Cemal Paşa ’nın, defni geciktirilmiş bir cesedin ürkünçlüğünü taşıyan hatıralarında, Filistin ve Suriye sahnesinde ortaya çıkan “pek uğursuz” olaylarla adını eşitlediği Alman Generali Falkenhayn , Osmanlı’nın zikredilen cephelerde savaşan ordusuna 1917 yılı Haziran ayı başında komutan tayin edildiğinde başlamıştı Filistin’deki Siyonist zulmü. Cemal Paşa, Falkenhayn’ın Filistin-Suriye’nin başına bela edilmesine karşı çıktığını söylese de kendisinin uzun vadeli Siyonist bir planın parçası olduğu kuşkusunu
Siyonist zulmü.
Cemal Paşa, Falkenhayn’ın Filistin-Suriye’nin başına bela edilmesine karşı çıktığını söylese de kendisinin uzun vadeli Siyonist bir planın parçası
olduğu kuşkusunu hiç gideremedi,
çünkü “İt iti ısırmaz” şeklindeki ata sözü, onun başkalarını suçlamasından daha baskındı ve bu gerçeği göremeyen
ilk kişi bizzat kendisiydi.
İngiltere’nin savaş nedeniyle iflasın eşiğindeki ekonomisini düzeltmek için ilk iş olarak Filistin’i kendi topraklarındaki Siyonist bankerlere satmasıyla başlayan yüz yıllık Siyonist zulmü eski hızını koruyarak bugün de sürüyor.
Nebi Musa Ayaklanması, İngilizlerin Filistin’i Yahudi yerleşimine açmasıyla başlamış; onların korumasındaki ilk işgalci Yahudiler sonradan ABD-İsraili ordusunun çekirdeğini oluşturacak ilk çeteleri ta o zamandan kurarak mülk işgaline başlamışlar, Balfour Deklaras-yonu’yla da bu yoldaki azgınlıklarını artırmışlardı.
“20 Nisan 1920 Pazar sabahı Yahudi ve Hristiyan hacılarla dolu bir şehirde 60.000 Arap, Hüseynilerin başkanlığında Nebi Musa Bayramı için bir araya geldi. Vasıf Cevheriye onların şarkılar söyleyerek Balfour Deklarasyonu’nu protesto edişlerini izledi. Müftünün genç kardeşi Hacı Emin el Hüseyni Faysal’ın resmini göstererek kalabalığı kışkırttı: ‘Bu sizin kralınız!’ kalabalık hep bir ağızdan, ‘Filistin bizimdir, Yahudiler bizim köpeğimizdir!’ diye bağırarak Eski Şehir’e dolmaya başladılar. Yaşlı bir Yahudi sopalarla dövüldü.
Halil Sakakini, ‘Bu taşkınlık birden deliliğe döndü. Bazıları Muhammed’in dini kılıçla kuruldu!’ diyerek hançerlerini ve sopalarını çıkardılar. Cevheriye’ye göre ‘şehir savaş alanına döndü.’ Kalabalık, ‘Yahudileri öldürün,’ diye bağırdı. Sakakini ve Vasıf şiddetten nefret ediyordu ve sadece Siyonistlerden değil İngilizlerden de nefret etmeye başlamışlardı.
(…) Kudüs’te, (…) sadece 188 polis bulunuyordu. Gün içerisinde isyan büyürken Yahudiler katledileceklerinden korkmaya başladılar. (…) Jabortinsky ve Rutenberg tabancalarını alıp Rus Yerleşimindeki polis merkezinde 200 adam topladılar. (…) Eski Şehir’in dışında devriye gezip Araplarla birbirlerine ateş etmeye başladılar -çatışmalar asıl o gün başladı. Eski Şehir’deki Yahudi Mahallesindeki bazı sokaklar kuşatılmış ve Araplar Yahudi
kızlarına toplu tecavüz etmeye başlamıştı.”
Filistin’de yüz yıl önce ne olduysa bugün de o olmaktadır.