|
Siyaset borsası

Meclis''teki son müessif hadisenin üzerinde ne kadar durulsa yeridir. İktidar veya muhalefet partileri; ama hangisi olursa olsun, bu son hadise üzerine biraz zihin yorsalar ne kadar iyi olur.

Halbuki bizdeki siyasî partilerin, maalesef böyle bir tarafını göremezsiniz. Onlar hemen her meselede kendilerini haklı görür; orta yerdeki bir suçu, falan veya filân siyasî partiye havale ederek, kendi vicdanlarını rahatlatmanın bir yolunu behemehal bulurlar. Fakat düşünmezler ki, toplum bu tür meselelerde, haklıyı veya haksızı ayırt etmekten ziyade; siyaset kurumundan ve siyasî partilerin bizatihî kendisinden soğumaya başlar. İşte siyasî partilerin asla düşünmedikleri temel hastalık budur.

Sıfırı tüketirken

Bu söylediklerimizi test etmek amacıyla, hemen şu safhada, bir kamuoyu yoklaması yapıldığını düşünün; ve halka şu tarz sorular sorulduğunu hesap edin: "1.) Meclis''teki son hadiseler siyasete güveninizi artırdı mı, azalttı mı? 2.) Meclis''in itibarı yükseldi mi, düştü mü? 3.) Yaşadığımız son hadiselere bakarak siyasi tercihlerinizde bir değişme oldu mu, olmadı mı? Hangi partiyi takdir ettiniz?"

Tabiî, eğer gönlünüzü ferahlatmak isterseniz, o takdirde soruyu: "Son hadiseler dolayısıyla, hangi partiyi veya partileri hatalı buluyorsunuz?" biçiminde de sorabilirsiniz. Fakat buradan çıkan sonuç ancak bir züğürt tesellisi olur. Çünkü şu günkü günde, Türk siyasetinin cevabını bulamadığı temel soru; böylesine ciddi bir kriz karşısında dahi güven üreten, ahlâkî değer üreten ve toplumsal sağduyuyu ve bilinç altını tatmine matuf davranış ve mesaj geliştirememek sıkıntısıdır. Zaten bunu kaybetmiş bir şuurdan ne beklenir?

Kuşkusuz içinden çıkıp geldiğimiz baskıcı uygulamaların bunda büyük bir payı bulunmaktadır. Fakat mevcut güven kaybını ve siyasetin itibarsızlığını, sırf bu sebeplerle izaha yeltenen bir siyasî yaklaşımın kendi nefsindeki bir noksanı idrak imkânı olabilir mi? Zira toplum şunu kafasına koymuş bir kerre: Siyasetin ve siyasetçilerin ne ülkenin geleceğine, ne de toplumun geleceğine ilişkin söyledikleri bir şey bulunuyor. Siyasetin kendini kaptırdığı bu tür kavgalardan, toplum olarak beklediğimiz birşey var mı? Ne iktidar çalımının, ne de mangalda kül bırakmayan bir muhalefet jargonunun en ufak bir karşılığını gören varsa beri gelsin!..

Siyasetin boşa dönen kayışı

İşte tam da bu ortamda bir sağduyu yükselişine ihtiyaç şiddetle var. Yıllardan beri siyasî partiler bunu yapamadıkları içindir ki, sürekli erozyona uğruyor. Toplumun bilinç altında çoğu liderler kirlenmiş bir kerre!.. MHP ve DSP, geçen seçimde bunun için oy alabilmişlerdi. Ne yazık ki şimdi, işte o eski itibarlarının kumarını oynuyorlar.

İktidar için söylüyorum: İç Tüzüğü geçiremeseniz kuşkusuz bir kaybınız olurdu. Fakat hem DSP''nin, hem MHP''nin, şimdiki itibar kaybının yanında solda sıfır kalmaz mı o kayıp? Ecevit''in dürüstlüğünün ve centilmenliğinin yanısıra, MHP''nin yumuşak, anlayışlı ve fedakârlık imajları ne oldu şimdi?

Muhalefet için söylüyorum: DYP bu olayda, en az DSP ve MHP kadar hatalıdır. 1980 öncesi CHP''nin yöntemlerini kullanmaya kalkışmıştır ki, asla mazur görülemez. Hem bu olay, yıkılmaya yüz tutmuş ve belki nisanda tekleyecek bir koalisyonu, yeni baştan birbirine kilitlememiş midir? Hem MHP''nin hükümet kurulurken, FP ve DYP''ye karşı yaptığı büyük hatadan ne farkı vardır bu stratejinin? Hükümet yıkıldı farzedelim, yarın siz kiminle koalisyon kuracaksınız? ANAP ve FP ile mi? Onun için DYP, bu son hadise ile, kendisini biraz daha tecrid etmiş sayılmaz mı? Yani iktidarı zora sokayım derken, kendisini zora sokmuş sayılmaz mı?

Sizin anlayacağınız, siyaset borsası sürekli değer kaybediyor. Bize göre siyaset taktiklerini, herşeye rağmen ey iyi uygulayan parti ANAP olduğu için, son hadiseler dolayısıyla, bari susmayı akıl edebildi. Ne muhalefeti eleştirmeye, ne de koalisyon ortaklarını savunmaya kalkışmadılar. Dikkat etmiyor musunuz? Ama tabiî, ANAP toplumun bilinç altında kendini kirlettiği için bu tutumundan asla bir hayır beklemesin.

İç tüzük krizi

FP''ye gelince!.. Bana göre, o tür kavga görüntülerinin hiçbir karesinde FP''nin yer almaması gerekirdi. Kavgayı ayırmak için bile olsa!.. Özellikle bu haftanın son derece sakin geçmesinde fayda var. Kendi dışında veya içinde; siyasal sistemdeki her tansiyon yüksekliği FP''nin zararına sonuç verir. Kimin haklı veya haksız olduğu biçimindeki bir yargıçlık rolüne ise, toplum asla prim vermez ve bunu bir boşboğazlık telâkki eder.

İç Tüzük meselesi mi dediniz?.. Fazla büyütmeye gerek yok bize göre. Çünkü fikrî ve siyasî bir kayıp söz konusu değil. Mahkeme kadıya mülk olmadığı gibi, o iç tüzüğü, yarın da muhalefet kullanacak. Çünkü aynı imkânları size de bahşediyor. Öyleyse içinizi niçin daraltıyorsunuz?

23 yıl önce
Siyaset borsası
​Sorun muhafazakârlık mı popülizm mi? ​
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir