|
İstanbul ve sinema

İstanbul gerçekten uluslararası bir şehir. Siz sayın ki dış âlemde, ülke olarak Türkiye''den ziyade bir tanınmışlığı mevcut. Deniz, tabiat, tarih!.. Aynı zamanda da bir kültür ve medeniyet sentezi olarak, ufkunuzda büyüyor da büyüyor İstanbul!..

Kimseler birbirini duymuyor bu şehirde ve yüksek bir tempo halinde hayat durmaksızın akıyor. Çok değişik uğraş ve amaçlar etrafında İstanbul, büyük bir uğultu halinde, kendini her an yeniden üretiyor. Bin bir farkın, tezadın, emeğin, fesadın ve duânın cem olduğu bir âlem burası!.. İstanbul bütün bunları, kendi şahsı mânevîsinde, gene de anlamlı bir terkibe dönüştürmeyi becerebiliyor. Yani İstanbul edilgen bir nesne olarak durmuyor karşınızda. Tam aksine hemen her farkı, kendine mahsûs özgün bir terkibe dönüştürerek yeniden üretiyor.

İstanbul, Orta Asya ve sinema

Bütün bunlar yetmezmiş gibi, Koca Balkan kıtalarını, tarihten gelen bir meyl-i tabiî ile kendine doğru cezbediyor. Kafkaslar da aynı şekilde!.. Yani İstanbul; Türkiye adına taşıdığı yüksek bir sorumlulukla, içine kapanan Ankara''ya inat bir gül gibi kendini açıyor. Daha doğrusu bir anne şefkati ve baba himmeti ile, tarihsel rolüne devam ediyor İstanbul.

Geçtiğimiz cuma günü, bu şehirde başlatılan İkinci Türk Dünyası Sinema Günleri''nin açılışı sırasında; gerek Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna''nın, gerekse Kültür Dairesi Başkanı Şenol Demiröz''ün konuşmalarını dinlerken de hep aynı şeyleri düşündüm. Türk Dünyasından dokuz bağımsız ve muhtar cumhuriyetin katılımı ile gerçekleştirilen bu muhteşem faaliyet, hemen ifade etmek gerekir ki, bir belediye hizmetinin ve şehir faaliyetinin çok daha ötesinde bir anlama bürünüyor. Bu tür faaliyetlerin daha ziyade Kültür Bakanlığı tarafından düzenlenmesi gerekmez mi? Meselâ, aynı şekilde Balkan ülkeleri, Kafkas ülkeleri, Ortadoğu ülkeleri için de benzer faaliyetlerin gerçekleştirilmesi niçin düşünülmesin?

Olsun varsın!.. Bu tür ihmaller bir ülkenin bütününe râci ve bir nevi farzı kifâye gibi de oldukları için, böylesi hizmetlere derin vicdanlarında sorumluluk duyanlar talip olabilirler ancak.

Herşey bölgesel, herşey evrensel

Benim garibime giden o ki, üç-beş kıytırık haberin dışında, böylesine önemli uluslararası bir düzenleme, Türk basınında hiç yapılmamış gibi bir muâmeleye tâbi tutuluyor. Hayır bu görüntü kimseyi yanıltmasın!.. Çünkü sinemaya, sanata ve kültüre alâka duyan zeminler; Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Azerbaycan, Tataristan, Başkurdistan, (Çuvaşistan neden yok ki?), Kuzey Kıbrıs ve Türkiye sinemasının en seçkin örneklerini bir arada görüyor ve ortaya konan sanatsal tavırları birbiriyle gene ancak Türkiye''de, yani anne İstanbul''da mukayese imkânı buluyorlar.

Bu cümlelerle bir mübâlağa değil yapmak istediğim. Zira yaptığı filimleriyle, romanda Cengiz Aytmatov''un seviyesiyle eş değerde sinema yönetmenleri bulunuyor İstanbul''da!.. Bugün Türkiye''de sinema filmi ne kadar az yapılırsa yapılsın, bu alanın yaygın alâkalıları; Orta Asya Türk Dünyasının özgün kültürünü, insanı kavrayış ve ifade biçimlerini bu filimler vasıtasıyla tanıma fırsatı buluyorlar. İşte asıl, buradan doğacak bir mukayese fikridir bizim için önemli olan. Böylesi yüksek bir kazanç, doğrusu her külfete değer diye düşündüm. Kaldı ki diğer katılımcıların kazancı da, bizden aşağı sayılmaz.

İhsan Kabil - Tevfik İsmailov

Bu bakımdan ülkemiz adına, İstanbul Büyükşehir Belediyesi''nin üstlendiği bu anlamlı faaliyete omuz veren herkesi tebrik etmek ihtiyacını duyuyorum. Hele hele İhsan Kabil ve Prof. Tevfik İsmailov!..

Zaten her büyük iş, hedefine kilitlenmiş ve onu bir aşk ve sevdaya dönüştürmüş görünmez hizmet erlerinin omuzlarında yükselmez mi? Kuşkusuz onlarla da sınırlı değil. Çünkü Kültür Dairesi''nin ve Kültür AŞ''nin bütün görevli kadroları bu takdir ve tebrik parantezinin içinde yer almaktadırlar.

Bu vesile ile, burada bir hususa daha işaret etmek isterim: Türkiye''nin AB''a, Ortadoğu''ya, Rusya''ya, Orta Asya''ya, Balkanlar ve Kafkaslar''a açılması.. Bunların hepsi birbiriyle eşdeğerde. Daha doğrusu birbirinin anti-tezi değiller. Dolayısıyla, böylesi anlamlı faaliyetlere alâka gösterilirken, herhangi bir komplekse kapılmak yersizdir.

23 yıl önce
İstanbul ve sinema
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı