|
Başkanlık sistemini tartışmayı tartışmak

Başkanlık meselesi bugünün meselesi değildir. Son iki yüz yılın meselesidir.



Örnek olarak, sizi

Said Halim Paşa

'nın (ş. 1921), bu meseleyi tartıştığı bir metniyle baş başa bırakmadan önce, şu hususların altını çizmeliyim:



Said Halim Paşa aşağıdaki metninde

şeriat merkezli

genel bir yaklaşım sergiliyor.



Bizim bugünkü meselemizin ise

laik, üniter, sosyal hukuk devletinde başkanlık sistemine geçmek

olduğu malumdur.



Dolayısıyla, her şeyden önce

Paşa'nın bu meseleye mahsus yüklemiyle bizim yüklemimiz farklılaşmıştır.

Ancak bu ikisinin arasında

kültürel kod ilişkisi

olarak adlandırabileceğimiz, öyle üç beş asırda kopması mümkün olmayan sağlam bir iç bağ (veya derin benzerlikler) bulunmaktadır.



Hal böyle olunca, başkanlık sistemini tartıştığımız şu günlerde, dünden bugüne hasıl olan sözlü ve yazılı birikime yaslanarak, doğru zeminlerde durabilmek ve en doğru şeyleri buradan söyleyebilmek için mevcut tartışmaları tartışmayı da ihmal etmemeliyiz.



Nitekim,

CHP'nin ölümüne muhafazakarlığı

ile

değişmenin zorunluluğundan doğan mevcut çatışmayı

da ancak bu yolla doğru anlayabilir ve gereğince çözümleyebiliriz:



Said Halim Paşa diyor ki:



“İslam toplumunda devletin kaynağı şeriattır. Zaten devlet demek, şeriatın yaptırım gücünden başka bir şey demek değildir. Bu böyle kabul edilince, doğal olarak, bir İslam devletinin halka mümkün olan mutlulukları tam olarak temin etmesi, kendisinin de imkanların elverdiği ölçüde nüfuz ve kudret sahibi olması gerekeceği ortaya çıkar. Çünkü devletin en iyisi, en güçlü, en etkili olan ve işleri konusunda insanlara en iyi hizmet edendir.



Bu nedenle, İslam toplumunda devletin muktedir ve nüfuzlu olabilmesi için, bu kudret ve nüfuzu temin eden bütün hak ve imtiyazlara sahip olması ve bunların yalnız bir kişide toplanması gereklidir. Çünkü eğer bu hak ve imtiyazlar taksim olunarak farklı kişilere veya değişik kurullara verilecek olursa, bunlar birbirine karşı gelmekten, birbirini hükümsüz bırakmaktan geri durmazlar. Bu ise, kesin biçimde, devletin güçsüzlüğü ve yetersizliği sonucunu doğurur ki, her zaman için vahim bir toplumsal felakettir.



Bununla birlikte, bütün bu hak ve imtiyazlara sahip olan kişinin, halkın oylarıyla seçilmiş olması da, o ölçüde gereklidir. Çünkü egemenlik koltuğuna en ehil kim ise onu oturtmak, ulus için itiraz edilmesi mümkün olmayan bir görev olunca, bu seçim de doğal olarak, o görevden doğan bir hak olacaktır.



Bu nedenle, İslam ülkesinde devlet başkanının ulus tarafından seçilmesi ve kendi egemenliğini etkili bir biçimde gerçekleştirebilmesi için de bütün hak ve imtiyazlara sahip olması gerekir.



Bu bakımdan devlet başkanı, yürütme gücünün en büyük reisidir ve vekil ve temsilcilerine imkanın elverdiği ölçüde uygun şartlar içerisinde hizmet edebilmeleri için, yeterli hakları vererek kendi görevlerini yerine getirir. Yürütme gücünün en büyük reisi olması bakımından devlet başkanı, siyasal sistemin de düzenleyicisi olduğu için, bu sistemin muntazam biçimde işlemesini denetlemek, muhalif güçler arasında çıkabilecek anlaşmazlıkları, ihtilafları çözümlemekle yükümlüdür.



Şeriattan kaynaklanan egemenliği, ulusal irade ile temsil etmesi bakımından devlet başkanı, kişi olarak hem şeriata hem de ulusa karşı sorumludur. Devlet başkanını temsil eden memurları da ulus ve şeriatın temsilcilerine karşı sorumludurlar.



İşte, yürütme gücünün parlamentoya ve yasama gücüne karşı sorunluluğu, İslam'ın siyasal sisteminde bu şekilde sağlanır.



Bu durumda, artık ortada yürütme gücünün temsilcilerinden şikayet eden bir parlamento olmadığı, ama kendisine tevdi ettiği yüksek görevi hakkıyla yerine getirme hususundaki yetersizliğinden dolayı yürütme gücünün başından şikayetçi olan bir ulus bulunduğu için, şeriat kendisini dinler ve devlet başkanının düşürülmesi hakkındaki hükmünü verir. Bu şekilde, daha dün mutlak bir güce sahip olan adam, bugün ya da yarın fani bireylerden birisi durumuna gelir.” (Said Halim Paşa, Bütün Eserleri, Haz.: N. Ahmet Özalp, Büyüyenay Yayınları, İstanbul 2015)


#Başkanlık sistemi
#Said Halim Paşa
#CHP
7 yıl önce
Başkanlık sistemini tartışmayı tartışmak
‘Yükümüz ağır!’
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim