İkinci maça geçiverdiler ve S-400’lerin parçaları tamamlanmadan ilk maçın ağır skorunu, geleceğe mirasına bakmadan, “S-400’lerde kaybettik, önümüzdeki maçlara bakalım” diyorlar...
Bizim “yerlilerin” gözleri F-35’lerin askıya alınmasını ve olası yaptırımları bile görmüyor artık...
Bu sefer olmaz!
Yüzüncü yılında Erzurum Kongresi kararlarının özlü ve kestirip atan maddesi şudur...
“Manda ve himaye kabul edilemez”. İlktir.
S-400’leri alma iradesiyle bu madde arasındaki bağ, Ömer Seyfettin’in “Diyet”idir!
Kesip atacaksınız...
***
Türkiye’nin bir “ritm” yakaladığını yazabiliriz, öbekler var; Afganistan-Pakistan-Hindistan, İran-Irak-Suriye, Doğu Akdeniz-Kıbrıs...
“İklim”i kullanıyor Ankara. Akdeniz’de bir ittifak var, yeniden yazmıyoruz, AB’yi arkalıyor; “yaptırım uygularız” sopası gösteriyorlar. Türkiye’nin cevabı; ‘kulak asmıyoruz’! ‘Boş’ olduğunu biliyoruz.
Teslim!
Ama ‘samimi’ mi?
***
Aynı Almanya, yanına Fransa’yı alıp Türkiye’ye gelecek ve Ankara ile belki “uçakları” konuşacaklar...
Dörtlü Zirve-II’den bakalım neler çıkar...
***
Anlaşılıyor herhalde...
AB ve Suriye konusunda Türkiye’nin duruşu belli ve İran ile Irak’ta da öyle duruyor. Duruşları bozuk olanların rahatsızlığı Erbil’de diplomatımıza saldırmalarından belli ve tetikçi seçilirken akrabalığı göz ardı edilmiş olamaz.
***
Dışişleri Bakanı’nın dünkü açıklamaları bize Ankara’nın ‘güvenli bölge’ olmaz ise askeri bir harekâtın başlayacağını söylüyor.
Amerikan heyeti burada. Bu satırlar yazılırken iki ülke askeri yetkilileri konuşuyordu. Önlerinde harita açık varsayıyoruz! Aynı akşam Trump, Senatörlerle “Türkiye” konulu toplantı yapıyor...
ABD heyetinin başkanı James Jeffrey, Cumhurbaşkanı sözcüsünden randevu istiyor, reddediliyor. Karşıda CENTCOM generalleri teröristlerle konuşuyor...
Kuşatmayı kuşatmak, mümkün mü?
***
‘Sistematik’; bilerek, belli bir hedefe matuf olarak demek.
Neden?
Bu sorunun yanıtını kimse duymak istemiyor.
Ortadoğu kaynaklı ama Batı beslemeli tehditlerle karşı-karşıya olan tek NATO ülkesi Türkiye’dir.
Şimdi ordusuyla tüm sahaya basıyor...
***
Ek yapalım...
1974-75’de Kıbrıs yüzünden ABD ambargosu gelince, Türkiye’deki 21 üs kapatıldı. İncirlik dahil. Zamanın ABD Başkanı ambargoya karşı çıkmıştı, Kongre dayattıkça dayattı. Üç kere veto etti. Sonunda Başkan kongre üyeleri ve senatörleri çağırıp, “NATO’nun güney kanadı çöker” dedi...
Savunma Bakanı Hulusi Akar: “NATO’nun güney kanadı olumsuz etkilenir”... (18/07)
Akar’ın F-35 özelinde söylediği bu tespit 45 yıl sonra niye tekrarlanıyor?..
***
Kısa süre önce Kandil’in sözde yöneticilerinden birine sayfalarını açan Amerikan gazetesi, evvelsi gün bir akademisyene; “İncirlik’e ihtiyacımız kalıp kalmadığını baştan düşünmeliyiz” diye yazdırıyor...
22 Temmuz 2019... ABD Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Dave Goldfein: “Bir ülkede F-35 ve S-400’ün bir arada bulunması uyumsuz olur. Ama hava kuvvetlerinin operasyon kabiliyet ve esnekliğini sürdürmesi lazım. Bu uçakların nasıl konuşlanacağına ilişkin bir seçeneği dışlamamak gerekir. Bu yüzden F-35’ler İncirlik’e inemez diyemem. F-35’lerin İncirlik’ten uçmayacağını söylemek ya da tersi çok iddialı bir ifade olur. Şartlara bakacağız”... (‘Will US F-35s ever operate from Turkey? The US Air Force’s top general won’t rule it out’, 22/07, Defense News.)
Türkiye’nin F-35 programından çıkarıldığını söyleyen Pentagon açıklaması içinde, “askeri ilişkiler güçlü olmaya devam edecek” notu vardı.
Öyle mi?..