|
Nehrin kıyısında bekleyen ülke…

ABD Savunma Bakanı Mark Esper’in Washington merkezli Atlantik Konseyi’nde yaptığı konuşma ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, Moskova’da düzenlenen Valday Tartışma Kulübü’nün yıllık toplantısında yaptığı konuşma, “dünya düzeni”nin nasıl kavranması gerektiği konusunda “senkron” sunuyor…

‘Esper haritasının’ bu kadar açıkça çizilmesi şaşırtıcı gelebilir. Ancak söylediklerinin tamamı, yıllar içinde ve satırı satırına hem bu köşenin hem de Akıl Odası takipçilerinin iyi bildiği konular…

“ABD, Rusya ve Çin ile büyük güç rekabetine girerken ortak ve müttefikleri ile ilişkilerde yenilik yapıyor. Rusya’ya karşı Avrupa’daki ortaklarla birçok yeni anlaşma ve inisiyatife imza attık. Bu iş NATO’nun da ötesine gidiyor. Müttefiklerimizden, sorun çıktığında sevkiyata hazır, kabiliyetli ve istekli olmalarını bekliyoruz”…

Esper’e biraz devam edelim; “Polonya, Romanya, Bulgaristan, Estonya, Letonya ve Litvanya ile birçok anlaşma yaptık. Pasifik’te de Çin’in yeni güç projeksiyonlarını sınırlamayı hedefliyoruz. Hindistan, Avustralya ve Endonezya ile kritik iş birliklerine imza attık. İngiltere de, Queen Elizabeth uçak gemisini Pasifik’e gönderecek”…

Dünyayı verevine yırtan bir harita bu. Buna Ortadoğu’da İsrail ve kimi Arap ülkelerinin işbirliği ile eklemlenen “Yüzyılın Planı” ile Karadeniz ve Hazar havzasında başlayan yeni ‘istikrarsızlık halesi’ni ekleyebilirsiniz…

TÜRKİYE KOR ÇEKİRDEK GİBİ, SALDIRAN ERİYOR…

Böylece ortaya, Avrupa-Balkanlar, Karadeniz-Hazar, Akdeniz-Ortadoğu ve nihayet Pasifik’te oluşan dört baklalı bir zincir çıkıyor. Bu öbeklerin her biri diğeri ile rabıtalı ve hep yazdık, asıl hesaplaşma öncesi cephelerin tahkimatı, düzenlenmesi anlamına geliyor…

Türkiye ise bu dört ana parçanın üçünde “çekirdeği”, “kalpgâhı” tutuyor. Yani ilk üç baklayı durdurma veya yaşatma potansiyeline, dördüncüyü de bu imkân-kabiliyetine göre etkileme gücüne sahip tek ülke…

Yine bu öbeklerin içinde ABD’nin beklediği kıvama gelmemiş çok ülke/sorun bulunuyor. NATO ve Avrupa ülkelerinin birçoğu bu durumda. İsteksizler ve hele savaş hiç istemiyorlar. Karadeniz ve Hazar’da ise Türkiye temel oyuncu. Nispeten istikrarlı bu alana yönelik girişimlere hangi cepheden bakacağı kestirilemiyor. Hele söz konusu Ortadoğu olduğunda, bütününde yaşanan gelişmelerden rahatsızlığını, gerektiğinde müdahil olduğunu görüyoruz…

Şunu da ekleyelim, önümüzde Amerikan seçimleri bulunduğundan, Savunma Bakanı’nın açıklamalarını sandığa yönelik saymak akla gelebilir. Değil. Amerikan seçmeni bundan ne kadar etkilenir ayrı konu ama ister Trump seçilsin ister Biden bu planı uygulayacaklar. Sadece “yoğurt yiyiş” farkı olur ama yordam değişmeyecek…

Türkiye’nin Azerbaycan-Ermenistan krizinden hareketle, Ukrayna ile kurduğu yeni ve güçlü ilişki, Karadeniz’deki tutumu, Kafkasya’da daha görünür profil çizmesi, ABD/Batı cephesinde yer tuttuğu anlamına geliyor mu?

Gelmiyor. Türkiye’nin herhangi bir kutupta yerleşik hale geldiğini kimse söyleyemez. ABD ve Rusya da söylemiyor. Moskova, Türkiye’nin yerinden memnun. Ankara ABD’ye mesafeli durduğu için değil. Normale yani “ortaya” geldiği, daha bağımsız davrandığı için. ABD ise olması gereken bu mesafeyi, geçmişteki çok çok yakın konumuna bakarak, Ankara’nın kendisinden uzaklaştığı şeklinde algılıyor. Ama kuşbakışı zaviye gösteriyor ki, Türkiye iki ülkeye aynı uzaklıkta…

PUTİN’İN SÖYLEDİKLERİNİ BU HARİTAYA GÖRE OKUYUN…

Putin’e gelince…

Söylediklerinden kolaj yapalım…

“Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan’a eşit mesafede. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tutumu ne kadar sert görünürse görünsün, esnek bir kişi olduğunu, onunla ortak dil bulunabileceğini biliyorum. Bu nedenle durumun normale döneceğini düşünüyorum. Biz, diğer ülkeler arasındaki çatlakları hiçbir zaman suistimal etmedik. Türkiye ile Rusya arasındaki etkileşim önemli. Türkiye’yle işbirliği hacmimiz artıyor. Rusya ve Türkiye’nin Güney Kafkasya’daki duruma ilişkin tutumları örtüşmüyor ama Türkiye’yle olan görüş ayrılıklarından kaygı duymuyoruz. Ankara’yla işbirliğinin sürdürülmesinden yanayız. Siyasi çözüm bulunmasından yanayız. Cumhurbaşkanı Erdoğan bağımsız politika izliyor ve Türk liderliğiyle çalışmak memnuniyet verici ve güvenli. Her türlü baskıya rağmen, TürkAkım projesini Erdoğan’la kısa süre içinde gerçekleştirdik. Bu konuda (Kuzey Akım 2) Avrupa’yla yıllardır sürüncemedeyiz. Avrupa, projenin uygulanması için bağımsız hareket edemiyor”…

Putin, özellikle Batılı medya organları ve siyasilerin sıklıkla eleştirel bir dille Türkiye’ye yönelttiği, “Osmanlı mirası peşinde koşuyor” ithamları ile Ankara’nın Kırım konusundaki duruşuna ise “bunlardan haberim yok” yanıtını verdi. Habersiz kalması mümkün olmayacağına göre açıkça ve küresel kamuoyunun önünde “başını başka yöne çeviriyor”…

Putin’in açıklamalarının bütünü ABD/Esper’in çizdiği harita özelinde okunmalı. Rusya’yı kuşatan ABD jeopolitiğinin tek ve temel eksiğinin, zinciri tamamlayacak ve gücüne kırılmazlık katacak halkanın Türkiye olduğunu biliyor. Bir evvel yazmıştık, Kremlin için bu, “bütün cephe”de kaybetmek demek.

Öte yandan Türkiye, Rusya ile iş görme üslubunu bu formüle kurmak istemiyor. Son tahlilde, hele ABD seçimlerinden sonra Çin’e karşı ABD ve kısmi batı saldırısı başladığında pozisyonunun daha kıymetleneceğini biliyor. Ama şuna da görüyor, büyük ABD planı çok sayıda zaaf barındırıyor ve Türkiye için risk oluşturan ögeleri var!

Evet, Ankara’nın elindeki büyük ve işlevsel bir kart. Bunu belli bir eksene ait veya rakip olarak değil, “düzenin ıslahı” için kullanmak istiyor…

Peki, bu doğru bir politika mı?

Hem de nasıl!

#Rusya
#Vladimir Putin
#Türkiye
3 yıl önce
Nehrin kıyısında bekleyen ülke…
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti