|
CHP neden bir milli güvenlik sorundur

CHP
’nin
Milli Şeflik
devrindeki siyaseti, dini toplumsal hayatın dışına itmek ve dindarları baskı yoluyla laikleştirmek üzerine kuruluydu.
Dini eserleri tahrip ederken –cami fazlalığı vb.– yaslandığı gerekçelerle, dindarlıkları nedeniyle halka zulmetme gerekçeleri, o günkü toplum mühendislerince masa başında kurgulanan/uydurulan şeylerden ibaret olmaları bakımından, aynı zamanda CHP siyasetindeki
yalanın
ve bunun neden olduğu
siyasi kirliliğin
belgeleri hükmündeydi.
Öyle ki, CHP’nin, 7 Ocak 1946 tarihinde kurulan
Demokrat Parti’
nin gün geçtikçe yaklaşan adım seslerine karşı kulak zarını koruma telaşıyla,
Mehmet Şemsettin Günaltay’ı
16 Ocak 1949 - 22 Mayıs 1950 tarihleri arasında görev alan 18. hükumetinin başbakanı yapması da, mezkur sonucu değiştirmedi.
Çünkü, Günaltay’ın başbakanlığı devrinde, “ihtiyarî olarak” okullara
din bilgisi derslerinin
koyulması,
imam-hatip kurslarının
açılması, bir
İlâhiyat Fakültesi’nin kurulması
(1949),
Diyanet İşleri Başkanlığı’
nın çalışma şartlarını iyileştiren yeni bir kanunun yapılması (1950), Türk büyüklerinin hatırlanmasına vesile olmaları bakımından
türbe ve tekkelerin ziyaretine
izin verilmesi... CHP’nin halk ile arasında kendi elleriyle oluşturduğu uçurumun bir kısmını iktidarda kalma hatırına kapatmayı denemesinden ve dolayısıyla merhum Menderes’in iktidarını geciktirmekten başka bir maksat taşımıyordu.
Nitekim, aileler arası ev ziyaretlerini bile “Devletin sosyal veya ekonomik veya siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, dinî esas ve inançlara uydurmak amacıyla cemiyet tesis, teşkil, tanzim veya sevk ve idare” etme suçunun kapsamına alarak engelleyen
163. madde
de aynı o devirde tesis edildi.

Elbette, korkunun ecele faydası yoktu ve CHP, düşmanı olduğu halk tarafından, bir daha tek başına iktidara gelemeyecek şekilde cezalandırılacaktı.

Nitekim böyle de oldu, ancak bu cezalandırma aynı zamanda CHP tarafından muhalif parti kisvesi altında her geçen gün siyasetin daha da kirletilmesi konusunu eskimeyen, kıymetini kaybetmeyen bir malzemeye dönüştürüldü. Diğer bir söyleyişle CHP, iktidarı kaybettiği ilk günden itibaren, yeni iktidarları eleştirmek adına, halk tarafından cezalandırılmasına bir karşılık olarak siyaseti kirletmeyi nihai yol ve yöntem olarak benimsedi ve giderek kendisi için vaz geçilmez bir alışkanlığa dönüşen bu yönelimini, her on yılda bir yapılagelen darbelerle de sürekli güncelledi ve güçlendirdi.

Yine de, CHP’nin yerli siyaset içinde
kanıksanmış bir problem
den ibaret olan siyaseti kirletme alışkanlığı,
içeride
yani devlet bünyesinde olup bitmesi bakımından, rıza gösterilmese de dudak bükülüp geçilebilen bir husus hükmündeydi. Ta ki CHP, mezkur alışkanlığını devlet ile milletin
istiklalini ve istikbalini tehdit
edenlerin istifadesine sunmaya başlamasıyla, konunun mahiyeti de ciddi bir şekilde değişti, hatta doğrudan doğruya devletin milli güvenliğini ilgilendiren yeni bir boyuta evrildi:
Gara Harekatı’
nın, şu işleyiş içerisinde nasıl bir uluslararası kumpasa dönüştürülmek istendiğine hepimiz tanık olduk:

*Harekatın başladığı gün, Terör örgütü PKK’nın siyasi kolu olan HDP’den bir milletvekili, “Devletin bu harekattan vazgeçmesi için elimizden geleni yaptık ama onu inadından vaz geçiremedik. PKK elinde tuttuğu 13 kişiyi bu nedenle katletti” mealinde bir açıklama yaptı.

*Bu açıklamayla eş zamanlı olarak, 13 şehidin aileleri Avrupa’dan aranarak, onların devletin hava akınında öldükleri söylendi.

*ABD, harekatın asıl maksadını ve PKK’nın yeni katliamını müphem hale getirmek için özel açıklama yaptı.

*Bunların ardından Kılıçdaroğlu, Devlet Başkanı Erdoğan’ı katliamdan sorumlu olmakla suçladı.

Kılıçdaroğlu’nun suçlaması, HDP milletvekilince yapılan açıklamanın desteklenmesinden ve dolayısıyla, Gara Harekatı esnasında planlanan uluslararası bir kumpasın gereğini yerine getirmekten başka bir şey değildi.

Yalan rezalete, yalancılık rezil olmaya bitişiktir.
Bu manada, devlet büyüklerinin basiretli, kararlı duruşları, net açıklamaları sayesinde kumpas, onu kuranların ellerinde patladı.
Bu olay, muhaliflik vasfına sığınarak, kendisinin terör destekçiliğini meşrulaştırmaya çalışan CHP’nin,
muhaliflikten hafiyeliğe
geçişinin de ilanıydı.

Kendisini cezalandıran halka bedel ödetmek için siyaseti kirletmeyi bir alışkanlık haline getiren CHP, iktidar hırsına bağlı olarak o alışkanlığına devleti zafiyete uğratma maksadını eklemiş oldu ve bu durum CHP’nin bir milli güvenlik sorunu haline gelişinin en açık belgelerinden biriydi.

#CHP
3 yıl önce
CHP neden bir milli güvenlik sorundur
Birkaç soru ve cevap
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti
Bir bu eksikti...