Aslında zanaat ve sanat evvel emirde heva ve hevese tabi olmaları bakımından ortaktır ancak bu tabi oluş düzeyleri bakımından farklılaşırlar. Yani heva ve hevesin bir marangozun masa yapmasına, bir şairin şiir söylemesine/yazmasına etkisi aynı düzeyde olmaz.
Bizim sanat anlayışımızda heva ve heves esasında meylin teveccüh ile istikbal sonuçlarını üretmedeki farkını da yine Edmund Husserl’in Batı biliminin bunalımı çevresinde söylediği şu sözlerle somutlaştırabiliriz:
“İnsan usunu ilgilendiren bütün sorular, bengi; zaman dışı ideler ile düzgülere, doğru bilgilere, gerçek değere, doğru, iyi eyleme ilişkin sorular bilimdışıdır. Yalnızca doğa bilimleri değil insan bilimleri de bu soruları kapı dışarı etmiştir. İnsan bilimleri için insan bir olgu düzeyine indirgenir. Bunun nedeni en başta onun nesnelci yöntemidir. Gelgelelim insan usunun, insan ussallığının dikkate alınmadığı yerde insanın anlaşılması olanaksızdır. İnsanın ussal etkinlikleri, onları yaratana geri götürülmeden aydınlatılamaz. Bu bağlam göz ardı edildiğinde bilim karşınıza tekinsiz bir araç olarak çıkar.” (Bunalım, trc. Levent Özcoşar, Biblos, Bursa 2020)
Kendi sanat anlayışımızı, insanı Yaratan’a geri götürerek değil, insanı bizzat Yaratan’ın ve Peygamber Aleyhisselam’ın verdiği bilginin içinden okuyarak inşa edeceğimize göre, sanat yapmaya yönelten meyli, diğer bir söyleyişle sanatta yönelimselliği, ilgili ayetlerin şu ibarelerinin mealinden hareketle tesis etmekle yükümlüyüz:
Bu ilahi hükümler doğrultusunda meyil olarak heva hevesimizin inanç temelinde tesisini olumlu bir teveccüh ve istikbal ile kayıtlı hale getirmek durumundayız. Bu da en özet söyleyişle teveccühümüzü Rabbimize, O’nun Beyt’ine (Kabetullah’a) tabi istikbal üzerinden yöneltmemizden ibarettir.
Heva ve heves olarak meylin bu sonuca bağlanması, büyüklerimizce nefiste heva unsurunun harekete geçtiği andan itibaren çeşitli ruhsal etapların oluşmasıyla birlikte anlatılmıştır. Buna göre meyil niyeti, niyet yönelmeyi yani teveccühü, teveccüh iradeyi, irade istikameti, istikamet ise fiili yani eylem(ey)i doğurur.
En sade şekliyle verdiğimiz bu silsile yani akma/akış salt insanın kendisi nedeniyle kendisinde meydana gelmez. Zira hakikatte irade Allah’ın iradesinden ibaret olup, insan o iradeden pay almakla mezkur silsileye yani akışa dahil olur.
İlettiğimiz bu bilgileri nasipse izleyen yazımızda Gazzâlî’nin ilgili düşünceleriyle tahkim edelim.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.