997''de Hazine Müsteşarlığı, Etibank''ın Cavit Çağlar''a verilmesine, çekince koymuştu. Bu yazıda özetle şöyle denilmekteydi: "Nergis Grubu''na dahil gerçek ve tüzel kişilerin, mevcut bankasının (İnterbank) malî bünyesinin güçlendirilmesi için gerekli ve yeterli miktarda sermaye konulması ve sermayedar gruba ait kredi yoğunlaşmasının giderilmesi yönündeki Müsteşarlığımızın talimatını yerine getirmediği, aksine, söz konusu grubun mevcut bankasındaki risklerin artarak önemli boyutlara ulaştığı, tesbit edilmiştir. Söz konusu grup, malî imkânlarıyla, halihazırda sahip olduğu bankanın sağlıklı bir bünyeye kavuşması için gerekli tedbirleri alamazken, Etibank''ın, faaliyetlerini nasıl sağlıklı bir şekilde sürdürebileceği hususunda, somut kaynak gösterememiştir."

Bu itiraz 12.1.1998 tarihli Hazine''nin ikinci bir yazısıyla ortadan kalkmıştır.

Taahhütname

Söz konusu bu yazıyı dönemin Başbakanlık Hazine Müsteşarı Yener Dinçmen imzalamış, Güneş Taner Etibank''ın 64''üncü madde kapsamında kalarak, izlenmeye devam edilmesi şartıyla, olur vermiştir.

Esasen o tarihte, Dinç Bilgin''in kamu ve özel bankalara büyük miktarlarda borcu olduğu bilinmektedir.

Güneş Taner, Etibank''ın yeni sahipleri (Çağlar ve Bilgin''in) bir taahhütname imzalamalarını da istemiştir. Bu taahhütnameye göre, özelleştirme bedeli ödenirken, Etibank kaynakları doğrudan veya dolaylı olarak kullanılamayacaktı. Banka ortaklarına veya bu ortaklarla bağlantılı diğer gerçek ve tüzel kişilere, Nergis Grubu ve Medya Holding bünyesindeki şirketlere nakdî veya gayrinakdî kredi açılmayacaktı.

Taner''in iddiaları

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, Etibank''a el koyunca, bu taahhütnameye uyulmadığı kamuoyuna yansıdı. İstanbul DGM Savcısı Ercan Cengiz, Etibank''ın Çağlar - Bilgin ortaklığına devrinde, Güneş Taner''i de suçlu gördü ve "Dönemin Hazine''den sorumlu Devlet Bakanı Güneş Taner hakkında yapılması gereken yasal işlemi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı''nın" takdirine sundu.

O iş öylece kaldı.

Bu arada Güneş Taner, kendisinden sonra Hazine''nin başına geçenleri suçladı:

"Hazine, Etibank''ı devralacak ortaklığın, benim talimatım doğrultusunda bir taahhütname imzalamasını şart koştu. Banka, 64''üncü madde kapsamında tutuldu. Bilgin Grubu''na verilen limit dışı krediler, ben görevden ayrıldıktan sonra veriliyor. Yakın izleme, murakabe ve taahhütname şartlarının kontrolü, benden sonra bu makamda bulunan bakan ve müsteşarlara aitti. Soruşturma bu kişilerin de sorumluluğunu kapsamalı."

Güneş Taner''den sonra Hazine''nin başına gelen etkili ekip Hüsamettin Özkan - Recep Önal ve Selçuk Demiralp''tir. Her ne kadar, Hüsamettin Özkan, fiilen Hazine''nin başında görünmüyorsa da, Recep Önal ilişkisi dolayısıyla duruma hâkim olduğu, hatta Etibank''ın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu''na devrinden sonra, Dinç Bilgin ve Zafer Mutlu ile müzakereleri bizzat yürüttüğü biliniyor.

Acaba İstanbul DGM Savcısı''nın, Yargıtay Başsavcısı''nın takdirine sunduğu Güneş Taner işi ne oldu? Acaba, Hüsamettin Özkan''ın durumu ne zaman, Sabih Kanatoğlu''nun takdirine sunulacak? Yenal Ansen''in 2 yıl boyunca himaye edilmesinin yanı sıra, Etibank''taki ihmalin de üzerinde durulmayacak mı?

Etibank''la ilgili, bu bankanın bir an önce Mevduat Sigorta Fonu''na devrini öngören, Bankalar Kanunu''nun 13 ve 14''üncü maddelerinin uygulanmasını talep eden murakıp raporları niçin aylarca işleme sokulmadı? Neden beklenildi? Burada, Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp''in, dönemin Hazine''den sorumlu Bakan Recep Önal''ın ve her şeyden sorumlu Hüsamettin Özkan''ın hiç hatası, kastî ihmali söz konusu değil mi?

Nuh Mete Yüksel, Recep Önal hakkında bir fezleke tanzim etmişti. Bir ara gazetelere yansıdı. Bu işlemin sonucu da bilinmiyor.

Zavallı fakir millet. Bu hırsızlıkların, yolsuzlukların, usulsüzlüklerin hesabını soran yok.

POAŞ, İETT ve İDO

Politikacılar, medya karteli, büyük sermaye iç içe. Yolsuzlukların üzerine gidiliyor havası verilip, ipe un sermenin yöntemi bulunmuş. Tantan''dan sonra, bu işlerin takipçisi de kalmadı.

Sonsaniye.net''ten bir haber. 8 ay boyunca, ihalesiz bir şekilde Petrol Ofis AŞ''ye (POAŞ''a) 50 trilyon lira akıtan İETT, geçen hafta ihaleyi yine Doğan Grubu''nun ortağı olduğu POAŞ''a bıraktı. İhaleye başka katılan firma olmadı!!!

Ayrıca İstanbul Deniz Otobüsleri de, yakıtlarını Aydın Doğan''a ait POAŞ''tan alıyor. Petrol Ofis aslında, -herhalde özelleştirilmeden önceki alışkanlıkla (!)- önemli kamu kuruluşlarının yakıt ihtiyaçlarını karşılıyor.

Aydın''ın gazeteleri, trilyonlarca lira tutan bu yakıt alışverişini manşet yapsınlar. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını korumuş olurlar.

23 yıl önce
Yolsuzluklar ortada kaldı
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti