|
Anayasa Mahkemesi, DYP ve FP

Türkiye''de "devlet krizi"nin cereyan ettiği ve halen de devam ettiği bir safhada, muhalefet cephesinde (DYP ve FP), iki mânidar gelişmeye şâhit olduk. Birincisi, DYP''nin hükümet hakkında verdiği gensoru önergesini geri çekmesi. Eğer bu önerge geri çekilmese idi, görüşmeleri dün yapılacak ve TRT''den de naklen yayınlanabilecekti.

Bu esnada DSP ve ANAP, gensoru görüşmelerinde tam anlamıyla iflâs edecekti. İster kendilerini savunsunlar, ister Cumhurbaşkanı''na hakarete devam etsinler, farketmeyecekti. Çünkü ne söylerse söylesinler, konuştukları herşey topluma batar hale geldi.

Buna karşılık, gensoru önergesini geri çekişlerini DYP cenahı "memleketin âli menfaatleri" ile izah ediyorlar. Kulaktan kulağa yayılanlar ise daha farklı! Meğer Hüsamettin Özkan''ın marifeti değil miymiş? Özkan Çiller''i aramış, o da "âli menfaatlere" göre hareket etmiş.

Buraya lûtfen bir "mim" koyun!.. Çünkü ileride lâzım olacak.

FP''nin ek süre talebi

İkinci gelişme ise FP''de yaşandı. FP düşünmüş taşınmış, Anayasa Mahkemesi''ne hafta sonuna kadar vermesi gereken yazılı savunma için, onbeş güne ilâve olarak bir ay daha istemiş. Bu konuda FP''nin, kuşkusuz bazı gerekçeleri vardır. Bunlar nelerdir bilmiyoruz. Fakat bizim kanaatimize göre, FP, savunma konusunda ne kadar acele ederse o kadar faydalıdır. Kendisi için öyle olduğu gibi, Türkiye için de aynı.

Biz bu yazıyı kaleme aldığımız sırada, henüz daha Anayasa Mahkemesi; FP''nin ek süre talebini görüşüp görüşmediğine ilişkin bir açıklama yapmamıştı. Dolayısıyla yüksek mahkemenin tavrını bilmiyoruz. Dolayısıyla burada ifadeye çalışacağım görüşler, Anayasa Mahkemesi''ni olduğu kadar FP''yi de yakından ilgilendireceği için, daha bir dikkatli olmam gerekiyor.

Şöyle ki:

Anayasa Mahkemesi''nin yaklaşımı

Anayasa Mahkemesi, Fazilet Partisi davasına kuşkusuz sırf hukuk açısından yaklaşmaktadır. Fakat dâvânın hangi zaruretlere istinad ederse etsin, gereğinden fazla uzaması, Anayasa Mahkemesi''nin niyet ve zaruretlerinin ötesinde bazı siyasal sonuçlar doğurmaktadır. Fazilet davası ister istemez, ana muhalefet partisi konumundaki bir partiye, siyasî blokaj sayılabilecek durumlara yol açmaktadır.

Halbuki Köşk''le Hükümet arasındaki siyasî kriz iyi incelenirse, bu krizin, FP etrafındaki siyasî blokajla yakından alâkalı olduğu görülür. Çünkü şu günkü tabloda Türkiye''nin temel açmazı, herhangi bir sebeple, iktidar değişikliğine gidememesidir.

En zarurî bir şart altında dahi, iktidar değişikliğine imkân bulunamayınca; mevcut siyasî kriz daha bir yoğunlaşarak, doğrudan doğruya "devlet krizi" seviyelerine yükselmektedir.

Şu günkü halde, MGK''nın önümüzdeki pazartesi günü toplanacak olması dahi, mevcut krizin aşıldığı anlamına gelmez ve gelmemelidir. Bu kriz sâridir ve ağırdır çünkü. Ta, ne zamana kadar? Parlamentonun rahatlayacağı ve değişik hükümet ihtimallerinin ortaya çıkacağı bir zamana kadar!..

İşte Fazilet Partisi davası bunun için önemli. Partinin kendisini de aşacak şekilde Türkiye için, Türk siyasî hayatının rahatlaması için önemli.

Dikkat edilirse kriz sonrası, hükümetin istifa etmemesi için, MGK Genel Sekreteri Başbakan''a ricacı olarak gönderiliyor. Çünkü parlamentoda hareket imkânı yok ve yeni bir hükümet kurulamayacak da onun için!.. Bu arada Cumhurbaşkanı''nın rahatsızlığı da ortada!.. Yolsuzlukların üzerine dosdoğru gidin diyor, fevrî itirazlar yükseliyor. Çünkü hükümet, alternatifsizliğinin bilincinde olarak pervasızlaşıyor, bunu bilinçli olarak yapıyor.

Mevcut şartlarda sakıncalı muâmelesi gördüğü için de kimse FP ile, FP''lilerle hükümet kurmayı göze alamaz ve nitekim almıyor da. Bunun içindir ki, hükümeti bozmaya da kalkışamaz koalisyon ortaklarından herhangi birisi.

Kriz FP davası ile ilgili

Görüldüğü gibi, FP davasının uzamasının, tahminlerin ötesinde siyasî sonuçları bulunmaktadır. Bu sonuç Türkiye''nin tıkanmasıdır. Cumhurbaşkanlığı makamının yıpratılmasına imkân sağlamaktır ve siyasal sistemin tek ayak üzerinde durmaya mahkûm edilmesidir. Sırf bu tür zaruretler nedeniyle olsa bile, davanın bir an evvel sonuçlandırılmasında fayda mülâhaza edilmektedir.

Ne var ki, ek süre isteyen FP''nin yaklaşımının böyle olmadığı görülüyor. Onlar da, ne olursa olsun dâvâ uzasın görüşünde. Ancak Türkiye şartları, bizim daha farklı düşünmemizi zaruri kılıyor.

Bu bakımdan Anayasa Mahkemesi''nin davayı; ama olumlu, ama olumsuz süratlendirmesinde fayda mülâhaza edilmektedir.

23 лет назад
Anayasa Mahkemesi, DYP ve FP
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset