Amerikan güvenlik kurumlarından ve medyanın tamamından durmaksızın akan haber, fotoğraf ve raporlar, günün büyük tehditler doğurması ihtimaliyle, gittikçe genişleyen önlemleri resmediyor. Bunlar dahi ülkedeki tansiyonu yükseltiyor, riski artırıyor…
Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının yayınladığı, ilk bakışta, “demokrasiyi, anayasayı ve yeni Başkan’ı” koruma amaçlı ‘muhtıra’ da buna dahil. On binlerce askerin başkenti ve eyalet meclislerini işgal ‘görüntüleri’ gerçekte bu intibaı veriyor.
Türkiye ise ABD ile özel ilişkilere sahip, çıkar çatışması yaşayan diğer ülkeler gibi, Biden döneminde Amerikan dış politikasının, küresel güvenlik anlayışının nasıl gelişeceğini izliyor. ‘Oyundaki’ ülkelerin hepsi, ABD iç çarklarındaki aşırı ısınmanın bu sorunun temel cevabı olduğunun farkında…
Bu sözler, yaklaşık 10 gün önce Biden tarafından CIA direktörlüğüne atanan William Burns’e ait! (‘The Diplomacy Imperative: A Q&A with William J. Burns’, Mayıs 2019, The Foreign Service Journal.) Burns, CIA tarihinde kurumun başına getirilen ilk kariyer diplomat. Sıra-dışı bu atama bile Biden yönetimin dış politikasının nasıl olacağına ilişkin ipucu veriyor. Son dört yıldır CIA’in ismi neredeyse unutulmuştu.
Burns, dış politikada aşırı askerî güç kullanımını, öncelikli tercih olmasını doğru bulmuyor. Diplomasi ve istihbaratın, güvenlik ve dış politika konularında “sırtlarını birbirine vererek” çalışmasını tercih ediyor. Bu iki ilke şimdi CIA’in bir numaralı koltuğunda vücut buluyor.
Biden dış politikasına ilk bakış CIA, Dışişleri ve Savunma Bakanlığı’nı bu verilerle ele aldığınızda, başta Rusya ve Çin’le ilişkilerde yapılacak yolun-yeni yol bulma şansı artık kalmadı-hangi taşlarla örüleceğini gösteriyor.
Normal şartlarda evet. Örneğin İran konusunda vaat ettiği tutum da benzer ipuçları taşıyor. Fakat yeni ABD yönetiminin, Rusya ile ‘meselelerini’ önceye alan, Çin’i erteleyen, transatlantik ilişkilere ağırlık vereceği anlatısı güncelliğini korumakla kalmıyor, aktüalite içinde sıcaklığını başta kaybetse de, son yüzleşmeden kaçınılamayacağı gerçeği ortada duruyor.
Süreci tekrar anlatmak anlamsız, özü şu; Salgın Doğu’ya güç ve nüfuz akışını hızlandırdı. Bununla kerhen uyum politikası bir seri komplikasyon ortaya çıkaracak, kritik zamanı harcayacak ve bir yansıması ABD dahiline olacak…
Toplumsal çöküşü aktif ve yıkıcı hale getiren salgındı. 400 binden fazla ceset Amerika’daki ulusal mutabakatı bozdu. Artık daha çok Amerikalı bu çadırın kendisini korumadığını düşünüyor. Dış politikadaki hegemonya erimesi de bileşik kaplar kuralı. Bu yüzden orta ve alt sınıfa büyük para akıtılacak. Ve bunun hemen, şu an yapılması gerekiyor. Sağlık ve yiyecek ihtiyacını karşılayamayan kitlenin Amerika’yı yırtacağı gerçektir.
Bugün yapılacak büyük hata ise, eğer yemin töreninde olaylar çıkarsa, ezmek için sınırı aşan askeri güç kullanılması olur.