Geçtiğimiz Cumartesi günü açıldı ve 9 Ocak 2022 tarihine kadar da açık olacak.
Bir hattat, tema itibariyle cevhere, kelâmî, felsefî, daha genel bir söyleyişle ontik düzeyde, bunlarla ilgilenmeyi meslek edinenler kadar bakmayacağına, hatta bakmasına da gerek olmadığına göre, sergisine neden cevher adını verir?
Zira, görüşe sunulanın sunulma sebebi, ancak sunulanda açığa çıkacağı gibi, nazarı bir nazariyata zemin kılma çabası da ancak görüş-e-gelen tarafından gerçekleştirilebilir.
Bu yanıyla serginin sunuş metninde cevhere ve cevher-sanatçı ilişkisine dair yer verilen hususları, Efe’nin sergi açış konuşmasında ayrıca dile getirmesi, aslında kendisini ele vermesi, diğer bir söyleyişle kendi sanat sırrını fâş etmesi demektir.
Çünkü, sanat eserindeki mana, sanatçısının beyanındakinden çok daha ileride durur ve sanatçınınki de dahil ilgili her yorum, ileride durana doğru bir sıçrama hareketinden başka bir şey değildir.
Meydana çıkan eser, olanca gayretiyle öze ulaşmaya çabalar. Salt bir şekil olmanın ötesinde var olan şeyin esasına hizmet etmektedir. Manayı yakalayan sanatkar, eserini seyreden insanı cevhere ne kadar yaklaştırabilirse ancak o kadar başarılı olur. Sanatkar için önce mana, sonra cevher ve sonra da eser zuhura gelmelidir. İzleyen için önce eser, sonra mana ve nihayet cevher zuhura gelir. Asıl gaye budur.” şeklindeki açıklaması, sanatkar olarak kendi Kelamî ilgisinin asil boyutunu aydınlatmış ve bu aydınlatma aynı zamanda serginin hazırlanma ve görüşe sunulmasındaki hâle bitiştirilmesiyle kendisinin sırrını da kaplamıştır.
Şundan ki, hattat lafız ya da ibare yoluyla bir manayı resmeden kişidir.
Mana ise, bu resimle (istifle) buluşanın buluştuğu anda anladığından ibarettir.
Dolayısıyla hattatın eseri, dıştaki içi sadece işaret etmekle kalmayan, aynı zamanda eser oluşu cihetinden kendisine bakanın bakışını bir
yönüyle içe, hatta için içine yönelten bir uyarıcıdır.
“Bir yönüyle” dememin nedeni, tıpkı hakikatin daima bir şeyin hakikati olmasındaki gibi, mananın da daima bir şeyin manası olmasındandır.
Çünkü, özü / cevheri sabit kalmakla birlikte mana da zamana, mekana, algı düzeyine, bakış tarzlarına ve nedenlerine tabi olarak farklılaşan hâllere göre farklılaşır ve böylece mana bir şeyin manası, diğer bir ifadeyle yeni erişilmiş bir yönünün manası olur.
Her sanatçı istifini yaptığı kelâma başta kendisi aynı manayı veremeyeceği için, onların seçmedeki ilk ısrarı, önceliği ve sonralığı doğrudan onun sanat anlayışını ve
istif tarzını da ele verir.