|
Dinler tarihinin dışından içine doğru bakmak

Mezhep ve iktidar çatışmalarını massedebilen (soğurabilen) bir İslam tarihini, iyi bir dinler tarihinin hemen peşinden okuma imkanınız oldu mu hiç?



Eğer olmadıysa, hararetle tavsiye ederim. Örneğin,

Mircea Eliade

'nin

Dinler Tarihine Giriş, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi

'yle (dört cilt),

M.S.G. Hodgson

'ın

İslam'ın Serüveni

'ni (üç cilt) peşpeşe okuyunuz.



Bu size şunu sağlayacaktır: İslam'a dair doğru bilgiyi genelden özele yönelerek, diğer bir söyleyişle büyük bir malumat yığınından süzülmüş öz bilginin hasına erişerek edinmiş olursunuz.



Metaforik bir dille söylersek, bu sayede okyanusu okyanus olarak tanırken, ona dahil olmak bakımından, onu temsil eden ancak kendisi olmak bakımından ondaki sulardan farklı olan bir suyun ayrımına ulaşırsınız.



Diğer bir yönden de

ilkin benzerlikleri öğrenmiş

olarak, o benzerliklere aşinalığınızla

yeni(lene)nin farkındaki farkın

müdriki olursunuz.



Örneğin

ölüm

, her şey içindir ve dolayısıyla her yerde aynıdır. Çünkü neticede ölüm yaşadığımız hayat içindeki yok oluşun adıdır.



Ölüme dair bilgideki bu genellik, dinden dine, kültürden kültüre

değişen imgeler

yoluyla, özel bilgiye dönüşür ve dolayısıyla size mahsus imgesiyle inancınızın bir parçası haline gelir.



Aynı şekilde, dünyanın her yerinde yakılmak, suya atılmak, çürümeye terk edilmek, kuşlara parçalatılmak, toprağa gömülmek... suretiyle, inanıştan inanışa, kültürden kültüre farklılaşan

ölüm

(ölünün yokluğa iadesi)

ritüeli

yine sizin inanış ve yaşayış farkınızın açık bir göstergesine dönüşür.



Bu örneği

suya

,

taşa

,

ağaca

da uygulayabiliriz. Çünkü bunlar da her yerde Tanrısal bir gerçekliği yüklenerek, kozmosa ve ontolojik bilgiye girdiklerinden, ilgili ritüellerin (yine inanıştan inanışa kültürden kültüre farklılaşarak) nesnesi ya da öznesi haline gelirler.



İbn Arabî

, söz konusu genelliği

Dini Çeşitlilik Dairesi

adı altında şu şekilde formülleştirmiştir:



-Dinler, yalnız ilahi ilişkilerdeki farklılıktan dolayı farklı olur.



-İlahi ilişkiler, yalnız durumlardaki farklılıktan dolayı farklı olur.



-Durumlar, yalnız zamanlardaki farklılıktan dolayı farklı olur.



-Zamanlar, yalnız hareketlerdeki farklılıktan dolayı farklı olur.



-Hareketler, yalnız teveccühlerdeki farklılıktan dolayı farklı olur.



-Teveccühler, yalnız gayelerdeki farklılıktan dolayı farklı olur.



-Gayeler, yalnız tecellilerdeki farklılıktan dolayı farklı olur.



-Tecelliler, yalnız dinlerdeki farklılıktan dolayı farklı olur.



Bununla aynı zamanda İslami ontoloji ve düşüncesindeki,

başlangıcın bitiş ve bitişin ise başlangıç oluşundan

kaynaklanan

döngüsellik

doktrinini de ifade eden İbn Arabî, yukarıda zikrettiğimiz genelden özele yönelişin yönetimini (veya gerekliliğini) de şu doğrultudaki görüşüyle netleştirmiştir:



Bir

Müslüman

yaratılışın, Hz. Adem'in, Hz. Nuh'un, Hz. Musa'nın, Hz. Davud'un, Hz. Süleyman'ın, Hz. Muhammed'in... bilgisi diğer dinlerde de yer alıyor diye

inanmaz

, sadece ve sadece o bilgiler

Kur'an'da, Hadislerde vardır

diye

inanır

.



Bu bakımdan, dinlere dair genel bilgi, bizim inandığımız dine dair özel bilgiye erişmemiz bakımından gerekli olduğu gibi,

hakikatlerin ve hikmetlerin
genelliği

yönünden temellük edilemeyeceklerinin, ancak bunların alanında doğru durmanın ve onlardan en doğru şekilde yararlanmanın bilgisini bize göstermesi bakımından da gereklidir.



Bunlardan (öncelikle imanımızın sıhhati ve selameti açısından) elde edeceğimiz nihai fayda ise,

yaratılışta tekrarın olmayışından

, dolayısıyla her şeyin yeni(lenmiş) olarak hayata katılışından hareketle, geçmişte olanın, şimdi tahakkuk edenin ve gelecekte olacak olanın Allah'tan olduğunu ve onların Allah'a döndüğünü, elan dönmekte olduğunu ve döneceğini bilerek, ne geçmişi, ne şimdidekini ne de gelecek olanı,

nefsî nedenlerle

dünyevî bir faydaya, iktidar ilişkisine ve güç gösterisine indirgememektir.



Bakışımızdaki, bilgilerimizdeki bu potansiyel genişlik ve genellik, ancak bunlar üzerinden yapabileceğimiz soyutlamalarla tekilleştirebileceğimiz (ve dolayısıyla en doğru içeriği, hüviyeti yükleyebileceğimiz) sahih görüşün ve bilginin karinesidir.



Nitekim İslam da dinler tarihinin dışından içine (ilk dinden, son dine) baktığımızda, sadece doğru son olan değildir,

en doğru

son olandır,

dosdoğru

son olandır.


#Mezhep
#Teveccühler
#Mircea Eliade
7 yıl önce
Dinler tarihinin dışından içine doğru bakmak
Pardon!
AK Parti yaşam tarzlarına müdahale mi ediyor?
Adı Özgür fakat “Hür ve Müstakil” değil!
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru